Ergun Babahan: Ali Babacan desteklenmeli... Cesaretle öne çıkana cesaret verilmeli!
Ali Babacan’dan devrimci bir karakter, radikal bir siyasetçi beklentiniz varsa kesinlikle sizin ideal adayınız değil. Ancak Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun en büyük sorumlusunun Recep Tayyip Erdoğan ve pençesi altına aldığı AKP olduğunu ve bu ikisinden de bir an önce kurtulunması gerektiğine inanıyorsanız Babacan Hareketi dikkate almanız gereken bir siyasi girişim.
Ali Babacan’dan devrimci bir karakter, radikal bir siyasetçi beklentiniz varsa kesinlikle sizin ideal adayınız değil. Ancak Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun en büyük sorumlusunun Recep Tayyip Erdoğan ve pençesi altına aldığı AKP olduğunu ve bu ikisinden de bir an önce kurtulunması gerektiğine inanıyorsanız Babacan Hareketi dikkate almanız gereken bir siyasi girişim.
Babacan sadece Erdoğan dönemini kapatacak bir isim değil, Türkiye’yi içine girmiş bulunduğu kapanmışlıktan da çıkaracak bir isim. Türkiye’nin başta Avrupa ve Batı olmak üzere dünya ile barışması ve makule dönmesi lazım; buna inanan muhafazakar, seküler Alevi, Kürt, Türk herkesin bir araya gelmesi lazım. Öncelik, bu dönem parantezini kapatmak ve parlamenter sistemi güçlendirilmiş ve gerçekten işler biçimde geri getirmek ise bu hareket ciddiye alınmalı derim.
Babacan’ın söylediği ve altı çizilmesi gereken unsurlar şunlar: Güçler ayrılığı, güven ve saygı uyandıran bağımsız bir yargı, güçlü bir ekonomi, tek adam rejiminden parlamenter sisteme dönüş, Avrupa Birliği ideallerini yeniden kucaklama.
Kabul etmemiz gereken gerçeklik Türkiye’nin şu anda gerçeküstü bir kabus dönemi yaşamakta olduğudur. Bu karabasanın bitmesi için insana ve hakkına saygı duyan herkesin bir araya gelmesi gerekiyor. Türkiye siyaset sisteminin yapısı bu bir araya gelmeyi zorlaştırıyor maalesef. En başta da Kürt meselesi…
Gerçeği görmek gerekir, seküler kesimin umut bağladığı CHP, devletin bir uzantısı konumunda ve Ankara’nın karanlık mahfilleri tarafından başarıyla yönlendiriliyor. CHP’nin kritik kadrolarında Özel Harp Dairesi’nin parmak izini görmeniz mümkün. Milletvekillerinin konuşacağı konular ve nasıl konuşacağı bu merkezler tarafından belirleniyor.
CHP’nin gerçek sivil bir partiye dönüşmesi imkansıza yakın bir gerçeklik. CHP, kurucu devlet partisi kimliğiyle iktidar kim olursa olsun, devletin kırmızı çizgileri içinde yedek lastik veya payanda kimliğini sürdürecek. Bu tabloda AKP’nin gidip CHP’nin işbaşına gelmesi Türkiye’nin temel sorunlarını çözmeyecek sadece sistemden nemalanan insanların ismini değiştirecektir.
Elbette CHP tabanı, partiyle aynı değildir. Özellikle İstanbul seçimi parti tabanının Kürtler dahil herkesle demokratik ilkeler bazında bir araya gelecek olgunlukta olduğunu gösterdi ve HDP’nin desteğini sadece İstanbul örgütü değil, bu taban da sağladı.
Ancak siyasetin bugünkü yapısı CHP’yi değiştirip dönüştürmeye fırsat vermiyor. Ali Babacan’ın ekonomik sorunun çözümünün bir anlamda Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesinde yattığını söylemesi bu gerçekliğin açık bir tespiti.
Türkiye’nin içinde bulunduğu durum bir karamsarlık vesilesi olduğu kadar bir umut fırsatı aynı zamanda. Siyaseti, hukuku, ekonomisi, ahlakı, kurum ve kuralları çökmüş ülkenin yeni baştan ve sağlam temeller üzerine kurulmasına imkan verecek bir fırsat var önümüzde.
Habertürk’te Fatih Altaylı’nın konuğu olan Ali Babacan bu fırsatı iyi değerlendirebilecek bir siyasetçi olduğunu gösterdi açıkçası. Net ve sistematik konuştu, ben demedi hep biz dedi ve partiye, kurumlara ve kurallara verdiği önemi gösterdi.
Yukarıda da vurguladığım gibi, içinde bulunan karanlık dönemden çıkışın en temel noktası demokrasi, hukuk devleti, güçler ayrılığı, yolsuzluklarla mücadele ve yıkılmış kurumların yeniden inşası olmalıdır. Türkiye’nin yüzünü yeniden Batı’ya dönmesi ancak bunu yaparken Doğu ile bağını koparmaması esastır.
Kendi içinde huzur bulamamış bir toplumun Suriye toplumuna huzur ve refah getirme iddiası çocukları bile güldürecek ham bir hayaldir. Ülkeyi felakete sürükleyecek ham bir hayaldir.
Bugün ülkemizde insanlar yoksullukla başa çıkamayıp siyanür içerek topluca intihar yolunu seçiyor, Kürt halkının iradesi yok sayılıp aşağılanıyor, insanlar kaçırılıp ülkenin başkentinde işkenceye maruz bırakılıyor, ne dil ne bilim öğrenebilen gençler dünyadan kopup umutsuzluğa kapılıyor…
Bu gerçeği görüp Erdoğan’a karşı duran insanlara sahip çıkıp desteklememiz gereken bir dönem bu. Kurallar ve ilkeler üzerinde uzlaşarak elbette. Ali Babacan böyle bir hareketin öncüsü olabileceği ışığı verdi bu gece: Kendisini öne çıkarmadan, kurallar üzerinde durarak. Cesaretle öne çıkana cesaret verelim derim...
Yazıyı kaynağından buradan okuyabilirsiniz