Özgür Özel: 'Devlet bey'in, anlaşılmış bir projeye sözcülük yaptığı belli'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan çağrısına ilişkin “Devlet Bey’in, anlaşılmış bir projeye sözcülük yaptığı belli. Ancak artık sözcünün susup meselenin esas sahibinin konuşması lazım. Bir kez böyle bir çıkışın, Tayyip Erdoğan’ın haberi olmaksızın ve Öcalan ile bir mutabakata varılmaksızın yapıldığına ben ihtimal vermiyorum” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dün akşam gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube kanalına konuk oldu.
İstanbul Beşiktaş Barbaros Meydanı’nda dün düzenlenen, “Teröre ve Şiddete Karşı Yaşam Hakkı” mitingini değerlendiren Özel, TUSAŞ’a yönelik terör saldırısından sonra mitingi iptal etmeyi düşündüklerini belirterek, şöyle konuştu:
“Bu miting iptal edilemezdi çünkü yaşam hakkını savunuyor. Beş şehidimiz var ve onların da yaşam hakkı gitti ellerinden ve hepsini birden savunmalıyız. Çok eleştirenler oldu, ‘Kimse gelmez, zorlanırız’ diyenler oldu. Biz tematik mitingler yapıyoruz. Örgütün manevra ve hareket kabiliyetini yeniden kazandırıyoruz. Geçmiş dönemde, bir tercih olarak ‘Mitingler karşı tarafı konsolide eder’ inancıyla mitinglerden biraz uzak duruluyordu. Biz bunun aksine tematik mitinglerin çok önemli olduğunu düşünüyoruz.”
"Devlet Bey’in anlaşılmış bir projeye sözcülük yaptığı belli”
Özel, “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrıyı nasıl buluyorsunuz, samimi buluyor musunuz, el yükseltirken kastınız neydi” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Devlet Bey’in anlaşılmış bir projeye sözcülük yaptığı belli. Ancak artık sözcünün susup meselenin esas sahibinin konuşması lazım. Tayyip Erdoğan bir şey konuşmuyor. Bir kez böyle bir çıkış Tayyip Erdoğan’ın haberi olmaksızın ve Öcalan ile bir mutabakata varılmaksızın yapıldığına ben ihtimal vermiyorum. İkinci ihtimal: AK Parti bir şeyden şikayet ediyordu. AK Parti’nin Kürt milletvekilleri hele hele, ‘Bölgeye gidiyoruz, yüzümüze bakmıyorlar. Eskiden bölgenin ikinci partisiydik, şimdi dördüncü partisi bile değiliz. Bir şey yapmalı.’ Belki de Tayyip Bey, Devlet Bey’e söyledi, ‘Bir şey yapacağım.’ O da destek verir gibi ama en olmayacak şeyi ilk söyleyerek belki de süreci baltaladı, bilmiyoruz. Tayyip Erdoğan’ın çıkıp korkmadan, Devlet Bey’i öne sürmenin konforundan yararlanmadan insanların gözünün içine bakarak gerçek niyetlerini açıklamaları lazım. Yüzde 90 ihtimalle tam mutabık olduklarını düşünüyorum konuştuklarından. Bir yüzde 10 da Devlet Bey’in Tayyip Bey’e ‘Hayır’ diyemeyip katkı sağlar gibi baltaladığını düşünüyorum.
