'ABD Suriye’ye Kürtler için girmedi, bir gün geri dönecekler'

Suriye Barış ve Özgürlük Cephesi lideri ve Suriye'nin önde gelen siyasetçilerden biri olan Ahmed el Cerba, Arap, Kürt ve Süryanilerden oluşan cephenin Suriye’deki zengin mozaiğin güzel bir örneği olduğunu söyledi.

'ABD Suriye’ye Kürtler için girmedi, bir gün geri dönecekler'

Tanınmış büyük bir Arap kabilesinden olan eski Suriye Muhalefeti Koalisyonu lideri el Cerba, Suriye’de gerçek bir değişim istediklerini vurgulayarak, "Esad Suriye’sine dönüşün asla mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Artık bu konu kapandı” dedi.

Cenevre'de Birleşmiş Milletler himayesinde yürütülen müzakerelerin Suriye krizini gerçek ve mantıklı bir şekilde çözebilecek yegane yöntem olduğunu dile getiren el Cerba, “Muhalefetle müzakereler yürütmeden rejimin devam etmesi, muhalefetin de rejimle müzakerelerde bulunmadan Suriye'ye dönmesi ve modern bir Suriye inşa etmesi mümkün değil” ifadelerini kullandı.

Tecrübeli siyasetçi, ABD, Rusya, İran ve Türkiye’nin Suriye’den geçilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Sadece bir tarafın çekilmesini isteyemeyiz, bir taraf iyi, bir taraf kötü diyemeyiz. Hepsi Suriye'yi terk etmeli ve Suriye Suriyelilerindir” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Suriye’ye, Kürt, Arap veya başka bir halkın haklarını korumak için değil, IŞİD’e karşı mücadele için girdiğine dikkat çeken e Cerba, Afganistan’da olduğu gibi birgün geri gideceklerini söyledi.

Ahmed el Cerba, Suriye’de çözüm için adem-i merkeziyetçi bir sistemi düşündüklerini kaydederek, tek başına ne Arapların ne de Kürtlerin çözüm üretebileceklerini vurguladı.

Özgürlük ve Barış Cephesi lideri Ahmed el Cerba’nın Dilbixwin Dara ile yaptığı söyleşinin tam metni şöyle:

Foto: Rûdaw

Öncelikle hoş geldiniz...

 Hoş bulduk!

Söyleşiye başlamadan önce kendileri bana biraz Kürtçe anladığı ve Kürtlerin yeğeni olduğuyla ilgili bir kaç şey söyledi. Sayın Cerba, bir şeyi öğrenmek istiyorum; daha önce muhalefet lideriydiniz ve şu an da Barış ve Özgürlük Cephesi'nin liderisiniz. Tek bilmek istediğim, bu cepheyi kurma nedeniniz neydi ve başkanlığını yürüttüğünüz bu cepheyi kurmanın gereği neden kaynaklandı ve neden kuruldu?

