İmamoğlu’ndan Erdoğan’a gönderme: Senin de koltuğun sallanıyor
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Sevinç İnönü’nün kendisi için verdiği davette, Beştepe’deki ‘kırık sandalye’ olayına göndermede bulundu.
Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya bugünkü yazısında İmamoğlu’nun “Sandalyesi sallanıyor’ dediler, senin de koltuğun sallanıyor” ifadesini kullandığını aktardı.
O yazının tamamı şöyle:
Anımsayalım... Erdoğan, “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” demişti...
Partisini, örgütünü bu sözlerle ayakta tutmaya çalıştı. Önce 31 Mart’ta, sonra 23 Haziran’da İstanbul’u kaybetti...
Bu ağır seçim yenilgisinden sonra Türkiye’nin siyasi atmosferi başka bir havaya büründü...
AKP’den kopuşlar başladı. Davutoğlu, ihracı beklemeden partisinden istifa etti. Babacan-Gül ekibiyle birlikte, AKP içinden iki yeni parti yakında siyasi hayata “merhaba” demeye hazırlanıyor.
Erdoğan, Türkiye’deki siyaseti ne Bahçeli’nin ne de Akşener’in yönlendirmesini istiyor artık. Son bir aydır yaşananlar “siyaseti kendisinin şekillendirmek istediğini” ortaya koyuyor.
Erdoğan, İYİ Parti kanadından Millet İttifakı’nı zayıflatmak, HDP’nin bu ittifaka olan desteğini en aza indirgemek istiyor. Erdoğan’ın söylemleri, stratejileri buna endekslenmiş durumda. Yaşananlar da...
İşte Erdoğan bu süreçte farklı bir adım attı: Büyükşehir belediye başkanlarını Saray’da topladı. O buluşmada yaşanan “kırık sandalye” olayı Türkiye’nin gündemine oturdu. Ve herkes kendisine yönelik mesajı almış görünüyor...
Evet... Hemen söze girelim... Önceki gece İstanbul Kandilli’de önemli bir buluşma yaşandı. Ev sahibi, Türk siyasetinin saygın ve renkli ismi Erdal İnönü’nün eşi Sevinç İnönü’ydü. Yemek, Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanması onuruna, İnönü ailesinin Kandilli’deki yeni evinde veriliyordu.
İmamoğlu ve eşi Dilek İmamoğlu, İnönü ailesiyle birlikte ev sahibi konumundaydı... Konukları birlikte karşıladılar...
Yemek, Sevinç İnönü’nün konuklara hitaben konuşmasıyla başladı. Sevinç Hanım, İmamoğlu’nun İstanbul’daki seçim gezisi sırasında iki kez kendisini ziyaret ettiğini anımsatarak “İstanbul’u kazandığında onuruna bir akşam yemeği vereceğim...” sözünü verdiğini aktardı.
Bir tarafında Ekrem İmamoğlu ve eşi Dilek İmamoğlu, diğer tarafında Yunanistan’ın eski başbakanlarından ve eşi Erdal İnönü’nün yakın dostlarından Yorgo Papandreu’yu oturtan Sevinç İnönü, yemek öncesi sandalyeleri kontrol ettiklerini söyledi. “Biz de artık balkon konuşmaları yapalım” diyerek İstanbul’daki seçim zaferinin taçlandırılması mesajını verdi. Bu sözler gece boyunca “kırık sandalye” esprisinin havalarda uçuşacağının göstergesiydi.
Gecede kimler yoktu ki...CHP Genel Başkan Yardımcıları Faik Öztrak, Oğuz Kaan Salıcı, yabancı diplomatlar, CHP milletvekilleri ve bazı belediye başkanları davetliler arasındaydı...
