AB: Kürt sorunu askeri yöntemlerle çözülmez
Münih Güvenlik Konferansı çerçevesinde Mercator Vakfı ve Türkiye 2023 Üçlü Çalışma Grubu tarafından düzenlenen "Türkiye'nin Bölgesindeki Rolü" başlıklı toplantıda da, Türkiye'de yaşanan iç siyasi gelişmeler, ABD ve AB ile anlaşmazlıklar, Kürt sorunu, Suriye politikaları ve Rusya ile işbirliği tartışıldı.
Georgetown Üniversitesi Profesörlerinden Charles Kupchan ise kısa vadeli çıkarlar uğruna Türkiye ile ABD'nin uzun vadeli stratejik çıkar ve ilişkilerine zarar verilmemesinin önemine vurgu yaparken, "İlişkilerde dibe vurduk ve şimdi yeniden iyileşme sürecine girdik” dedi.
Ankara ile Bağdat arasında diyaloğun yeniden inşa edilmesinin önemli olduğunu, Suriye'deki Fırat Kalkanı operasyonun bir dönüm noktası teşkil ettiğini söyleyen Kupchan, "Rakka ve Musul'un IŞİD'den arındırılmasıyla da çok önemli bir aşama kaydedilmiş olunacak” dedi.
Rakka harekâtı gibi çok zorlu süreçlerle karşı karşıya olunduğuna işaret eden Kupchan, "Trump Yönetimi'nin, Sayın Işık ve diğerleriyle birlikte çalışarak, Türkiye'nin rahat edebileceği bir gücün oluşturulması için elinden geleni yapması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Türkiye ile son yıllarda oluşan güvensizliğin aşılması için her iki tarafın çaba göstermesi gerektiğini aktaran ve Türkiye ile diyalog kanallarının açık tutulması gerektiğini söyleyen Kupchan, son yıllarda iplerin 'diyalog' sayesinde kopmadığını şu sözlerle aktardı:
"Başkan Obama Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefonda görüşüyordu, ben İbrahim Kalın ile düzenli olarak konuşuyordum. Belki anlaşamıyorduk ama birbirimizle konuşuyorduk. Gizli saklımız yoktu. Bu tutum devam etmeli.”
Hepimiz Kürt sorunuyla ilgili kafa yormalıyız
"Hepimiz Kürt sorunuyla ilgili kafa yormalıyız” diyen ABD'li Kupchan, Türkiye ile iç siyasi meselelerin de konuşulması gerektiğini aktardı.
Obama Yönetimi döneminde Türkiye'nin Gülen yapılanması ile ilgili ilettiği dosyaların büyük bir ciddiyetle incelendiğini aktaran Kupchan, Trump Yönetimi'nin de aynı hassasiyeti göstereceğine inandığını söyledi. Kupchan, "Gülen'in iadesi ile ilgili karar Amerikan hukuk sistemi içerisinde belirlenecek” dedi.
Kupchan Türkiye'nin darbe girişimini aydınlatma çabalarını ve tehditlere karşı koymasını anladıklarını söylemekle birlikte Bakan Işık'a dönerek, "Ama çok ileri gittiniz” diye konuştu.
AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn ise Türkiye'nin AB ile ilişkileri ve tam üyelik süreciyle ilgili dikkat çekici açıklamalar yaptı.
İstikrarlı bir Türkiye'nin AB için çok önem taşıdığını, Türkiye'nin AB'nin çok önemli stratejik ortağı olduğunu ifade eden Hahn, Türkiye'nin AB'ye aday olması nedeniyle hukukun üstünlüğü ve ilgili konularla ilişkili beklentileri olduğunu kaydetti.
Hahn, "Son yıllarda tanık olduğumuz bazı gelişmeler Türkiye'nin AB yolunda ilerlediğini göstermiyor. Ama bu Türkiye'nin kararı. Şimdi Nisan ayındaki referanduma bakacağız. Yargı bağımsızlığı gibi konularda öngörülen bazı değişiklikler AB perspektifiyle örtüşmüyor. Avrupa Konseyi, Venedik Komisyonu'nun Mart ortasında açıklayacağı raporu bekliyoruz” diye konuştu.
"Kürt sorunu salt askeri yöntemlerle çözümlenemez” diyen Hahn bu konuda Türkiye ile görüş ayrılığı olduğunu kaydetti. AB Komiseri, "Ancak siyasi çözüm kalıcı olacaktır. Bizim de çıkarımız bu soruna kalıcı çözüm bulunmasından yana. 17 milyon Kürt yaşıyor Türkiye'den Avrupa'ya yeni bir göç dalgası olması çıkarımız ile örtüşmüyor” diye konuştu.
AB Komiseri Hahn, "Dürüst olmak gerekirse tam üyelik süreciyle ilgili konular şu anda yüksek önceliğimiz değil” sözleriyle konuşmasını tamamladı.