Tabi ki bu sorunun izleyiciler açısında açıklığa kavuşturulması için sorunuzun çok önemli olduğuna inanıyorum. Barış ve Özgürlük Cephesi, Suriye'de, özellikle doğu bölgelerinde yer alan ve ana bileşenleri Suriye’de bulunan bazı siyasi parti ve güçlerden oluşuyor. Farklı kesimlerden partilerle Suriye’de büyük bir siyasi grubun temsilciliğini yapan Kürt Ulusal Konseyi’nin yanı sıra Suryani ve Asurileri temsil eden Asuri Demokratik Örgütü ve bölgede dengeli bir Arap ve aşiret bölgesini temsil eden Cizre - Fırat Arap Konseyi ve başkanlığını yaptığım Suriye’nin Geleceği Hareketi. Bu güçlerin hepsi muhaliftir. Yani aralarında ortak bir nokta veya ortak bir durum, ortak bir sebep vardır. Rejimin tarihi bir rakibi olan Kürt Ulusal Konseyi, Suriye Muhalefeti, Müzakere Heyeti ve Anayasa Komitesi'nde yer alıyor. Süryani Demokratik Örgütü de aynı şekilde Suriye Muhalefeti, Müzakere Heyeti ve Anayasa Komitesi'nde yer alıyor. Arap Konseyi ve Gelecek Hareketi de Birleşmiş Milletlerin 2254 sayılı kararı ile kurulan Kahire Platformu’nda yer alıyor ve Müzakere Komitesi ile Anayasa Konseyi'nin küçük ve büyük organlarında temsilcileri bulunuyor. Bunların hepsi ortak noktalar. Biz doğal müttefikleriz. Bir yıl önce cephenin kuruluşunda dedim ki; biz doğal müttefikiz. Hepimiz geçmişte ve bugün rejimin muhalifleriyiz. Hepimiz muhalefetin ana çerçevelerinde ve farklı heyetlerinde katılımcıyız. Suriye'nin geleceği ve Suriye'de bugün ve dün olan her şey hakkında aramızda büyük bir uyum ve anlayış var. Bundan dolayı Barış ve Özgürlük Cephesi muhalefette gerçek ve milli karakterli bir vücut olmak için ortaya çıktı. Çünkü Araplar, Kürtler ve Suryaniler de var. Bütün bunlar Suriye dosyasını elinde bulunduran büyük devletlere Suriye mozaiğinin güzel bir resmini veriyor. Çünkü onlar Barış ve Özgürlük Cephesi’ni duydukları zaman "bizim istediğimiz işte bu" dediler.

Peki. Suriye krizinin çözümüyle ilgili kişisel görüşünüz Suriye muhalefetininkiyle aynı mı? Aynı düşüncede misiniz? Yani muhalefetten kastım Suriye Muhalefeti.

Elbette muhalefetin tamamı veya çoğu için genel ve kapsamlı anlaşmalar var. Suriye'de değişimle ilgili aynı fikirdeler. Bu nihai bir uzlaşmadır ve hepimiz değişim istiyoruz.

Sayın el Cerba nasıl bir değişim istiyorsunuz?

Çıkar, siyaset, gerçek durum ve şartlara bağlı olarak bir çok süreçte değişim başladı. Suriye'deki duruma gelince, hepimiz Suriye'de gerçek bir değişim istiyoruz. Şimdi rejim değişimden bahsediyor ama bu bir güzellik değişimi, sadece makyaj. Ancak Barış ve Özgürlük Cephesi olarak gerçek bir değişiklik istiyoruz ve Suriye’nin kurulması için alınan kararlara gerçek bir katılımda bulunmak istiyoruz.

Yani ne bu yeni hükümet, ne bu yeni cumhurbaşkanı, ne de bu yeni meclis olmasın mı? Bu hükümet sistemi bir daha asla olmayacak mı? Her şeyi sıfırdan değiştirmek mi istiyorsunuz? Suriye'de böyle bir değişim mi hedefliyorsunuz?

Hayır. İlk önce uluslararası anlaşmalar temelinde bir araya geleceğiz. 30 Haziran 2012’de uluslararası temsilci olarak Kofi Annan'ın huzurunda ABD ve Rusya Dışişleri Bakanları tarafından yayınlanan Cenevre Deklarasyonu’nda geçici bir hükümet ve rejim ile muhalefet arasında ortak bir hükümet çağrısında bulunuldu. Daha sonra bugün hala yürürlükte olan 2254 sayılı uluslararası karar, "muhalefeti" özellikleriyle tanımladı ve her iki taraf arasında ortak ve geçici bir hükümetten söz etti. Bu rejimi memnun etmeyebilir ve muhalefeti de memnun etmeyebilir. Ama nihayetinde, istenen siyasi bir çözüme kavuşmak istiyorsak, o zaman her iki tarafın da kabul etmesi gereken bazı zor kararlar var. Ama ilk kareye dönüş ve artık "Esad Suriye"sine dönüşün asla mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Artık bu konu kapandı.

Şunu öğrenmek istiyorum, Esad’ın kalmasını kabul etmiyor musunuz?

