Bakırhan: DEM Parti olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız
Kürt sorununa ilişkin konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı, “Biz DEM Parti olarak Kürt meselesinin demokratik yollarla çözülmesi için elimizden gelen bütün sorumluluğu üstlenmeye hazırız. Ama siz buna inanıyor musunuz? Siz çatışmaların bitmesini istiyor musunuz?” açıklamasında bulundu.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Gençlik Meclisi tarafından Diyarbakır’da düzenlenen 1’inci Olağan Kongresi’nde konuştu.
Konuşmasına Kürtçe başlayan Bakırhan, Kürdistan Bölgesi’nde 12 askerin hayatını kaybetmesi dahil olmak üzere gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bakırhan’ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
“Çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Gençlik mücadelesi, örgütlü gençlik mücadelesi gerçekten de bu önemli süreçte hakkımızı hukukumuzu savunmamız, dilimize ve kültürümüze sahip çıkmamız için bize nefes olacaktır.
Bugün Türkiye ve Kürdistan’ın dört yanından buraya gelen gençlerimiz çok iyi bilsinler ki onlar var oldukça halkımızı iliğine kadar ezen, yoksullaştıran, işsizleştiren, göçerten, yok sayan bu sömürü düzeni kaybetmeye mahkumdur. Siz gençler var olduğunuz müddetçe, Kürtler onurlu bir şekilde Kürt olduklarını söylemeye devam edeceklerdir.
“40 yıldır bu ülkede savaş ve çatışmalar devam ediyor”
Savaş ve çatışmalar bu ülkeye bir şey kazandırmadı. 40 yıldır bu ülkede savaş ve çatışmalar devam ediyor. Bu 40 yıl içerisinde bu ülkenin Kürt, Türk, Arap bütün renkleri fark etmeksizin gençler yaşamlarını yitiriyor. Dün yine çatışmalarda gencecik insanlar yaşamlarını yitirdi.
Bir de çıkıp yaşamını yitiren gençlere üzüldüklerini söylüyorlar. Vatan diyorlar, Sakarya diyorlar, millet diyorlar ama kendi çocukları ne Zap’ta ne de başka bir yerde bu çatışmaların içerisinde değil. Yaşamını yitirenler yoksulların çocuklarıdır; evinde sobası yanmayanların, kombisini açmayanların çocuklarıdır.
“DEM Parti olarak elimizden gelen bütün sorumluluğu üstlenmeye hazırız”
Samimiyseniz buyurun gelin bu sorunu birlikte çözelim. Biz DEM Parti olarak Kürt meselesinin demokratik yollarla çözülmesi için elimizden gelen bütün sorumluluğu üstlenmeye hazırız. Ama siz buna inanıyor musunuz? Siz çatışmaların bitmesini istiyor musunuz?
Siz gençlerimizin yaşamını yitirmemesini istiyor musunuz? Buna çok emin değiliz. Her yaşamını yitiren gençten sonra demokratik mücadeleye, demokratik siyasete, Kürtlere, partimize dönük ırkçı, saldırgan ve gerçekten kabul edilemez hakaretler yapanlara sesleniyoruz.
500 yıl önce bir kitabın başlığında aynen şöyle yazıyordu: “Tatlı gelir yaşamayana savaş”. Ümit Özdağ’a tatlı gelir bu savaş, çünkü çocuğu savaşın ve çatışmanın içinde değil. Irkçı, milliyetçi, faşist çevrelere bu savaş tatlı gelir, çünkü onların canı yanmıyor, yoksulların canı yanıyor.
Buyurun hodri meydan! Bugün Diyarbakır’dan Türkiye halklarına, Türkiye’deki iktidara, devlet aklına sesleniyoruz: Bir daha bir genç yaşamını yitirmesin var mısınız? Varsanız buyurun Kürtler hazırdır. Varsanız buyurun İmralı’ya, Sayın Öcalan’a.
2015 yılında Türk ve Kürt gençleri yaşamını yitirmesin diye, Kürtler eşit yurttaş olsun diye, bu topraklarda kardeşçe birlikte yaşayalım diye bir irade ortaya çıktı. Hadi buyurun tekrar sizi diyaloga, müzakereye, Kürt sorununun demokratik çözümüne davet ediyoruz. Bu konuda DEM Parti olarak üzerimize düşeni sizlere ve değerli halkımıza layık şekilde yerine getireceğiz.
“Bu meselenin diyalogla çözülmesini sağlayabiliriz”
Onun için siz değerli genç arkadaşlarıma aynı zamanda çağrımızdır; lütfen sadece Kürdistan’da değil Trakya, Karadeniz, Ege, İç Anadolu ve Akdeniz’de de Türk gençlerine, Kürt olmayan gençlere, bu meseleyi bilmeyenlere ya da bu mesele konusunda ırkçı faşizan duygulardan etkilenerek karşı noktada duranlara da ulaşın.
Siz örgütlenin ki Türkiye halkları kimin savaş kimin barış istediğini bilsin. Siz örgütlenin ve güçlü hale gelin ki kim savaştan kim barıştan yanadır bütün dünya duysun. Ben inanıyorum ki Gençlik Meclisimizin 1. Kongresinden sonra genç yoldaşlarımız gece gündüz demeden, Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni demeden Türkiye toplumunun tamamına ulaşmak için elinden gelen bütün çabayı ortaya koyacaktır. Bizler yoksullara “bu savaş bizim savaşımız değil” dedirtebilirsek, “bu savaşta emekçilerin, yoksulların çocukları yaşamını yitiriyor, birileri rant elde ediyor, bu savaş düzeninden besleniyor” dedirtebilirsek hiç kimse timsah gözyaşı dökemez. Bu meselenin bir an önce diyalog ve müzakereyle çözülmesini sağlayabiliriz.