Japonya'nın Erbil Başkonsolosu Nagayama Yoshiko, Kürtçe çok naif bir dil
Japonya’nın Erbil Başkonsolosu Nagayama Yoshiko, Kürdistan Bölgesi ile Japonya arasındaki ilişkilerin iyi olduğunu belirterek, “Ekonomik ve ticaret alanlarında daha fazla katıda bulunmak istiyoruz” dedi.
Nagayama Yoshiko Kürtçe öğrenmek istediğini, Kürdistan’da kaldığı süreçte bu arzusunu gerçekleştirmek istediğini ifade ederek, “Kürtçe konuşan insanlar gördüğümde durup dinliyorum, çok yumuşak ve güzel konuşuyorlar” diye konuştu.
Rûdaw TV’de yayınlanan ve Kani Halepce’nin sunduğu özel programına konuk olan Japonya’nın Erbil Başkonsolosu Nagayama Yoshiko, Kürdistan’daki çalışmaları ve özel yaşamı hakkında konuştu.
Kani Halepçeyi ile, arasındaki söyleşi şu şekilde:
Dünyanın 11’inci en kalabalık ülkesi olan Japonya oldukça zengin bir Kültüre sahiptir.
Japonya’da 125 milyon insan yaşıyor. Bunlardan biri de Japonya Erbil Başkonsolosu Nagayama Yoshiko’dur.
Geçtiğimiz yıllarda birçok Arap ülkesinde hem görev yapmış hem de okumuş. Her ne kadar yaşını söylemese de biz kendisini size tanıtmaya çalışacağız.
Nagayama Yoshiko: Sence kaç yaşındayım
Kani Halepçeyi: Bakınız! Kadınların yaşı sorulmaz.
Nagayama Yoshiko: Gizli kalmasını istiyorum, kaç yaşında olduğumu söylemek istemiyorum. İnsanlar kendilerine göre bir rakam söylesinler. Uzun yıllar boyunca Dışişlerinde görev yaptım. Ancak ilki Abu Dabi’de Japonya Başkonsolosluk görevi oldu. Daha sonra Mısır’ın başkenti Kahire’ye gittim. Ardından başkent Tokyo’da bulunan Dışişleri Bakanlığında görev yaptım. En son buraya geldim.
Kani Halepçeyi: Ne zamandan beridir buradasınız? Sanırım çok olmadı?
Nagayama Yoshiko: Evet yeniyim, Haziran’da geldim. Buraya ulaştığımda da karantinaya alındım. 15 Temmuz’dan itibaren çalışmaya başladım.
Kani Halepçeyi: Karantina sürecinde dışarı çıktınız mı, gezme fırsatın oldu mu?
Nagayama Yoshiko: hayır, zamanımı odada geçirdim.
Kani Halepçeyi: Sadece odada mı kaldınız?
Nagayama Yoshiko: Karantinadan dolayı hiç çıkmadım.
Kani Halepçeyi: Peki karantina sonrası gezme fırsatınız oldu mu?
Nagayama Yoshiko: Durum korona tedbirlerinden dolayı çok zor, ama kalenin etrafını hızlıca bir tur attım oradaki çarşıyı gezdim.
Kani Halepçeyi: Erbil’de çalışacağınızı söylediklerinde ne hissettiniz?
Nagayama Yoshiko: Bakanımız beni Erbil Başkonsolosu olarak tanıttığında çok mutlu oldum. Çok da korktum açıkçası. Ülkemi temsil etmek büyük bir sorumluluk.
Kani Halepçeyi: Daha önce Kürdistan ve Erbil hakkında bilginiz var mıydı?
Nagayama Yoshiko: Üniversite’de Ortadoğu’yla ilgili okudum ve Arapça’da biliyorum. Ortadoğu işeriyle ilgili araştırmalar yapıyordum. Dolayısyla içinde Kürdistan meselesi de vardı. Bazı bilgileri Kürdistan’da öğrendim. Bir süre daha burada kalıp daha fazla öğrenmek istiyorum.
Kani Halepçeyi: Japonca dışında Arapça ve İngilizce de biliyorsunuz? Peki Kürtçe öğrenmek istiyor musunuz?
Nagayama Yoshiko: Kesinlikle öğrenmek istiyorum. Kürtçe konuşan insanlar gördüğümde durup dinliyorum, çok yumuşak ve güzel konuşuyorlar.
Japonya Başkonsolosu diplomasi ve ciddi işlerinin yanında oldukça yetenekli bir kişi, o 3 yaşından bu yana piyano çalıyor.