Birincisi Esad'ın varlığı. Suriye halkı buna karar verecek. Esad'ın varlığını inkar ediyor muyuz; evet. Sorunun nedenlerinden biri de budur. Şu anda 50 yaşındayım ve baba oğul Esadlar 50 yıldır Suriye'yi yönetiyorlar. Biz bu yönetimin gölgesinde doğduk ve bu yönetimin gölgesinde büyüdük. Bu yönetim iyi ve makul olsaydı, Suriye'de protestolar olmazdı.

Ancak sayın Ahmed el Cerba, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Esad meselesini görüştüklerini ve ABD'ye “Esad'ın kalmasını istemiyorsunuz ama alternatifiniz nedir? Sessiz kaldılar! Amerikalılar sessiz kaldı! Esad giderse başka bir alternatif yok. Ne Avrupalılar ne de Amerikalılar bir alternatif bulamayacaklar” diyor. Bence de muhalefet hala Esad'a alternatif bulamadı. Esad'ın gitmesi için ısrar ediyorsunuz peki ama Esad'ın alternatifi var mı?

Evet, alternatif var, Esad’ın alternatifleri var. Suriye insanların ve yetişkinlerin yaratıcısı, kadınların yaratıcısı, sosyal ve siyasi etkiye sahip kişiliklerin yaratıcısıdır. Mesele, alternatif olmaması değil. Hayır, elbette bir alternatif var, bir alternatif değil aksine çok alternatif var, ama...

Sayın el Cerba, şu ana kadar başka bir alternatif sunulmadı. Müttefik olduğunuz ABD dahil farklı bir alternatif sunmadı. Bu, Amerikalıların ve Avrupalıların Esad'ın gitmesini istemediği ve bundan dolayı

Burada çok önemli bir konu var ve o da Esad'ın müttefikleri olan İran ve Rusya’nın gerçekten ona sıkı bir şekilde bağlı olduğu. Ancak muhalefetteki müttefikler Esad'la işbirliği yapmasalar da rejimin durumunu gerçekten reddetmiyorlar. Söylemek istediğim şudur; Birleşmiş Milletler himayesinde müzakereler yapılmalı ve bu müzakereler ciddi olmalıdır. Rejimin sahada güçlü olduğu 2012, 2013 ve 2014'te Suriye'deki sorunu çözmek için gerçek bir şans yakalandı. Ondan sonra muhalefet de zayıfladı ve rejim de zayıfladı. Şu anda rejimin denetiminde olan alanlar rejim tarafından değil, diğer yabancı güçler ve milisler tarafından kontrol ediliyor. Rejim en güçlü olduğu dönemde siyasi çözüme ulaşma fırsatını kullanmadı. Bizim için en önemli mesele değişimdir. Demokratik bir durum ve yönetim devrine yönelik gerçek değişim ve dönüşüm. Bu bir fikirdir. Fikir bireylere ait değildir. Benim ve başkalarının istek ve arzusu. Belki konu tanıdıktır ve sokakta biliniyordur ve biz bunu sonlandırdık. Geleceği tahmin edemeyiz ama müzakereler, anayasa komitesi, yeni anayasa, Cenevre'de Birleşmiş Milletler himayesinde yürütülen müzakereler Suriye krizini gerçek ve mantıklı bir şekilde çözecek yöntemlerdir.

Öğrenmek istediğim başka bir konu var. Suriye hükümeti ile diyaloga hazır mısınız?

Suriye hükümetiyle müzakereler uluslararası kararların bir parçası, yani mesele bunu teklif edip etmememiz, isteyip istemememiz değil. Muhalefetle müzakereler yürütmeden rejimin devam etmesi, muhalefetin de rejimle müzakerelerde bulunmadan Suriye'ye dönmesi ve modern bir Suriye inşa etmesi mümkün değil. 2012 Cenevre Deklarasyonunda bu yer alıyordu. En son 2254 sayılı karar dahil tüm BM kararlarında muhalefet ile rejim arasında BM gözetimi altında müzakereler yer alıyor. Evet, ama o muhalefet ile rejim arasındaki müzakereler. 2014 yılında Cenevre'ye bu isimle gittik, ondan sonra tüm Cenevre toplantıları bu isim altında gerçekleşti. Muhalefetten kimse rejimle müzakerelere itiraz etmedi. Hayır, böyle bir şey yok.

