İran'dan İsrail'e 'nükleer' mesajı: Bize karşı hamle yaparsanız...
Tahran yönetimi, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun “İran’ın nükleer silah geliştirmesine izin vermeyeceğiz” açıklamasının ardından Tel Aviv’in kendilerine karşı herhangi bir hamlesi olduğu taktirde “kararlı bir yanıt” vereceklerini açıkladı.
Donald Trump liderliğindeki Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) İran ile yaptığı nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak ayrılmasının ardından Tahran yönetimi geçtiğimiz günlerde uranyum geliştirme kapasitelerini yüzde 20 oranında artıracaklarını açıklamıştı.
İran Devrim Muhafızları’na yakın haber ajansı olan devlet destekli Nour News’e konuşan askeri bir personel, “İsrail rejimi sorumluluğu kabul etsin ya da etmesin, İran’ın çıkarlarına ya da güvenliğine karşı herhangi bir saldırganlık tavrı gösterirse, Tahran yönetimi (Tel Aviv) bu rejime karşı “kararlı bir yanıt verecektir.” diye konuştu.
Söz konusu açıklama İran’daki diğer haber ajansları ve devlet medyası tarafından geniş bir şekilde duyuruldu. Tahran yönetimi herhangi bir nükleer silah geliştirme faaliyetinde bulunmadığını defaatle dile getirmişti.
"Ayda 8-9 Kilo Uranyum Üretim Kapasitesine Çıkıyoruz"
Öte yandan geçtiğimiz salı günü yüzde 20 oranında uranyum zenginleştirme kapasitesini artıracağını açıklayan İran’da Atom Enerjisi Örgütü Başkanı Ali Akbar Salehi bazı ayrıntıları kamuoyuyla paylaştı. Salehi, ayda 9 kilo uranyum üretim kapasitesine çıkabileceklerini belirterek, “Şu anda her saat başı 17 ila 20 gram uranyum üretiyoruz. Kanunun öngördüğü 120 kilograma ulaşmak için aylık 8-9 kg üretim kapasitesine çıkabiliyoruz.” diye konuştu.
İranlı bilim insanı Muhsin Fahrizade’ye düzenlenen suikastın ardından geçtiğimiz aralık ayında mecliste onaylanan yasaya göre, İran Atom Enerjisi Kurumu’nun uranyum kapasitesini yüzde 20 zenginleştirmek ve düşük düzeyli zenginleştirilmiş uranyum stoklarını da artırmak zorunda. İran, Fahrizade’nin ölümünden İsrail’i sorumlu tutuyor.
Tahran yönetimi, Trump liderliğindeki Washington hükümetinin Mayıs 2018’de nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesinin ardından ABD’nin ekonomik yaptırımlarının yeniden uygulanmasına paralel olarak adım adım söz konusu nükleer anlaşmanın şartlarını ihlal etmeye başlamıştı.