6 Şubat Maraş depremlerinin üzerinden 1,5 ayı aşkın bir süre geçti. 50 binden fazla can kaybına neden olan depremlerde yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı 300 bine yakın bina kullanılamaz hale geldi.
Depremin yol açtığı yıkımın maliyetinin yaklaşık 100 milyar doları geçtiği ifade edildi. Diğer bir deyişle büyük çapta bir afet olması nedeniyle her ülkenin kolay kolay altından kalkamayacağı bir deprem yaşandı.
Resmi verilere göre depremin hemen sonrasında 90 ülkeden Türkiye'ye gelen çoğunluğu arama-kurtarma ve sağlık ekiplerinden oluşan 11 bin 320 personel çalışmalara destek verdi.
Yabancı ekiplerin büyük çoğunluğu ülkelerine dönerken, faaliyetlerini sürdürenler de var.
On binlerce depremzedeye yardım ulaştırıldı. Kürdistan Bölgesi'nden gelen Barzani Yardım Vakfı (BCF) da bunlardan biri. BCF, uluslararası düzeyde deprem bölgesine ilk ulaşan ekiplerin arasında yer aldı.
Yüzlerce arama-kurtarma, doktor, araç ve iaşe ekibiyle faaliyette bulunan vakıf, şimdiye kadar ayrım yapmaksızın on binlerce depremzedeye yardım ulaştırdı.
Hedef oldular, logolu kolileri değiştirildi
Vakıf, sosyal medyada görünür olmaları sebebiyle kimi zaman milliyetçi siyasilerin hedefi bile oldu.
Vakıf aracılığıyla Kürdistan Bölgesi'nden deprem bölgelerine gönderilen yardım malzemelerinin Şırnak'ın Silopi ilçesinde üzerinde vakfın logolarının bulunduğu kolilerden çıkarılarak başka kolilere aktarıldığı bile iddia edildi.
Tüm yaşananlara rağmen gönüllüler dahil yüzlerce personelin görev yaptığı vakıf, faaliyetlerini aksatmadan 45 gündür depremzedelere yardım ulaştırmaya devam ediyor.
BCF sadece Türkiye'de değil, depremin etkilediği Rojava Kürdistanı ve Suriye'deki bölgelere de yüzden fazla yardım tırı göndererek faaliyetlerini sürdürüyor.
Barzani Yardım Vakfı (BCF) Başkanı Musa Ahmed, faaliyetleriyle ilgili Independent Türkçe'ye konuştu.
Röportajda "İlk gün deprem bölgesine nasıl bu kadar erken ulaşabildiniz?" sorusuna verdiği cevabında Musa Ahmed;
"Öncelikle depremde hayatını kaybedene Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim. Bu denli bir afeti Allah kimseye göstermesin. Barzani Yardım Vakfı ve Kürdistan Bölgesi olarak deprem bölgesine ulaşan ilk kurum olduk. Başbakan Mesrur Barzani bize bu görevi verdi. Sağlık ve İçişleri Bakanlığı ile vakıf olarak arama-kurtarma, sağlık personeli ve araçlardan oluşan büyük bir ekiple daha ilk gün halka hizmet için bölgede faaliyetlere başladık. İlk çalışmamız öncelikle arama-kurtarma ve sağlık alanında oldu. " cevabını verdi.
"Başkan Barzani daha ilk saatlerde hazırlık için talimat verdi"
Açıklamasının devamında BCF Başkanı Ahmed şunları kaydetti; "Vakıf olarak Diyarbakır, Maraş, Urfa, Adıyaman, Antep ve ilçeleri dahil neredeyse tüm deprem bölgesinde faaliyet yürütüyoruz. Türkiye hükümeti de faaliyetimizde yardımcı oldu. Ancak önemli bir konu var ki Başkan Mesud Barzani depremin daha ilk saatlerinde bizi haberdar ederek, depremzedelere hizmet etmek için hazırlık yapma talimatını verdi. Çünkü üzerimizde hakları var. Erbil, Duhok, Süleymaniye ve Kerkük'e nasıl hizmet ediyorsak, aynı şekilde buradaki halka hizmet için geldik. Günlük ihtiyaçlara göre çalışmalarımızı yürütmeye gayret ediyoruz ve elimizden geleni yaptığımıza inanıyorum."