Suriye hükümetiyle müzakerelerin başlaması için girişimler oldu mu? Herhangi bir ülke ya da şahıs aracı oldu mu?

Bu her zaman yaşanabilecek bir durum. Ama sonuçta biz bizeyiz. BM gözetimi altında ve Rus-ABD ortak garantörlüğü olmazsa gerçekten müzakerelerden sonuç çıkmaz. Çünkü muhalefetin farklı taraflara çekilmesi muhalefeti büyük oranda zayıflatıyor.

Peki. Suriye'de Amerikalı, Rus, Türk ve İranlı yabancı güçler var ve bazıları Kafkaslardan ve farklı ülkelerden geldi. Suriye'deki bu güçlerin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Türkiye’nin kontrol ettiği bölgeler var. Efrin, Serê Kaniyê ve Girê Spî gibi bugün Türk işgali altındaki bölgeler var mesela...

Suriye'de çok sayıda yabancı güç var ve elbette bir çok işgal var. Bildiğiniz gibi Golan Tepeleri 1967'den beri İsrail tarafından işgal edilmiş. İran, Rusya, ABD ve Türkiye hepsi Suriye topraklarında ve bu ülkelere bağlı milisler var. Söylediğimiz ve talep ettiğimiz şey yabancı orduların Suriye'den çekilmesidir ve sadece bir tarafın çekilmesini isteyemeyiz, bir taraf iyi, bir taraf kötü diyemeyiz. Hepsi Suriye'yi terk etmeli ve Suriye Suriyelilerindir. Suriyeliler arasında çözüm konusunda bir anlayış olmalı ve olması gereken de bu. Mevcut durum zor bir durum, trajik ve siyasi tıkanmışlık durumudur. Bizim için tüm yabancı orduların geri çekilmesi, İranlıların, Amerikalıların, Türklerin ve Rusların olduğu bölgelerden çekilmesi genel bir talep. Bu yakın uzak herkesin bildiği bir şey ve gerçeğin arkasına saklanamayız.

Ama Türkiye çıkmayacağını söylüyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açık bir şekilde Libya ve Suriye’den çıkmayacağını söyledi. Bundan dolayı birçok kimse Türkiye’nin kontrolünde olan Efrin’in İskenderun ile aynı kaderi yaşayacağından korkuyor. Böyle bir tehlike var mı?

Nitekim yine ilk konuşmalara dönüyoruz, bizim için Efrin, Elbukemal gibidir, Eş’şare, Sere Kani gibidir ve Şam'ın güneyinde İran ve İran Devrim Muhafızları'nın işgal ettiği bölgeler, kontrol edilen her bölge gibidir. İnanıyorum ki siyasi bir çözüm bulununca bu durum değişecektir. Şimdi tabi ki herkes çıkmaktan imtina ediyor ve Türkiye Cumhurbaşkanının dediğinin aynısını ABD Başkanı da söylüyor, Rusya Devlet Başkanı ve İran Cumhurbaşkanı aynı şeyleri söylüyor. Ama siyasi bir çözüm bulunduğu zaman bu liderlerin oradan çıkıp çıkmayacaklarını, aynı şeyi söyleyip söylemeyeceklerini birlikte göreceğiz. Mesele şu; kesinlikle hayır demeyecekler, çıkacağız diyecekler. Çıkışları mantıklı ve normaldir. Ama şimdi, bu durumda, hayır. İçlerinden biri İranlılar gitmezse ben de gitmem diyecek, Amerikalılar da Ruslar gitmezse biz de gitmeyeceğiz diyecek. Amerikalılar, tüm açıklamalarında, özel bir statüye sahip olan Rusya dışındaki tüm orduların geri çekilmesini talep ettiğini söylüyorlar. Amerikalılar Rusların kalmasını istiyor. Ama biz hepsinin çıkmasını istiyoruz.

