Kılıçdaroğlu: Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kongrede yaptığı açıklamada “Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım" dedi.

Kılıçdaroğlu: Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım

CHP'de 1366 kurultay delegesi, yeni genel başkanı belirlemek için bugün sandık başına gidiyor.

Saat 10.00'da Ankara Spor Salonu'nda başlayan kurultay, yarın da devam edecek.

Divan başkanlığını Ekrem İmamoğlu'nun yaptığı kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel ve Örsan Kunter Öymen yarışıyor.

Sert açıklamalarda bulunan CHP lideri, seçim döneminde İYİ Parti Başkanı Meral Akşener'in masadan kalkmasıyla ilgili olarak “Uzun uzun anlattım. 6 parti bir araya geldik. Ülkeyi nasıl yöneteceğimiz için oturduk çalıştık. Ortak mutabakat metni hazırladık ve halkımızla paylaştık. Güçlendirilmiş parlamenter sistem için çalışmalar yaptık. İş, cumhurbaşkanlığı adaylığının seçilmesine gelince masadan kalkmalar ve masaya geri dönmeler geldi. Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Değerli yoldaşlarım; bu yıl partimizin yüzüncü yılı. Yüz yıllık tarihimiz içinde yılmadık, direndik. Türkiye'de hiçbir partiye nasip olmayacak bir tarihi yaşıyoruz. Biz hiçbir evladımızın yatağa aç girmemesi için mücadele eden bir partiyiz. Herkesin kimliğine, yaşam tarzına saygı duyan bir partiyiz.

Bizim kurultaylarımız her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı kurultaylardır. Tartışmaları zaaf olarak gören değil, canlılık olarak gören bir gelenekten geliyoruz. Onların kurultayları ise haber değeri taşımaz. üç temel noktayı ifade edeyim. Bir; partinin yükünü taşıyan örgütlerdir. dolayısıyla örgütler partimizin temel taşlarıdır. İki; hiç kimse örgütün otoritesini, gücünü dayanışma ruhunu asla tartamaz. Üç; ben dahil hiç kimse kendisini partinin üzerinde göremez. Sevgili örgütüm; biliyorum sizleri zaman zaman üzdüm ama asla utandıracak bir şey yapmadım.

Türkiye'ye ilişkin 7 tespit

7 madde halinde ülkenin içinde bulunduğu tabloyu ilginize sunacağım:

1. Bugün içinde bulunduğumuz koşullarda anayasa fiilen askıya alınmıştır.

2. Saray devleti çoklu organ yetmezliği ile karşı karşıyadır.

3. Yoksulluğu yaymak ve derinleştirmek, milyonları yardıma muhta hale getirmek Saray'ın politikası haline gelmiştir. Yoksulluk bir anlamda kabullenerek sürdürülebilir bir kültür haline dönüştürülmüştür. Türkiye'yi öyle bir noktaya getirdiler ki yasa dışı zenginleşme hayranlıkla izlenir hale geldi.

4.Türkiye fiilen yarı açık cezaevine döndü. Gazeteciler görevini yapamaz halde. Tolga Şardan'a, Can Atalay'a, Osman Kavala'ya, Selahattin Demirtaş'a, Tayfun Kahraman'a, Çiğdem Mater'e, Emine Özerden'e, Yiğit Ali Ekmekçi'ye ve Barış Pehlivan'a selam gönderiyoruz. Selam olsun size demokrasi kahramanları!

5. İktidarda kalmak için her türlü hile ve sahtekarlığı yapmak Saray'ın politikası haline gelmiştir. Bir kan denizine dönüşen Filistin'de bile Türkiye'nin sözü geçmemektedir.

7. Türkiye, para karşılığı yanlış dış politikalar sonucu sığınmacı deposu haline dönüştürülmüştür.

Bu 7 madde tablonun bir yüzüdür. Saray'ın ahlaki ve siyasi meşruiyetinin artık sorgulanması gerekir.

Bu tablonun diğer yüzü, biz CHP'lilere verilen görevi göstermektedir. Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirmek ve var olan sorunları çözmek durumundayız. Elbette bütün bunlar olurken asla umutsuzluğa kapılmayacağız. Biz umudumuzla, tarihe yön vereceğiz. Atatürk "umusuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır" der. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim. Bu salondaki hiç kimsenin umudunu yitirmeye yetkisi de hakkı da yoktur.

"Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım"

Tarihin bize yüklediği zorunluluk. 6 lider oturduk. bu tabloyu kısmen anlattım ve kendilerine şunu söyledim; Ülkede demokrasi yok. Bir sorunlar yumağı haline geldi. Biz 6 lider tarihin bize getirdiği sorumluluğu yapmak zorundayız.

Uzun uzun anlattım. 6 parti bir araya geldik. Ülkeyi nasıl yöneteceğimiz için oturduk çalıştık. Ortak mutabakat metni hazırladık ve halkımızla paylaştık. Güçlendirilmiş parlementer sistem için çalışmalar yaptık. İş, cumhurbaşkanlığı adaylığının seçilmesine gelince masadan kalkmalar ve masaya geri dönmeler geldi. Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım.

Ateşi ve ihaneti gördük. Yalana dolana rağmen, milyonlarca sığınmayıca rağmen çalıştık yılmadık, yıkılmadık, boyun eğmedik.

"Değişim söylemini dillendirenler uzun süredir değişmeyenlerdi"

Seçim bitti, daha nefes almadan değişim söylemleri başladı. Değişim söylemini dillendirenler uzun süredir değişmeyenlerdi, seçimden sonra ilk işim onları değiştirmek oldu. CHP Sivas'ın ötesine gidemiyordu. Diyarbakır'a, Hakkari'ye, Mardin'e giremiyorduk. Bugün milletvekili çıkardık. Hangi değişimden söz ediyorsunuz?

‘CHP sağa kaydı’ diyorlar. Bunlar sağın da solun da ne olduğunu bilmiyorlar. Çok açık ve çok net söylüyorum. CHP, halkın partisidir.

Sosyal kimlikler üzerinden politika üretmeye başladık. Bazı arkadaşlarımızın sosyal kimliklerden belki hiç haberi yok. Bizim sağa kaydığımızı söyleyenlere sorarım; kağıt toplayıcılarının yanına kim gitti? Bu kardeşiniz. Taşeron işçileri önce Erzurum’da sonra değişik illerde örgütledik. Bu sağcılık mıdır solculuk mudur? Apartman görevlileri, hangi siyasal parti apartman görevlilerinin sorunların yöneldi? Onları nasıl örgütlediğimizi, dinlediğimize beraber karar verdik. Evlere, ofislere temizliğe gidenler. Binlerce kişi. Onlarla kim ilgilendi diye aklınıza geliyor mu? Onların sorunlarını masaya yatırdık. Binlerce mevsimlik işçi, seçimden önce de seçimden sonra da gittim. Onların dertlerini dinledim sonra kadın kollarımızı gönderdim. Bir kızcağız elime bir not verdi, ‘Beni bu hayattan kurtarın’ diye. Şimdi o çok güzel bir okulda okuyor. Biz onların sorunlarını çözeceğiz.

Ben haramzadelerin sofrasına oturmadım, onlarla aynı sofraya oturduk. Onlar bizi tanıdı biz de onları tanıdık. Çankaya’da çalışmak çok önemli değil, Sincan’da Pursaklar’da Mardin’de çalışacaksın. Türkiye coğrafyasının her adımını karış karış gezdim, gezmeye de devam edeceğim."