İlk gün deprem bölgesine nasıl bu kadar erken ulaşabildiniz? Sorusuna yönelik ise Ahmed şu cevabı verdi:
Öncelikle depremde hayatını kaybedene Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim. Bu denli bir afeti Allah kimseye göstermesin. Barzani Yardım Vakfı ve Irak Kürdistan Bölgesi olarak deprem bölgesine ulaşan ilk kurum olduk. Başbakan Mesrur Barzani bize bu görevi verdi. Sağlık ve İçişleri Bakanlığı ile vakıf olarak arama-kurtarma, sağlık personeli ve araçlardan oluşan büyük bir ekiple daha ilk gün halka hizmet için bölgede faaliyetlere başladık. İlk çalışmamız öncelikle arama-kurtarma ve sağlık alanında oldu.
"Neredeyse tüm bölgeye hizmet götürdük"
BCF Başkanı Açıklamasına şöyle devam ediyor: "Öncelikle faaliyetlerimizi üç ayrı bölüme ayırarak çalışmaya başladık. Birincisi arama-kurtarma. İkincisi sıcak yemek yani iaşenin ulaştırılması ve üçüncü de sağlık hizmetiydi. Bunların yanında başta kadın ve çocuklar olmak üzere depremzedelere özel hijyen paketleri, battaniye ve elbise gibi insani yaşam malzemelerinin dağıtımını yaptık. Neredeyse tüm bölgeye gittik diyebilirim. AFAD ve Kızılay'la koordineli bir şekilde ilçe ve köylere kadar gidiyoruz. Urfa'da yaşanan selde de vakıf olarak ihtiyaçları karşılamaya yönelik gayretlerimiz oldu."
"25 bin kişilik çadır kent inşa ediyoruz"
Çadır kentler kuracağınız bilgisi de basına yansıdı. Bu yöndeki çalmalarınız ne durumda?
Adıyaman'da bir çadır kent kurduk. 5 farklı bölgede toplamda 25 bin kişinin barınabileceği, içinde yemekhane, revir, tuvalet, banyo ve sosyal alanların da olduğu yani gerekli bütün ihtiyaçların olduğu çadır kent inşa etme çalışmalarımız devam ediyor. Sadece Türkiye'de değil, depremden etkilenen Suriye'deki bölgelerde de faaliyetimiz var. Mesela Afrin'in ilçe ve köyleri tek tek dolaşıyor ve yardımlar ulaştırıyoruz. Şu ana kadar 85 köye ulaştık, kalan köylere gitmek için de çalışmalar sürüyor.
"Bu yardımdan öte bizim için görev ve sorumluluktur"
Ne kadar süre daha bölgede kalmayı planlıyorsunuz? Sorusuna Ahmet şu karşılığı veriyor: "Hem Başkan Mesud Barzani hem de Başbakan Mesrur Barzani buna değindiler. İhtiyaç olduğu sürece hizmetimiz devam edecek. Gerçekten büyük bir felaket yaşandı ve insanlar evlerini, işlerini, her şeyini kaybetti. Dolayısıyla burada bizlere ihtiyaç olduğu ana kadar faaliyetimiz de sürecek."
"Bu Başkan Barzani'nin talimatıdır"
Bölge halkının kendilerine yaklaşımına yönelik konuşan Musa Ahmet; "Başından itibaren iyi bir ilgi ve alaka olduğunu söyleyebilirim. Barzani ismi çok büyük ve değerli bir isim. Kürtlerin yoğunlukta olduğu bölgeler bir yana, Kürt olmayanlardan bile ilgi gördük. Zaten amacımız da insani bir mesajdı ve hepimizin buna ihtiyacı var. Elimizi uzatıp birbirimize yardımcı olma günüdür. Birlik ve beraberliği simgeleyen ortak bir dile, ortak bir mesaja ihtiyaç var. Elimizden gelen gayreti göstereceğiz ki bu Başkan Barzani'nin de talimatıdır. Tek amacımız hizmettir. Eminim Kürdistan halkının yaptığı yardımlar da taktir ediliyor ki bu bizim için yardımdan öte bir görev ve sorumluluktur." şeklinde değerlendirdi.
"Olabilecek tüm aksaklık ve problemler için hazırlıklıyız"
Yaptıkları çalışmalarda engellemelerle ilgili konuşan BCF Yetkilisi Ahmed; "Dediğim gibi büyük bir felaket yaşandı. Böyle felaketler yaşandığında ister istemez bazen problemler olabiliyor. 11 il felakete maruz kaldı, 13 milyon 500 binden fazla insan etkilendi. Birçok kurum işlevsiz kaldı. Hangi büyük devlet benzer felaketle karşılaşsa kontrolü zor sağlayabilir. Problemler yaşandı ama biz Barzani Yardım Vakfı olarak bir misyon üstlenmişiz ve olabilecek problemler için tecrübe sahibiyiz. Olabilecek tüm aksaklık ve problemler için hazırlıklıyız." ifadelerini kullandı.