Sayın Ahmed el Cerba, Kürtlerin komşususunuz ve Suriye'deki Kürtleri yakından tanıyorsunuz. Çocukluğunuz Kürtlerin arasında geçti, Kürtlerin yeğenisiniz ve Kürtçe anlıyorsunuz. Sizce Amerikalılar Suriye'deki Kürtler için bir garanti mi, Amerikan varlığı Suriye'deki Kürtler için bir garanti ve destek mi?

Birincisi, Amerikalılar Suriye'ye girdiklerinde Kürtleri korumak veya Kürtlerin haklarını garanti altına almak için girmedi. Amerikalılar özellikle teröre karşı savaş için Suriye'ye girdiler ve Suriye'nin doğusuna yerleştiler. ABD’nin Suriye’ye girmesindeki hedef buydu. Teröre karşı savaştılar ve bugüne kadar Suriye'ye Kürtlerin haklarını, Arapların haklarını veya başka bir bileşenin haklarını garanti altına almak için girdiklerini söylemediler. Bugüne kadar terörle mücadele için burada olduklarını, hala IŞİD hücreleri bulunduğunu ve bu terör bittiğinde geri gideceklerini söylüyorlar. İletmek istediğim benim görüşüm bu ve bu bir gerçektir. Eğer bir garanti varsa da geçici bir garantidir. Bugün, Amerikalıların bir gün gelip de bölgeyi terk edeceğini ve dün Afganistan'dan olduğu gibi çekildiklerini görüyoruz.

20 yıl sonra ...

Evet, yirmi yıl sonra. Şimdi 7 yıldır buradalar ve 7 yıl sonra ayrılabilirler. Dolayısıyla Kürtler için garanti diğer bileşenlerle ittifak ve uzlaşıdır. Arapların garantisi de Kürtler, Asuriler ve diğer bileşenlerle ittifaklarıdır. Ama biz kendi içimizde şüphede kalırsak, binlerce, yüzlerce yıldır bir arada nasıl yaşıyorduk? Bütün bu sorunlar yaşanmadan önce biz yaşıyorduk ve aramızda güzel bir ortam var. Baas döneminde sorun çıktı ve Kürtler gözardı edildi. Bu doğrudur. Ama şimdi hepimiz talep ediyoruz, hepimiz geçmişten gelen bu şeylerin artık devam edemeyeceğini söylüyoruz. Bu gerçek bir garantidir, ancak geçici olan garanti kalıcı değildir.

Özerk Yönetim’in bu çerçevede yapabileceği en iyi şey nedir? ABD ile birlikte mi hareket etmeli yoksa Suriye hükümetiyle müzakerelerde mi bulunsun ya da Ruslara mı güvensin?

Bu soruyu kardeşlerimize “arkadaşlara” sorabilirsiniz.

Onları tanıyorsunuz. Siz siyasi bir şahsiyetsiniz ve bunu iyi biliyorsunuz, yani bölgenin geleceğini kastediyorum. Bölgenin geleceği hakkında yapılacak en iyi şey nedir?

Fırat'ın doğusundaki durumun bu şekilde kalması mümkün değil. Bu çok zor ve kabul edilmez. Kürtlerle aralarında sorunlar var, Kürt partileriyle sorunlar var, Ulusal Kürt Konseyi ile sorunlar var, Araplarla sorunlar var, Süryanilerle sorunlar var. Eğitim konusu o kadar reddediliyor ki, çocukların mecburi askerliğe alınması ve başka yerlere gönderilmesi, Derikli birinin Bağoz'da savaşması reddediliyor; bu hikaye kabul edilebilir değil. Bu, gençlerin göç etmesine ve ayrılmalarına neden oldu. Bu şekilde ülkeyi kurmamız mümkün değil. Şamlıların dediği gibi biz de “biraz kolaylaştırıcı yani biraz sakin olmalıyız.” Bu yol zorludur tekerlek bu yolda ilerleyemez. Barış içinde yaşayabilmemiz için komşu ülkelerle de saygılı ve kuşku uyandırmayan ilişkiler içinde olmalıyız.