Nagayama Yoshiko: Bu konudaki yeteneğim annemden kaynaklanıyor. Çocukken ağladığımda annem beni piyano koltuğuna oturtturuyordu ve piyano çalmaya başlıyordum. Ağlamayı unutuyordum. Annem bunu görünce piyanoya olan ilgimi keşfetti ve o dönemden itibaren başladım.
Kani Halepçeyi: öyleyse bu annenizin tercihiydi ve siz de bu tercihi sevdiniz?
Nagayama Yoshiko: Evet çok seviyorum. Müzik genel olarak benim en sevdiğim şey. Müzik dinleme ve enstrüman çalmak benim hobim.
Kani Halepçeyi: Daha çok ne tür müzikleri seviyorsunuz?
Nagayama Yoshiko: Bütün tarzları seviyorum, başta piyano çalmaya başladım. Klasik müzik çalıyordum.
Kani Halepçeyi: öyleyse Gitar çalmayı da mı biliyorsunuz?
Nagayama Yoshiko: Evet, gitar ve pianonun yanında bir geleneksel Japon enstrümanı olan Sakura Koto’yu da çok iyi çalıyorum.
Kani Halepçeyi: Çok yeteneklisiniz.
Nagayama Yoshiko hanım Koronavirüs nedeniyle şu ana kadar konsolosluk görevini tam olarak başlatamadı. Ancak iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek adına büyük planları var.
Nagayama Yoshiko: Irak ve Kürdistan Bölgesi’yle Japonya arasındaki ilişkileri geliştirmek benim ilk önceliğim. Şu anda ilişkiler iyi daha da iyileştirmeyi düşünüyoruz.
Kani Halepçeyi: Bunu nasıl yapmayı düşünüyorsunuz.
Nagayama Yoshiko: Japonya Hükümeti bölgenin kalkınmasını istiyor, içlerinde de Irak ve Kürdistan Bölgesi’nin. Aynı zamanda komşu ülkelerin. Temel ihtiyaçlar su, elektrik ve iş imkanları çok önemli. Bunlardan daha da önemlisi Japonya kültür ve toplumunu tanıtmaktır. Senin de bahsettiğin gibi teknoloji de kuşkusuz. Hem bir yandan Japonya’yı tanıtacağız hem de Kürdistan’ı öğreneceğiz.
Japon kadınlar, şık giyinişleri ve temizlikleriyle meşhurdur. Eski ve modern elbise giydiklerinde de aynı şıklığı gösteriyorlar. Nagayama Japonlara özgü elbiseleri tanıtıyor ve bir tanesini de bana denetiyor.
Nagayama Yoshiko: Bu elbiseler kültürümüzün bir parçası. Siz tanıtmak istiyorum. Bunun adı Hapi daha çok festivallerde giyiliyor.
Kani Halepçeyi: Renkleri ne kadar da güzel, bu kimono mu ?
Nagayama Yoshiko: Bu yazlık bir elbise kimono diyoruz. Sadece yazın giyiliyor. İstersen deneyebilirsin.
Kani Halepçeyi: Çok iyi.
Nagayama Yoshiko: Bu da kimono tarzı bir elbise ama renkleri farklı.
Kani Halepçeyi: çok güzel, nasıl da güzel teşekkür ediyorsunuz.
Kani Halepçeyi: Japonya başkonsolosu Kürdistan’a yeni geldi daha Kürdi yemekler yemedi. Biz de kendisini kebap yemeye getirdik. Özel bir kürd kebabı yiyeceğiz.
Nagayama Yoshiko: Çok yemek var burada, çeşit çeşit ve çok da güzel görünüyorlar.
Kani Halepçeyi: Umarım beğenirsiniz. Bu kaysı yemeği ve bundan yemek yapıyoruz. Bunu pirinç pilavıyla yiyoruz. Bu da Karaharman (Karaşimşek). Bu pirinç değil şu pirinç.
Nagayama Yoshiko: Çok güzel
Kani Halepçeyi: Buna da dolma diyoruz. Yaprağ Kürdi bir yemek çeşididir.
Nagayama Yoshiko: İçinde kaysı mı var?
Kani Halepçeyi: Evet, evet
Nagayama Yoshiko: Çok lezzetli çok beğendim.
Kani Halepçeyi: Kaysı yemeğini beğendiniz mi?
Nagayama Yoshiko: Hem ekşi hem de tatlı. Dubai’de öğrencilik yaptığım sırada dışarıdan giden tek yabancıydım. Üniversiteye başladığım zaman birkaç kız arkadaşla birlikte yaşıyorduk. Çok farklı bir deneyimdi. Kızlarla birlikte yemek yiyorduk. Genelde bana kuş kibi yemek yiyorsun diyorlardı. Japonlar genellikle az yemek yerler. Ufak olduğumuzla alakalı olabilir.