"'TBMM odak olmalıdır' diyoruz”
Bizim pozisyonumuz son derece tutarlı. 'TBMM odak olmalıdır' diyoruz. 'Bir büyük toplumsal mutabakat inşa edilmeli', diyoruz. Çünkü bu sorun çözülürse Türkiye’nin önü çok açılacak. 'Bu rızada en kıymetli rıza, şehit aileleri ve gazilerin rızasıdır', diyoruz. Ve olabildiğince şeffaflıktan yanayız. Bunların hepsini birden yapmak istediğinizde yöntemin Devlet Bey’in söylediği yöntem olmadığı çok açık. ‘Abdullah Öcalan gelsin, Meclis’te konuşsun.’ O dediği kürsü aslında kendi kürsüsü. DEM ile MHP aynı kürsüyü kullanıyorlar. ‘Nasıl yapılmalı’ derseniz, dünyada çatışmalı süreçler nasıl çözümlenmiş, bir sürü örneği var. Bir kere ‘müzakereler öncesi süreç’ diyorlar. Orada tarafların birbirine karşı samimi olması, tarafların gündemde ortaklaşması, birbirine tutamayacağı sözler vermemesi diye bir evre var. Bu evre sağlıklı yürüdü mü? Abdullah Öcalan ile Devlet Bey arasında yürüdüyse bilmiyorum. MİT ile Abdullah Öcalan arasında yürüdüyse bilmiyorum. Ve bu işin bir tek tarafı Abdullah Öcalan değil ki. Burada DEM Parti var, bütün siyasi partiler var. Müzakereler evresi var. O müzakere evresini nerede yapmışlar, nerede kayda alınmış, bu evrede siyasetin katkısı ne? Bunlar olmadan olmaz. Sonra hedeflere ulaşırken tarafların önceden mutabakata vardığı güven artırıcı adımlar var.
“Bu iş bir anayasa değişikliğine gelir dayanırsa biz orada yokuz”
Örnek: Kayyımla ilgili maddeyi eski haline getirmek. Karşı tarafın güven artırıcı işler yapması lazım. Mesela, müzakereler boyunca asla saldırmamayı taahhüd etmesi lazım. Koskaca Türkiye Cumhuriyeti 40 yıllık bir sorunu aşacakken bilimi, akademiyi, dünya örneklerini dışlayıp Devlet Bey’in dahiyane fikriyle bu sorunu çözemez. ‘Kürt sorunu yok’ diyorlar. Kürt sorunu yoksa Abdullah Öcalan’ı getirip de bunu yapmak niyedir? Bütün bunların sonunda, bu iş bir anayasa değişikliğine gelir dayanırsa biz orada yokuz.”
"Benim önerim hak ihlallerinin ortadan kaldırılması”
Özel, geçen hafta grup toplantısında söylediği “el yükseltme” sözlerini şöyle açıkladı:
“Bana diyorlar ki ‘Konuşmanda ironi yapma, böyle cümleler kurma. Kesilmeye müsait.’ Ben bu vasatlığa teslim olmayı reddediyorum. ‘El yükseltme’ diyorum, dikkatleri üzerime çekmek için. ‘Kürtlere devlet teklif ediyorum’ diyorum. Cümlede noktayı bırakın, virgül yok. Diyorum ki ‘Kendini Türkiye’ye tam ait hissetmeyen bütün Kürtlere demokrasi vadediyorum. Onlar bu devletin sahibi olsunlar. Onlara Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni vadediyorum.’ Ben, ‘Kürtlere toprak vadediyorum’ diyor muyum? Kürt sorunu niye var, neden terör doğdu ve niye çözülemiyor meselesine benim önerim sosyal demokrat bir partinin genel başkanı olarak dünya standartlarında demokrasi ve hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, insan haklarının tam olarak tanınması.”
"Bölgenin büyük bir kredi açacağını Diyarbakır’a gördüm”
Özel, “Bu yeni adım seçmenin tavrını değiştirir mi” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Yeni adımın ne olduğunu görmemiz lazım. Demokrasi odaklı ve Meclis’te çözülen bir sürece ben bölgenin çok büyük bir kredi açacağını Diyarbakır’a gittiğimde de gördüm. Ama Devlet Bey’in dediği mesele, al-ver ilişkisi. Abdullah Öcalan konuşsun, Anayasa ile ilgili Tayyip Bey’e istediğini versin, özgürlüğünü veya ev hapsini alsın gitsin, ‘Kürt sorunu yoktur’ dersen bundan nasıl tatmin olsun insanlar?”