Sayın Ahmed el Cerba, nasıl bir Suriye istiyorsunuz? Federal bir Suriye mi, Adem-i Merkeziyetçi bir Suriye mi, yoksa özerk yönetim gibi birimleri olan bir Suriye mi? Suriye'nin nasıl görünmesini istiyorsunuz ve bu yeni Suriye'de Kürtlerin hakları ne olmalı?

Sorunun ilk kısmıyla ilgili olarak, Barış ve Özgürlük Cephesi'nde tabi ki adem-i merkeziyetçi bir yönetim konusunda hemfikiriz ve bu geri dönüşü olmayan bir konudur. Ayrıca geniş bir adem-i merkeziyetçilik talep ettik. Bu Suriye kısmıyla ilgili. Ama Suriye'deki rejim parlamenter, demokratik ve değişimci bir sistem olacak. Suriye ulusu birkaç bileşenden oluşuyor: Araplar, Kürtler, Türkmenler ve Asuriler. Hakları ve sorumlulukları olacak ve Kürtlerin yaşadığı bölgelerde Kürtçe ikinci resmi dil olacak. Bu doğal bir şeydir ve Kürtlerin okullarda, kolejlerde ve üniversitelerde okuma ve kültürel hakları olacak. Bunların hepsi. Kürtler Suriye'nin doğal bir parçası, olağan dışı bir parçası değiller ve yüzlerce yıldır, bugün değil, bin yıldan fazla bir süre önce kahraman lider Selahaddin Eyyubi yöneticiydi. Herşeyden önce Kudüs'ü kurtardı ve Şam, Irak ve Hicaz’ı yönetti. Her iki kutsal caminin koruyucusuydu. Mısır'ı yöneten aşiretinden biri Kürt’tü. Kürtler, Suriye ve Arap kültürünü birçok yönü ile zenginleştirdiler ve bu son sorunlar ortaya çıkmadan 60-70 yıl önce her zaman etkili bir rolleri vardı. Unutmamalıyız ki ben Arap'ım, Arap şairlerin prensi Kürt Ahmed Şevki'dir. Zira Kürtlerin bu durumunu  önemli bir çeşitlilik olarak görüyorum. Ancak Arapların şövenizmden vazgeçmesi gerekiyor ki şimdi bana göre Araplar şovenizmden uzaklaşmıştır. Ayrıca Kürtler, Asuriler, Türkmenler ve diğerleri kabuklarına çekilmemelidir. Hepimiz Suriye atmosferine çıkmalıyız. Bu bir fikirdir. Kürtler tek başlarına başarılı olamayacaklar, karar alma sürecine doğrudan katılabilmeleri için diğer bileşenlerden müttefikler edinmeleri gerekiyor. Araplar için de aynı, tek başlarına başarılı olamazlar. İçinde bulunduğumuz mevcut durumda, Suriye halkının ana bileşenleri arasında gerçek ve aktif bir katılım olmalıdır.

Kısaca, Suriye için federal bir sistem daha uygun değil mi?

Doğrusu en uygunu adem-i merkeziyetçiliktir ve Cephe olarak bu konuda hemfikiriz. Adem-i merkeziyetçilik bütün bileşenlerin haklarını garanti altına alıyor.

Sayın el-Cerba, bir inisiyatifiniz vardı, o girişim neydi? Amacı neydi?

