AK Parti Diyarbakır milletvekili Ensarioğlu'ndan çok konuşulacak 'Demirtaş' yorumu

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, İstanbul’da Başak Demirtaş’ın adaylık başvurusunua ilişkin yaptığı değerlendirmede "Başak Demirtaş'ın çıktığı gün İmamoğlu meselesi kapanmıştır" yorumunda bulundu.

AK Parti Diyarbakır milletvekili Ensarioğlu'ndan çok konuşulacak 'Demirtaş' yorumu

Ensarioğlu Selahattin Demirtaş’ın son savunmasında Kürd meselesi hakkındaki çözüm önerilerine ilişkin ise “Sembolik lider olmak istiyor. Öcalan'a alternatif, yaşlandı. Öcalan'ın fikirleri de artık şey görmüyor” dedi.

Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel başkanı  Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş'ın DEM Parti'den İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı olacağına ilişkin açıklaması ardından başlayan tartışmalar devam ederken, AK Parti'den  ilginç bir çıkış geldi.

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, "Başak Demirtaş'ın çıktığı gün İmamoğlu meselesi kapanmıştır" dedi.

KRT TV yayınına katılan Ensarioğlu, Başak Demirtaş'ın “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için henüz partimiz DEM Parti’den bize bir öneri gelmedi, ama halk ister, partimiz de uygun görürse, demokrasi ve toplumsal barışın önünü açacağına inanırsak, düşünebiliriz” açıklamasını değerlendirdi.   

"Bu önemli bir çıkıştır. Rastgele bir çıkış değil" diyen AK Partili Ensarioğlu, konuya ilişkin özetle şunları söyledi:

“Amaç belediye başkanı olmak değil”

“Başak Hanımefendi siyasetçi değil, siyasetçi eşidir. Eşi iyi bir siyasetçi, kendisi siyasetçi değil. Ama önemli bir sembolik isimdir. Bazen bazı seçimler, bazı şeyler ve sembolik isimler üzerinden de yürüyebilir. Eşini ziyaret etti aklına geldi, orada sohbet ettiler, ya bir başvur. Durumu değil. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kazanmayacağını herkes biliyor. Amacı belediye başkanı olmaksa Diyarbakır Belediye Başkanı da olabilirdi. Daha iyi de oy alırdı. Amaç belediye başkanı olmak değil.

“CHP’den 3 ilçeyi istemişler”

Çok net; bunun iki amacı olabilir. Benim hiçbirinden haberim yok, bilgi sahibi değilim ama hani okuyabilen biriyim. Bu, ya CHP ile devam eden pazarlıklar İstanbul'un üç ilçesini istemişler; Esenyurt, Adalar ve bir ilçe daha. Bunu artık eskisi gibi gizli saklı bizden utanarak saklayarak yapmıyorlar. Çünkü artık taban bu işe çok bozuluyor ve kendi onuruna dokunuyor. Biz de bir siyasi partiyiz, bizimle açık pazarlık yapılsın, açık konuşulsun, açık protokol yapılsın. Bakırhan'ın söylemleri de aslında tabanın hoşuna giden, tabanın beklediği söylemlerdi. Doğru bir siyaset izledi. Hiçbir şey almadan, CHP'ye destek veya bütün siyasetini Erdoğan düşmanlığı üzerine kurgulanmış bir HDP neyi amaçlıyor? Bunun bir amacı yok. Şimdi Kürtlerin talebi bu değil, Kürtlerin derdi bu değil. Bakırhan, genel başkanı olduktan sonraki yaptığı açıklamalar çok makul ve doğru açıklamalardı.

“DEM Parti en iyi oyu onunla alır”

 Başak Demirtaş en fazla İstanbul'dan oy alabilecek isimdir. Selahattin Bey içeride, halkın ona duyduğu sempati ve mağduriyetten dolayı oy verecektir. En iyi oyu da onunla alır. Bu CHP’ye, “Siz bize üç ilçeyi vermezseniz İstanbul Büyükşehir'i de unutun” demektir. Çünkü Başak Demirtaş'ın çıktığı gün İmamoğlu meselesi kapanmıştır. Açık ara farkla AK Parti alır.

Ya bu pazarlıkta eli güçlendirmek için söylenen bir şeydir ya da bağımsız bir siyasi parti gibi davranalım. Başkası yerine dayak yemeyelim demektir...”

Ensarioğlu Selahattin Demirtaş’ın Kobane Davasında Kürd sorunun çözümüne ilişkin yaptığı konuşmayı da değerlendirdi.