"Seferberlik ruhuyla her yerden yardımlar toplandı"
Dolayısıyla bizim için önemli olan ihtiyacı olanlara hizmet götürmektir ve bu amacı gerçekleştirdiğimize inanıyorum. Bu amacı gerçekleştirmek için Kürdistan Bölgesi'ndeki tüm halkımız, insanlarımız bizimle birlikte elinden gelen gayreti gösterdi. Bir seferberlik ruhuyla her yerde yardımlar toplandı. Hepsinin bize çok destekleri oldu. Binlerce insan ekiplerimizle beraber hizmet etmek için bizimle gelmeyi talep etti. Bu konuda halkımıza minnettarız.
"Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere ofisler açmak istiyoruz"
Umut ediyoruz. Vakıf 2005'te kuruldu ve şimdiye kadar birçok ülkede faaliyet yürüttü. Sudan, Bangladeş, Yemen, Suriye ve Lübnan başta olmak üzere birçok ülkede bulunduk. Hatta Türkiye'de bu bizim ilk faaliyetimiz değil, 2011 Van depreminde geniş çaplı hizmetlerimiz oldu. Dolayısıyla Türkiye'de ofislerimizin olmasını arzuluyoruz ve vakıf olarak çalışmalarımız devam ediyor. Başta İstanbul, Ankara ve bölge illeri olmak üzere buna Suriye'de dahil ofisler açmak istiyoruz. Çünkü birbirimize ihtiyacımız var. Barzani Vakfı sadece felaketler için değil, maddi ve manevi her alanda insani çalışmalarla ilgili projelerimiz var. Bu projeleri insanların hizmetine sunmayı arzuluyoruz.
"Mümkün olduğunca herkese dokunmaya çalıştık"
Deprem bölgesinde şu ana kadar ne gibi hizmetleriniz oldu, kısaca anlatabilir misiniz?
Musa Ahmed şöyle açıklıyor:
"Evet, şimdiye kadar vakıf olarak 100'den fazla yardım tırımız Türkiye'ye ulaştı. Mesela 169 bin sıcak yemek dağıtımı yapıldı. Şunu belirtmek isterim ki vakfın dağıttığı yemek çok daha farklıdır. Mükemmel ve hijyenik ortamda hazırlanır ve dağıtımı yapılır. Sıcak ve hazır yemek dağıtımının yanı sıra battaniye, yorgan, yastık ve eşyalardan oluşan 49 bin 647 seti ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. 30 binden fazla gıda kolisi, tüketmeye hazır yiyeceklerden oluşan 21 bin paket, 11 bin 850 tıbbi yardım, 9 bin 159 soba, kıyafetlerden oluşan 7 bin 60 paket, 4 bin 285 çadır, 500 bin TL nakit yardımı ile su, kömür, yapı teçhizat malzemesi ve bebek sütü dahil binlerce koli insani yaşam malzemesi dağıtımında bulunduk. Bizim dışımızda Kürdistan Bölgesi'ndeki belediye ve özel şirketlere ait yüzlerce iş makinası deprem bölgesinde arama-kurtarma faaliyetlerine katıldı. Bunların yanında halkımızın kendi arasında topladığı ve AFAD, Kızılay ve valilikler yoluyla gönderdiği çok sayıda yardım malzemesi de var. Mümkün olduğunca herkese dokunmaya çalıştık."
"Halkımıza hizmet etmek her zaman hayalimizdi"
Son olarak neler söylemek istersiniz? Sorusunu şu açıklamayla noktalıyor:
"Yaşanan felaket için tekrar üzgün olduğumuzu ifade etmek isterim. Öte yandan bize verilen görevi layıkıyla yaptığımız ve halkımızın hizmetinde olduğumuz için başımız dik ve gururluyuz. Halkımıza hizmet etmek her zaman hayal ettiğimiz bir şeydi. Elimizden gelen gayreti gösterdiğimize inanıyorum ve bunu devam ettireceğiz. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. Bunun birlik, beraberlik ve kardeşliğin daha da artmasına vesile olmasını diliyorum. Ayrıca çalışmalarımızda destek veren, yardımlarını esirgemeyen herkes teşekkür ediyoruz."