'Kürtlerin özerklik için stratejik kartı DSG'nin elinde'
Rojava’da bulunan petrol kuyuları, Kürtlerin Suriye’de otonomiye kavuşmaları için stratejik bir kart olarak Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) elinde bulunuyor.
Suriye’nin batısında bulunan Deyrizor kentindeki petrol kuyularında çalışan Kamışlo’lu petrol mühendisi Ekrem Hasan, Beşar Esad döneminde Deyrizor’daki petrol kuyularından elde edilen kazancın Esad dışında kimseye fayda sağlamadığını belirterek o dönemi şu sözlerle özetliyor:
“Deyrizor’daki petrol kuyuları bir zamanlar uluslararası şirketlerinin odak noktasıydı. Petrol kuyularından elde edilen gelirler, Suriye hükümetinin hazinesine akıyordu ancak bu gelirden hiçbir Suriye vatandaşı faydalanmıyordu”
Deyrizor’da bulunan petrol kuyuları şu anda DSG ve müttefiki ABD askerinin kontrolünde.
Suriye hükümetinin kontrolündeyken bölgedeki petrol kuyularından elde edilen gelirin Esad yönetiminin hesaplarına aktığı belirtiliyor.
CNBC’ye konuşan Ekrem Hasan, “Suriye halkı söz konusu petrol gelirlerinden bir kazanç görmüyordu. Oradan elde edilen gelir doğruda rejimin cebine iniyordu” dedi.
İşin ilginç tarafı da Deyrizor’da çalışan üst düzey yetkililerin çoğu Beşar Esad’ın doğduğu ve en fazla hâkimiyetinin bulunduğu kent Lazkiyeli olmalarıydı.
"Arap petrolü Arapların"
Deyrizor’da çalıştığı dönemde Esad’ın hemşerileri kendisiyle dalga geçtiğini ‘Arap petrolü Arapların’ dediklerini ifade eden Hasan, bunun gerçekte de doğru olacağını hiç düşünmediğini söyledi.
Yıllar sonra Suriye’de ayaklanma ve akabinde yaşanan iç savaşla birlikte ülkedeki coğrafi konumlar savaş sahneleri olmaya başladı. Bölgedeki petrol kuyuları yaklaşık 3 yıl boyunca IŞİD’in mali kaynağını temin ediyordu. Amerikan kanalının hazırladığı rapor haber göre, IŞİD günlük 30 ila 40 bin varil petrol çıkartıyor 2 ile 3 milyon dolar gelir elde ederek oradan kazandıklarını hazinesine ekliyordu.
Suriye’de 8 yıl önce başlayan ve şu ana kadar devam eden iç savaştan dolayı ülke ekonomisini çökmüş durumda. Büyük ekonomiye sahip küresel ve bölgesel ülkeler, Suriye ekonomisinin bir kez daha kalkınmasına müsaade etmeyeceği gibi görünüyor.
ABD istihbaratı CİA’in Factbook raporuna göre, geçtiğimiz 8 yılda Suriye’nin yerli üretimi yüzde 70 azaldı, işsizlik oranı yüzde 50’i geçti. Ülkenin yıllık bütçesi 2010’da yaklaşık 16 milyar dolarken 2017 yılında 1.16 milyar dolara geriledi.
Bölgedeki petrol kuyuları şu an DSG’nin kontrolünde ve geliri Rojava özerk yönetimi tarafından yönetiliyor. Türkiye’nin 9 Ekimde başlattığı operasyondan önce, Suriye topraklarının yüzde 30’u DSG’nin kontrolündeydi.
2015 yılında kurulan Demokratik Suriye Güçleri, 2017 yılında Suriye’nin batısında IŞİD’in kontrolünde bulunan petrol kuyularının kontrolünü sağladı. Oradan elde edilen gelirin bir bölümü özerk yönetimin savaş ve hizmet giderlerini diğer bölümleri de Rojava’daki memur maaşlarını karşılıyor.
Suriye'nin hakimiyetindeki petrol kuyuları
Suriye’de ekonomi uzmanı Kerem Şaar, CNBC’ye yaptığı açıklamada, “Uluslararası standartlara göre değerlendirme yapacak olursak Suriye’nin petrol üretimi az ancak ülkedeki ekonomik durumu göz önünde bulundurursak az olması kadar büyük öneme sahip” dedi.
Suriye’deki kriz başlamadan önce ülkenin batısında çıkarılan günlük ham petrol 375 bin varil iken şuan günlük 10 bin varile geriledi.
Halep asıllı olan Kerem Şaar’ın açıklamalarına göre, Esad’ın kontrolündeki bölgelerde günlük 60 varil petrole ihtiyaç duyuluyor. Söz konusu ihtiyacın yüzde 95’i İran tarafından temin ediliyordu.
Son dönemlerde ABD tarafından İran’a karşı uygulanan yaptırımlardan dolayı, Tahran yönetimi müttefiki olan Suriye’ye yeterince petrol sağlayamadığı görülüyor.
Suriyeli araştırmacılar, Suriye yönetiminin elinde bulunan bütçe ile ülkenin kalkınmasının mümkün olmayacağını savunuyor. Özellikle petrol yataklarındaki günlük üretim kapasitesinin artırılması kuyuların onarımdan geçmesi gerektiğini bu sürecin ise uzun yıllar alabileceğini söylüyor.
Suriye’deki iç savaş petrol üretiminin altyapısını çökertti. Ülkedeki tarafların elinde yeterli sermaye olmamasından dolayı sektörü bir türlü ayağa kaldırılamadı. İç savaştan dolayı ülkede birçok yönetim bölgesi bulunuyor bunları her biri kendi içinde bağımsız bir ekonomisi var. Bu durumda hazır hale getirilmiş petrolün Suriye içindeki sevkiyatı önünde büyük engel teşkil ediyor.
İtalya’da bir siyaset ve araştırama merkezinde Ortadoğu uzmanı olarak çalışan Yucino Dakirma CNBC’ye verdiği mülakata, “Suriye rejimi elinde petrol olsun ya da olmasın hiçbir zaman ülkenin gelişmesi için yerli kaynakları kullanamıyor. Ancak devlet kurumlarını ayakta tutanlar için petrol gelirlerinden faydalanabilir. Bu durumda tabi ki rejim güçleriyle savaşan tarafların kendisine sırt çevirmemesi için para vermek zorunda” dedi.
DSG ile ABD ilişkileri gölgesinde Rojava!
ABD’nin bölgedeki varlığı hem Suriye yönetiminin hem de Rusya’nın hareket alanlarını büyük oranda kısıtlıyor. Beyaz Saray daha önce iki kez ABD askerlerinin DSG’nin kontrolünde bulunan bölgelerden çekileceği yönünde karar verdi ancak daha sonra askerlerin bölgede kalacaklarını duyurmuştu.
ABD’nin Rojava’dan çekileceği yönünde verdiği kararlar hem Rojava yönetimi hem de Avrupa ülkeleri nezdinde güvensizliğe yol açtı. ABD yönetiminin Ekim ayında çekileceğini açıklamasının ardından DSG Washington yönetiminden Esad ya da Ruslarla anlaşmaya varıncaya kadar bir süre istedi.
Brookings Araştırma enstitüsünde çalışan Michael O'Hanlon göre, ABD sadece ekonomik anlamda Esad üzerinde hâkimiyeti söz konusu.
Petrol uzlaşmak için DSG’nin elindeki önemli kartlardan bir tanesi, dolaysıyla ileride petrol dağıtımı üzerinde yapılacak her hangi bir anlaşma karşılığında, Rojava yönetimi rejimden otonomi talep edebilir.