Özerk Yönetim yetkilileri: "Rusya sürece göre rolünü oynamadı"

Özerk Yönetim yetkilileri: "Rusya sürece göre rolünü oynamadı"

Suriye hükümeti ile Rojava Özerk Yönetimi arasındaki diyalog girişimlerinde şimdiye kadar herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Rusya’nın ‘diyaloğu destekliyoruz’ açıklamaları ve arabulucu rolü de görüşmelerde hiçbir ilerlemeye yol açmazken Özerk Yönetim yetkilileri, Rusya’nın sürece göre rolünü oynamadığını belirtiyor.

Suriye hükümeti ile Rojava Özerk Yönetimi arasında birçok defa görüşme ve toplantılar gerçekleşti fakat bu toplantılardan herhangi bir sonuç çıkmadı.

Özerk Yönetim 13 Ekim 2019’da Rusya’nın arabuluculuğuyla Suriye hükümetinin, Türk Silahlı Kuvvetkeri (TSK) ve Türkiye destekli grupların(SMO) saldırılarına karşı güçlerini sınır hattına konuşlandıracağı konusunda anlaşmaya vardığını açıklamıştı. Bu anlaşmaya rağmen iki taraf arasındaki siyasi görüşmelerde gözle görülür bir sonuç alınamadı. Suriye hükümeti ve Rusya, şartlarını kabul ettirmek için Türkiye'nin tehditleriyle eşzamanlı olarak diyalog masasını işaret etmişti.

Gözlemcilere göre Moskova ve Şam yönetimleri, Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik tehditlerini kullanarak Türkiye’yle ile SMO ve Suriye’de bölge paylaşımı konusunda yeni anlaşmalar yapmak istiyor.

Son zamanlarda çözüme yönelik girişimlere teşvike destek veren Rusya, Özerk Yönetim ve Kürtlerin haklarının Suriye anayasasında yer alması gerektiğini açıklamıştı. Son olarak 9 Temmuz günü Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, “Moskova, Suriye’de ortak bir gelecek için Kürtler ve Şam arasındaki diyalogları desteklemektedir” demişti.

Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ise Suriye hükümetiyle aralarında diyalog ya da görüşme olduğunu yalanlamıştı.

"Rusya'nın Tavrı Net Değil"

Moskova Yüksek Ekonomi Okulu’ndan akademisyen Andrei Choprigin, “Suriye bileşenlerinin yüzde 10’unu oluşturan Kürtler, Suriye’nin en önemli toplumudur. Bu temelde, Suriye’deki siyasi ve toplumsal konuların ele alındığı ülke içi ve dışındaki toplantılarda Kürtler konusu, en önemli konulardan birini oluşturuyor. Suriye’de gerçekleşen her şeyin Rusya’nın onayıyla olduğunu belirtemeyiz. Şam yönetimi, bazı kararlar Moskova’dan dönmesine karşın tedbirlerini alıyor. Suriye hükümeti, birçok konuda tek taraflı bir tutuma sahip” değerlendirmesinde bulundu.

Ülkesinin Kürtlere sivil haklar verilmesi konusunda Özerk Yönetimle aynı görüşte olduğunu savunan Rus akademisyen, devamla şunları dile getirdi:

“Bana göre Özerk Yönetim’in son yıllardaki tutumu doğru değildi. Şam ile görüşme girişimlerine başvurması gerekirken IŞİD’le mücadele nedeniyle ABD ile ortaklığa yöneldi. Hiç şüphesiz ki Rusya, Şam ile Özerk Yönetim arasındaki görüşmeler için arabulucu rolünü oynayacak. Fakat bu, iki tarafın isteği olmadan olmayacak.”

"Rusya Sözlerini Yerine Getirmedi"

Rojava Özerk Yönetimi Danışmanı Bedran Çiya Kurd ise Rusya’nın Özerk Yönetim ile ilişkilerini dair şu değerlendirmeleri yaptı:

“Rusya’nın Eylül 2015’te Suriye krizine müdahil olmasıyla birlikte Özerk Yönetim ve Rusya arasında ilişkiler gelişti. Birçok aşamadan geçen bu ilişki, şimdi en üst düzeyde devam ediyor. Bu kapsamda terörle ortak mücadelede büyük çalışmalar yürütüldü. Son olarak Rusya’nın arabuluculuğunda, Serêkaniyê ve Girê Spî’ye yönelik saldırılarda gerçekleşen DSG ve Suriye ordusu arasında, Rusya ile ilişkilerimizin düzey ve önemini gösteriyor. Halkımızın haklarını güvence altına alması konusunda Suriye hükümetiyle uzlaşıya varabilmemiz için Rusya’nın ciddi arabuluculuğu ve garantörlüğüne ihtiyacımız var.”

DSG ve Koalisyon İşbirliği

Konuşmasının devamında DSG ile ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon iş birliğine de değinen Çiya Kurd şunları söyledi:

“Gerçekleri görmeyip DSG ve Uluslararası Koalisyon arasında IŞİD’e karşı askeri iş birliğini karşıt bir iş birliği olarak gösteriyorlar. Şunu açıkça belirtiyoruz ki bu iş birliği, yalnızca terörle mücadele edildiği, başka bir tarafa karşı mücadele edilmediği için meşruluğunu uluslararası toplumdan almıştır. Terörle mücadele, küresel bir meseledir ve dünya geneline yayılan terörü bitirmek için çalışmaların ortaklaştırılması gerekmektedir. YPG’nin Kobanê’de IŞİD’e karşı verdiği mücadele, bu ortaklaşmanın gerekliliğini ortaya koymuştur.”