 İnisiyatif Erbil'de başlatıldı ve referansları vardı. Barış ve Özgürlük Cephesi toplantısının sonunda. Araplar farklı sebeplerden dolayı Suriye'den vazgeçtiler, iç sorunlarıyla uğraştılar, bölgesel sorunlarıyla ilgilendiler, büyük bir geri çekilme yaşandı ve Körfez'de sorunlar çıktı. Katar'a yönelik boykot vardı. Mısır için önemli olan Libya vardı. Yemen, Suudi Arabistan için önemliydi. Neden bu zamanı seçtik, çünkü şimdi Riyad'daki El-Ula Toplantısı’nda bir Körfez Arap anlaşması var. Arapların bölgesel sorunları nedeniyle Suriye'den çekimelerinin ardından artık barış ortamı ışığında Suriye'ye dönmelerini istiyoruz. Çünkü Araplar 2012, 2013, 2014, 2015'te aktifti ve siz onların ne yaptığını çok iyi biliyorsunuz. pozisyonları iyiydi. Suriye halkını ve Suriye devrimini desteklediler. Bu zamanı seçtik çünkü Araplar anlaşma halindeler ve her biri önemli bölgesel, uluslararası ve ekonomik ilişkilere sahip. Mısır en büyük Arap ülkesidir. Suudi Arabistan hem kutsal iki camiye hem de en büyük petrol yataklarına ev sahipliği yapıyor. Kapsamlı bölgesel ve uluslararası ilişkileri ve ABD yönetimi ile olan ilişkisi ile. Katar bu aşamada önemlidir. Bu sebeplerden dolayı, bu üç devlete bir yol haritası sunduk ki Türklerin rolünün tamamlanması ve Rusya, ABD ve Avrupa Birliği ile anlaşılması için. Düşünce budur.

Bu yol haritasında sizi kim destekliyor?

Suriye’nin bütün dost ve müttefik ülkeleri bizi destekliyor. Hepsi bizi destekliyor. Kürdistan Bölgesi’nde varız. Kürdistan Bölgesi dosttur, Başkan Mesud Barzani dosttur, şüphesiz diğer ülkeler de var.

Sayın el Cerba, örneğin Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi dost ülkeleriniz ve diğer bazı ülkeler Suriye ile ilişkilerini geliştirmek istiyorlar ve Suriye'ye yönelik boykot sürmeyecek, elçiliklerini yeniden açacaklar.

Hükümetle mi, onu mu kastettiniz?

Hükümetle, bakanların karşılıklı ziyaretleri var, bu muhalefet olarak sizi etkilemeyecek mi?

Bizim girişimimiz temel olarak, Suriye rejimi ile görüşmek istediklerinde, Suriye'de çözüm için bir yol haritasının ellerinde olması. Ama büyükelçilik açmak istemeleri bize fayda sağlamaz, Suriye'ye de fayda sağlamaz. Suriye'yi Arap Birliği'nden ihraç edenler Araplardı, neden? Çünkü nedenleri vardı. Bu nedenler hala var. Araplar dönecekse rejim için bir girişimde bulunsunlar ve biz size kapıları açmaya geldik desinler. Ancak işlerin ilerlemesi için bu yol haritasının uygulanması gerekiyor.

Yani Suriye'nin Arap ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmesine karşı değilsiniz ve Suriye yeniden Arap Birliği'ne dönüyor. Buna karşı değil misin?

Mevcut durumda ilişkilerin iyileştirilmesine karşıyız. Ama Suriye'deki siyasi duruma, mültecilerin geri dönüşüne ve Suriye krizinin sona ermesine yönelik bir çözüm bulunması için girişim varsa, tam tersine bununla ilgili bir sorunumuz yok. Ama halk bu bölünmüşlük içindeyken ve Suriye doğudan batıya ve kuzeyden güneye bir leş gibi parça parçayken, bir çözüm bulmadan büyükelçilikler açıp Suriye'yi Arap Birliği'ne tekrar alacaklarsa kesinlikle hayır.

Süremiz doldu. Daha fazla devam etmesini isterdim. Konuğumuz olduğunuz için teşekkür ederim. Sizinle tanıştığım ve bu söyleşiyi yaptığım için mutlu oldum. İlk kez Rûdaw’a konuk oldunuz. Tekrar memnun oldum, teşekkürler...

Li ser seran (Kürtçe), teşekkürler.

(Rudaw)