“Onlara Ekrem İmamoğlu’nu yedirmeyeceğiz”
Özel, “Yaşananların HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu devre dışı bırakmak için bir komplo olduğuna inanıyor musunuz? Demirtaş, süreç konusunda ne düşünüyor” sorularını ise şöyle yanıtladı:
“Abdullah Öcalan’ı aktör görüp Demirtaş’ı yok sayan bir anlayış var Devlet Bey’in ağzında, Tayyip Bey’in yaklaşımlarında. Bu olacak iş değil. Ben Sayın Demirtaş’a sordum, ‘Sizle bir temas oldu mu’ diye. ‘Asla, olsa söylerim’ dedi. Hatta şunu da dedi, ‘Benimle görüşmek isteseler de benim özgürlüğe kavuşmuş olmam lazım. Yoksa esaret altındayken bir görüş bildirmek, kendi özgürlüğü karşılığına pazarlık etmek olur. Ben kendi özgürlüğümün pazarlık konusu yapılmasını istemem. Ama hiçbir aktörün dışlanmaması lazım.’ Benim, ‘hiçbir aktör dışlanmamalı’ tutumuma teşekkür etti. Bunun içine ayrıca Ekrem İmamoğlu meselesi konuyorsa, İmamoğlu’na yasak meselesi bir yandan onu yasaklayalım, bir yandan Demirtaş’ı içeride tutalım, bir yandan Apo’yu konuşturarak sorunu çözelim, Anayasa'yı değiştirelim, iktidarda kalalım. Yok öyle yağma. Onlara Ekrem İmamoğlu’nu yedirmeyeceğiz. Biz bütün çalışmalarımızı da hazırlıklarımızı da yaptık. Bin pişman olurlar. Çok tarihi bir hatanın eşiğindeler. Sayın İmamoğlu’nun seçilme hakkı değil, Türkiye’nin onu seçme hakkı elinden alınmaya kalkarsa millet buna çok ağır bir tokat atar. Biz de o tokadı atabilsin diye üstümüze ne düşüyorsa yaparız.”
Altaylı’nın “Ama Ekrem Bey aday olamaz” sözleri üzerine Özel, şöyle konuştu:
“Ondan çok emin olmasınlar. Öyle bir süreç yürür ki Ekrem Bey aday olur. Ayrıca şu anda çıkacak karar istinaf kararı. Adaylığa engel değil. Yargıtay’ın onay aşamasına kadar öyle bir süreç yürür ki pişman olurlar bu kararı verdiklerine.”
“Cumhurbaşkanı adayı değilim”
Bizim hepimizin ortak çıkarlarını bir yana bırakıp ‘Nasılsa bu seçim kazanılacak’ diye düşünür, bu yetkiler bana geçsin ya da ‘Tarihe geçen Cumhurbaşkanı, Tayyip Erdoğan'ı yenen ben olayım’ dersem kendime yenilirsem o zaman kaybederiz. Onun için de 'Cumhurbaşkanı adayı değilim, partiyi iktidara taşımaya adayım', diyorum. Biz kazanacağız. Aday olmayacağım çünkü ben genetiği CHP’den olan, sağ seçmenden oy alma noktasında en ideal isim değilim. Olsaydım olurdum. Anketlerde çok yüksek oranda kabul gören arkadaşlar varken dış kulvardan ‘Geriden geleceğim ben, göreceksin o gün birinci olacağım’ demiyorum.”
“Erdoğan bu konuda neden hiç konuşmuyor?”
Özel, “Erdoğan sizce bu konuda neden hiç konuşmuyor” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Bir ihtimal ölçüyor ve eğer toplumdan çok ciddi bir itiraz gelecekse vazgeçecek olabilir. Onlar bu işlerde manevrayı yaparlar. Ya da bir takvim dahilinde bir şeyler yapılacak, en riskli ve zor adımları Devlet Bey’e attırıp kendisini yıprattırmamaya çalışıyor olabilir. Ama önünde sonunda bir taktik olduğu belli. O, pozisyonunu cesaretle söylemeden bizimkiler sadece akıl yürütmeden öteye geçmez. Çünkü DEM Eş Başkanları diyor ki ‘Bizim süreçten haberimiz yok. Bizimle yürütülen bir süreç ve müzakere yok.’ Selahattin Demirtaş böyle söylüyor. Ben ana muhalefet lideriyim, herhangi bir bilgilendirme yok.”