"Özerk Yönetim Dış Ajandaları Esas Almadı"

Özerk Yönetim’in Suriye için demokratik ve ulusal bir siyasi yol izlediğini ve çözüm önerilerini Suriyeli tüm çevrelerle paylaştığını kaydeden Çiya Kurd, “Özerk Yönetim, bu çabalarını dış güçlerin ajandalarına dayanmadan yapıyor. Hâlâ da bu siyasi yolu izliyor. Bizler, Suriye krizinin derinleşmesindeki başlıca nedenleri, muhaliflerin ve müdahil devletlerin, Suriye’deki tüm halkları kapsayacak demokratik çözüm önerilerini sunmaması olarak görüyoruz. Suriye hükümeti ve Türkiye’ye bağlı çetelerin elindeki bölgelerde yaşananlara karşın Özerk Yönetim olarak, Suriye’de çözüm için açık ve net bir tutuma sahibiz.”

"Rusya'nın Şam'la Diyalogdaki Tutumu Tartışma Konusu"

Çiya Kurd, Rusya’nın Özerk Yönetim ile Suriye hükümeti arasındaki arabuluculuk rolünü şu sözlerle değerlendirdi:

“Rusya’nın arabuluculuğunda Şam ile görüşmeler için Özerk Yönetim büyük emekler verdi. Rusya başta olmak üzere uluslararası garantörlükte görüşmelere ve diyaloga hazır olunduğunu defalarca açıkladı. Rusya’nın bu konudaki sorumluluğunu yerine getireceğini umuyoruz. Tabi tüm bunların yanında görüşmeler ve diyalog için Rusya tarafından önemli adımların atılmaması tartışma konusu.”

"Gecikme Düşündürücü"

Rusya tarafından son dönemde yapılan diyalog ve görüşmelere ilişkin açıklamalara ise Çiya Kurd şu yorumu getirdi: “Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın Özerk Yönetim ile Şam arasında diyaloga destek verdikleri açıklamayı olumlu buluyoruz. Fakat pratik adımlara ihtiyaç var. Bu tür tutumların söylemde kalması ve pratik adımların atılmamasında gecikme bizim açımızdan düşündürücü.”

"Rusya Adil Olmalı"

Suriye hükümetiyle görüşmelerin tıkanmasından Özerk Yönetim’in sorumlu olmadığını, aksine diyaloga destek verdiğini vurgulayan Çiya Kurd, “Tıkanmadaki başlıca sebep, Suriye hükümetinin çözüme dair herhangi bir projeye sahip olmaması ve mevcut hükümet sisteminde ısrarcı olmasıdır. Bu Suriye halklarını görmezden gelmek anlamına gelir” dedi.

Sorumluluklarını yerine getirmesi için Rusya’ya çağrıda bulunan Çiya Kurd, “Rusya, diyalog için çözüm ve proje sahibi olabilir. Bölgedeki hakimiyetini adil bir şekilde kullanarak Suriye halklarının çıkarlarını gerçekleştirebilir, taraflar arasında denge sağlayabilir” şeklinde konuştu.

"Türkiye ve İran Çözümü Engelliyor"

Diyalog süreci önünde Türkiye ve İran’ın engel olduğuna dikkat çeken Çiya Kurd, “Diyalog süreci önündeki bir diğer faktör Türkiye ve İran. Bu iki ülke, anlaşmalar bazında Rusya’ya bağlı. Suriye hükümeti ile Türkiye’yi yakınlaştırma çabaları, Kürtlerin sorunlarına çözüm bulması önünde engeldir” dedi.

"Siyasi Çözüme Sahip Olunmadığı Sürece Her Yolu Deneyeceğiz"

Çiya Kurd, devamla, “Özerk Yönetim’e karşıt olan güçler ve devletler, siyasi çözüme dair bir projeye sahip değilse, Özerk Yönetim olarak ulusal ve devrimci görevimiz gereği tüm yolları kullanır ve hiçbir ikircik yaşamadan halkımızın kazanımlarını koruruz. Türkiye ve İran destekli Şam Yönetimi tarafından Özerk Yönetime yapılan suçlamalar ve ABD’nin ajandalarına göre hareket ettiğimiz iddiaları kandırmacadır, çözüm çabalarını geriletme girişimleridir. Bu suçlamalar aynı zamanda hükümetin çözüme yanaşmayan, çürümüş zihniyet ve siyasetinin bir parçasıdır” diyerek, Özerk Yönetim’in çözüm çabalarını boşa çıkarma girişimlerine yanıt verdi.

"Saldırılardan Rusya ve ABD Sorumlu"

Suriye ve Rojava'daki saldırılara değinen Bedran Çiya Kurd, şunları dile getirdi:

“Suriye bölgelerinde yaşanan işgallerden Moskova ve Washington sorumludur. Rusya’nın işgaldeki sorumluluğunu Astana toplantılarında görebiliriz. Çete işgali altındaki bölgelere karşılık Özerk Yönetim’e bağlı Efrîn, Astana görüşmelerinde pazarlık edilmiş ve işgal edilmişti. Efrîn, Rusya’nın kontrolündeki bölgeler arasında yer alıyordu. Bu boyutuyla Rusya, Efrîn’in Türkiye ve çeteleri tarafından işgal edilmesinden sorumludur. ABD de Serêkaniyê ve Girê Spî’nin işgalinden sorumludur. O toprakların halkı, evlerine geri dönünceye kadar bu iki güç, işgalin sorumluları olarak kalacaktır.”