Ensarioğlu, 2013 yılında çözüm sürecinin başlarında Öcalan’ın örgüte yazmış olduğu mektupla ilgili "doğrudan muhataplarından duydum. Öcalan’ın mektubunu öpüp başlarına koydular, sonra fırlattılar” dedi.

Ensarioğlu’nun bu konudaki görüşleri ise şöyle:

“Darbeyi planlayan güç Selahattin Bey’in kulağına bir şey fısıldadı”

"Bir taraftan İran'ın bu anlamdaki müdahalesi ve telkinleri diğer taraftan da yani HDP'nin başında o zaman Selahattin Demirtaş vardı. Selahattin Bey'in birileri kulağına bir şey fısıldadı. Selahattin Bey, Öcalan'ın söyledikleri veyahut da çözüm sürecinin ruhuna uygun davranmak yerine Kandil’in telkinleri, İran'ın telkinleri ve başka uluslararası güçlerin olduğunu da biz o dönemlerde hep duyuyor ve biliyorduk. Selahattin Bey'in kulağına da birileri bir şey fısıldadı; ‘Ya siz bu süreci bozun. Sizin içinde biz bir şeyleri düşünüyoruz. Biz bu Erdoğan'ı devireceğiz’ ki o dönemden darbeye kadar giden açık bir süreci hepimizi izledik. O darbeyi planlayan güç bunların kulağına da fısıldayan güçtü.

“Selahattin Bey'in sempatik bir tarafı var”

Selahattin bey şimdi içeride. Selahattin Bey'in sempatik bir tarafı var, şarkı söyler, espri yapar, iyi bir siyasetçidir, iyi bir beyindir. Ama o süreçte bir şeylerin büyüsüne kapıldı. Kandil'in telkinleri ve “biz Erdoğan'ı ve AK Parti'yi ortadan kaldıracağız” diyenlerin tavsiyelerine inandı diyelim.

İktidarın hatası yok muydu?

Vardı; Ortadoğu’da, Suriye'de ve Irak'ta gelişmeler var. Suriye'deki ve Irak'taki gelişmeler bu çözüm sürecini bozar, zehirler. Hazır örgüt, Öcalan, kamuoyu ve herkes bu işe ikna olmuşken bu işi çok hızlı yürütmek gerekirdi. Biz bu işi daha hızlı yürütmeliydik. Tabii ki taraflar, bu işi yürütürken herkes kendince elini güçlendirmek ister, daha fazlasını almak, daha azını vermek ister, karşılıklı böyle bir şeyler oldu. Bu tür süreçler böyle yürür. Ama Türkiye ne İspanya'ydı ne İrlanda'ydı ne Güney Amerika’ydı ne Kuzey Afrika'ydı.

"Demirtaş sembolik lider olmak istiyor"

Şimdi bu Selahattin Demirtaş bir yol ayrımda. Dışarıda ona karşı ciddi bir sempati birikmiş, mağduriyeti var. Yeni bir aktör olabilir mi Kürtler için? Yeni bir lider? Bağımsız bir aktör olabilir mi? Şimdi işte sembolik bir aktör diyelim ki o kesim için Öcalan'dır. Öcalan'a alternatif, yaşlandı. Öcalan'ın fikirleri de artık şey görmüyor. Dışarı da Kandil de güç odaklarında karşılık görmüyor. O topladığı sempati ve mağduriyet, HDP'ye yönelik eleştirileri... Bütün bunları iyi bir şekilde değerlendirip, “yeni bir liderlik, yeni bir sembol yaratabilir miyim, bir pozisyon çıkarabilir miyim?” düşüncesinde. Bu son mahkemesinde savunması aslında sokaktaki Kürtlerin duymak istediği, beklediği ve hoşuna giden şeyler. Suriye'deki Kürdün de hoşuna giden, Irak'taki Kürdün de aslında hoşuna giden, İran’daki Kürdün da hoşuna giden şeyler. Biraz daha Kürt ulusalcı söylemlerle çıktı. Yani o marjinal sola partiyi peşkeş çeken Selahattin Demirtaş'tan şimdi sokaktaki Kürd'ün eleştirilerine kulak veren ve sadece Türkiye'deki değil bütün Kürtlerin hoşuna gidecek daha Kürt ulusal milliyetçi anlayışına sempatik gelecek ve buradan da bir liderlik sembol oluşturabilecek bir liderlik çıkarabilecek bir hamleydi. Çok mu karmaşık söyledim?

Demirtaş son savunmasıyla birlikte Öcalan'ın alternatif mi olmak istiyor?

Bir kere fikir, zihniyet, yönetim, anlayışta bir makas değişikliği. Ve bu makas değişikliğinden de yeni bir lider yaratma çabası. Zemini var çünkü. Yani Selahattin Bey'in zemini var şu anda."