Sevinç İnönü’nün ardından sözü Ekrem İmamoğlu aldı. İmamoğlu, “demokrasi, hukuk ve vicdan” kelimeleriyle mesajını veriyordu. “Demokrasiyi, hukuku ve vicdanı yanından ayırmayan yönetimler olmalı” diyen İmamoğlu’nun, Saray’a yönelik, “Sandalyesi sallanıyor dediler, senin de koltuğun sallanıyor” cümlesi büyük alkış alıyordu. Gecede en uzun konuşmayı Papandreu yaptı. İmamoğlu’na “zeytinyağı” hediye eden Papandreu, konuklara özenle seçtiği kelimelerle sesleniyordu:
“Türk-Yunan dostluğuna büyük katkısı olan İnönü ailesinin ve sosyal demokrasinin hem Türkiye’de hem Avrupa’da gelişiminde belirleyici rolü olan dostum Erdal İnönü’nün değerli eşi Sevinç Hanım’ın davetlisi olarak aranızda bulunmaktan onur duyuyorum. Bu davetin dostum Ekrem İmamoğlu’nun başkan seçilmesi vesilesiyle düzenlenmiş olması da benim için çok anlamlı. Zira Ekrem Başkan, iki yıl önce Beylikdüzü Belediye Başkanlığı sırasında bana uluslararası sosyal demokrasiye ve barışa yaptığım katkılar nedeniyle bir vefa ödülü vermiş, ben de şahsen gelip bu onurlu ödülü elinden almıştım. Şimdi İstanbul Belediye Başkanlığı’na seçilmiş olmasından, bir sosyal demokrat olarak mutluluk duyuyorum. Bizler hepimiz bu gece demokratlar, sosyal demokratlar, insan hakları savunucuları olarak, uğrunda mücadele ettiğimiz evrensel değerlerin, hakların, demokrasi ve hukukun üstünlüğü fikirlerinin, küremizin sürdürülebilir korunabilirliğinin güçlendirilmesi ve demokrasi karşıtı eğilimler karşısında küresel dayanışmanın pekiştirilmesi bakımından Ekrem İmamoğlu’nun seçiminden umutlandık ve güç aldık. Kendisine başarılar diliyorum. Önemli işlere imza atacağına eminim. Keza, burada bir araya gelen bizler Türkler ve Yunanlar olarak aramızdaki Kıbrıs gibi bazı büyük sorunlar hâlâ sürse de, barış ve dostluk içinde geçmişten çok daha yakın ve dayanışma içinde hissediyoruz. Bunda dostlarım Erdal İnönü ve İsmail Cem ile başlattığımız yakınlaşmayı daima minnetle anıyorum.”
Sevinç İnönü, Ekrem İmamoğlu ve Papandreu’nun konuşmalarının ardından İmamoğlu ailesi, Sevinç İnönü’yle birlikte masaları gezdi. Ahmet Türk’ün masasına gelindiğinde birbiri ardına “mesajlar” veriliyordu. Geceye katılan konukların en fazla alkışladığı isim Ahmet Türk’tü... Türk, Celal Doğan’la birlikte aynı masadaydı. İmamoğlu, bu masaya, Diyarbakır’daki ziyareti anımsatarak, “Ahmet Türk’ü bir kez daha kucaklamak istiyorum” diyerek geldi. İçişleri Bakanlığı’nca Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden alınan Ahmet Türk ise İnönü ailesiyle, Sevinç Hanım’la bir anda geçmişe, 1990’lı yıllara gittiğini belirterek şunları söylüyordu:
“Demokratik bir ortamda yeni bir dönemin kapısının açılmasını umut ediyorum...”
Bu sözler üzerine İmamoğlu’nun yorumu, “Her lafla atışılır, bu lafla atışılmaz” oluyordu. Devamında, “Türkiye’yi bir avuç insanın iradesi yönetemez. İstanbul’da bunu gösterdik. Kazandık, bunu değiştirdik. Türkiye’yi yöneten bir avuç insanın iradesini de değiştirebiliriz” sözleri yine konukların alkışlarıyla kesiliyordu.
Sanatçılar Müjdat Gezen ve Sunay Akın’ın olduğu masa gecenin en renklisiydi. Sunay Akın’ın, Türkiye Cumhuriyeti’nin simge ismi İsmet İnönü’yle ilgili anlatımı son dönemde yolsuzluklarla boğuşan Türkiye’ye bir mesajdı. Akın, şöyle anlatıyordu:
“Gazi, bir gün Başbakan İsmet İnönü’yü canı çok sıkkın görmüş. Bakmış Paşa’nın suratından düşen bin parça. Kurtuluş Savaşı’nı birlikte yaptıkları en umutsuz günlerde bile canını bu kadar sıkkın görmediği arkadaşına, dayanamayıp sormuş:
‘Paşa Hazretleri, nedir canını bu kadar sıkan olay?’
Paşa, Gazi’nin suratına bir süre bakmış, sonra düşünceli düşünceli anlatmış:
‘Türk Hava Kurumu toplantısından geliyorum. Hesaplarda kırk para (bir kuruş) açık var. Çok üzüldüm. Başkanı sıkıştırdım, bu bir kuruşu nereye verdiklerini bulamadılar. Çok canım sıkıldı.’ ”
Gecede Celal Doğan’ın Antep’ten getirdiği baklava yenildi, konukların ağzı tatlandı. Sevinç İnönü’nün ev sahipliğinde İmamoğlu onuruna verilen yemeğin hem Ankara’da hem İstanbul’da yankısı olacaktır. Erdoğan ne demişti: “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder...” Söylem artık, “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” sloganına mı gidiyor? Kısacası 14 Eylül yemeği, hem iktidar hem muhalefet cephesinde konuşulacaktır.