Kürdistani Partileri'nden BM'ye çağrı: Kürtlere karşı saldırıları durdurun

Kürt partilerinden oluşan Kürdistan İttifak Partileri, Konya'da Kürt aileye karşı yapılan saldırının sistematik ve örgütlü olduğunu belirterek, Birleşmiş Milletler Komitesi'ne Türkiye'de Kürtlere yapılan ırkçı saldırılara karşı Türkiye'ye baskı yapmalarını istedi.

Kürdistani Partileri'nden BM'ye çağrı: Kürtlere karşı saldırıları durdurun

Kürdistani İttifak Grubu Konya’daki Kürt aileye yönelik  katliama ilişkin Diyarbakır  Yenişehir ilçesindeki Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde bir açıklama yaptı.

Açıklamaya ittifakta yer alan Kürt partileri katıldı.

Kürdistani İttifak Grubu’nun “Sistematik ırkçı saldırıyı güçlü bir şekilde kınıyoruz” başlıklı Kürtçe ve Türkçe ortak açıklaması şöyle:

"Türkiye’nin batısındaki illerde Kürtlere yönelik sistematik ve örgütlü ırkçı saldırılar ve linç girişimleri sonucu öldürülme ve zorla yerlerinden göçertilme vakaları artarak devam ediyor.

Bu kez Konya’da, yine Kürt bir aileye ırkçı saldırı sonucu bir katliam yaşandı. Ve 4’ü kadın, 7 kişi hunharca öldürüldü. Bununla da yetinilmeyip ev ateşe veriliyor. Katliam hükümet yetkililerinin yine iddia ettiği gibi iki aile arası ‘husumet kavgası’ ya da arazi anlaşmazlığı sonucu gerçekleşmiş değil. Bu ne biçim ‘iki aile arası husumet’ ki 12 Mayıs'ta 2021 de bir aile Dedeoğulları ailesine 60 kişiyle saldırıyor? Dedeoğulları ailesinden 6 kişi yaralanıyor ve darp ediliyorlar. Saldırı üzerine Kürt aile devletin oradaki yetkililerinden koruma talep ediyor. Koruma kararına rağmen aynı aileden 7 kişi katlediliyor. Aylardır sistematik olarak Konya Meram ve diğer ilçelerde Kürt aileler hedefte.

Katliam aylardır göz göre göre ‘geliyorum’ diyor, ama hükümet hiçbir ön tedbir almış değil. Konya ve öncesi Afyon, Ankara vb. kentlerde yaşananlar ‘Kürt-Türk çatışması’ asla değildir.  Konya Meram Dedeoğulları ailesinin katledilmesiyle doruğa çıkan olayda, ırkçı saldırıyı 12. Mayıs’ta gerçekleştirenlerin güçlerini cezasızlık politikasından alarak bir adım daha ileri giderek, bu kez yaşam hakkını gasp etmeleridir. Şimdiye dek yapılan saldırıların yargı tarafından nefret suçları olarak değerlendirilmemesidir. Soruşturma makamı olayı sıradan bir saldırı eylemi olarak değerlendirmiştir.

Bu saldırılarla Kürtlere açıkça şu deniliyor; ‘Konya, Afyon, Ankara, Manisa, İstanbul’da yaşamak istiyorsanız; Kürt olarak görünür olmayacaksınız. Kürtçe konuşup rahatsız etme. Kürt kimliğini unut. Yoksa sonuçlarına katlanacaksın’. Batı kentlerinde yaşayan milyonlarca Kürt halkına karşı bir sindirme politikası dayatılıyor.

Siyasi iktidarın şiddet dili, kutuplaştırma ve çatışmayı körükleyen uygulamaları, yandaş medyanın sürekli hedef göstermesi ırkçı saldırılara zemin hazırlamıştır. Yargının ırkçı saldırganlara karşı cezasızlık politikası, kolluk kuvvetlerinin vurdumduymazlığı hepsini birlikte göz önüne alındığında, saldırganların hangi siyaset ikliminden beslendiği ortadadır.

Siyasi iktidar olanlardan sorumludur. Kürtlere yönelik ırkçı saldırılar sonrası BM Irk Ayrımcılığı Komitesinin tavsiyeleri doğrultusunda ırkçılığın etkili soruşturulmasını ve cezasız kalmasını önleyecek tedbirler almasını talep ediyoruz. Sorumlu veya sorumlular derhal bulunmalı ve yargı önüne çıkarılmalıdır. Türkiye’nin demokrasi güçlerini, muhalefet partilerini, sivil toplum kuruluşlarını bu ırkçı saldırılara karşı açık ve aktif tavır almaya çağırıyoruz. Halkımıza Kürt kimliklerinden ötürü yapılacak her ırkçı saldırının karşısında olduğumuzu ve bu saldırılar karşısında yalnız olmadıklarını ifade ediyoruz."