Diyarbakırlı Ramazan Hoca cinayetinde yeni ayrıntılar ortaya çıktı
Diyarbakırlı Ramazan Hoca olarak tanınan Ramazan Pişkin cinayetinde yeni detaylar ortaya çıktı.
Diyarbakırlı "Ramazan Hoca" lakabıyla tanınan Ramazan Pişkin dün İstanbul Fatih'te bıçaklanarak öldürüldü. Kan donduran saldırıda hayatını kaybeden Ramazan Pişkin'in cenazesi Adli Tıp Kurumundan alınarak Diyarbakır'a gönderildi.
Diyarbakır'da "Ramazan Hoca" lakabıyla bilinen, kentteki vatandaşlara İslam'ı anlatan Pişkin, bir süre önce geldiği İstanbul'un Fatih ilçesi Kocamustafapaşa Caddesi'nde işletmeye başladığı çay ocağında kimliği henüz belirlenemeyen bir kişinin bıçaklı saldırısına uğradı.
Katil zanlısı her yerde aranıyor
Pişkin ağır yaralanırken, saldırgan olay yerinden kaçtı. İhbar üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık görevlilerince hastaneye kaldırılan Pişkin, müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Pişkin'in cenazesi, yakınları tarafından Adli Tıp Kurumundan alınarak Diyarbakır'a gönderildi. Polisin, şüphelinin yakalanması için başlattığı çalışma sürüyor.
Katil zanlısı 1 buçuk saat yürümüş
Öte yandan kan donduran cinayete ilişkin yeni detaylar da ortaya çıktı. Buna göre izlenen güvenlik kamerası ve MOBESE kayıtlarına göre katil zanlısının Zeytinburnu'ndan Fatih'e tam 1 buçuk saat yürüdüğü ve ardından Razaman Hoca'yı vahşice öldürdüğü belirlendi. Ramazan Hoca tahta bir seccadenin üstünde namaz kılarken öldürüldü.
Tehdit edlimiş
Ayrıca Fatih'te bıçaklanarak katledilen 'Ramazan Hoca'nın iki hafta önce tarikatlarla ilgili söylediği sözlerden sonra çay ocağına gelen bazı kişiler tarafından tehdit edildiği öğrenildi.
Ramazan Pişkin'in iki hafta önce paylaştığı görüntüde, tarikatlarla ilgili söylediği sözlerden dolayı iş yerine gelen bazı kişiler tarafından rahatsız edildiğini dile getirdiği ortaya çıktı.
Sosyal medyada, Diyarbakırlı Ramazan Hoca olarak paylaşımlar yapan Pişkin'in 2 hafta önce yayınladığı görüntü ortaya çıktı. Pişkin, görüntülerde tarikatlarla ilgili söylediği sözler nedeniyle rahatsız edildiğini belirterek, şunları anlatıyor:
- Benim üzerimde yoğun bir kampanya var maalesef. İsmi önemli değil. Kendini bilmez, edepten, terbiyeden, ahlaktan yoksun insanlarla benim hiçbir ilişkim olamaz. Ne dünyada ne ahirette. Ben tüm tarikatlar sapıktır dememişim. Bidat ve hurafeler var. Maalesef rant kapılarına dönmüş. Mutlak manada hepsi değil. Genel anlamda sıkıntıdırlar. Uyutma politikası var. Bunu sürekli söylüyoruz. Topyekun hepsi sapıktır demiyorum. Tek tük bazı iyi hoca ve şeyhlerimiz var. Ama genel olarak tarikatlarda bidat ve hurafeler doludur.
"Gelip bizi rahatsız ediyorlar"
- Tasavvuf ve tarikat bir yorumdur. Sizi bağlar. İslam'ın, Kur'an'ın bir parçası değildir. Mezhep gibi bir yorumdur sizi bağlar. Biz topyekun alıp topyekun da atmıyoruz. Kimseye bir küfür ve hakaretimiz de olmamıştır. Kimseden bir korkumuz da yoktur. Güzel bir dille söylüyoruz. Ben bu yola yüce Allah'la geldim. Hiç kimseden korkum yok. Maalesef benim dükkanıma kendini bilmez bazı insanlar geliyor. Cahiller Allah onları hidayet etsin.
- Geliyorlar burada ortalığı karıştırıyorlar. Biz de diyoruz; arkadaşlar bu konuyu kapatalım, ya sükunetle oturalım veya lütfen dağılalım. Ortalığı karıştırıcı, provokatif eylemler yapmayalım. Geliyorlar maalesef burada bizi rahatsız ediyorlar. Yapmış olduğun yanlışların hesabını nasıl vereceksin kıyamet gününde. İki elim yakanıza yapışacak.