VOA Türkçe’ye konuşan ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, Başkan Biden’ın bu konunun yarattığı çıkmazı aşarak artık iki ülkenin önemli konulara odaklanmak istediği görüşünde. MHP lideri Devlet Bahçeli dahil olmak üzere bazı siyasi aktörlerden gelen misilleme çağrılarını da değerlendiren Jeffrey, Türkiye’nin misillemede bulunması halinde bunun kendisine de zarar vereceği imasında bulundu.
Başkan Joe Biden, 1915 olaylarının yıldönümü olan 24 Nisan’da yaptığı yazılı açıklamayla, Ermeni tehcirini “soykırım” olarak tanıyan ilk Amerikan başkanı oldu.
ABD’nin siyasi tarihinde yalnızca 1981 yılında eski Başkan Ronald Reagan bu ifadeyi kullanmıştı. Eski başkanların çoğu seçim kampanyaları döneminde 1915 olaylarını soykırım olarak tanıma vaadinde bulunsa da bu vaatleri gerçekleştirmedi.
Peki ne değişti de, ABD Başkanı Biden önceki başkanlardan ayrılarak 1915 olaylarını soykırım olarak niteledi?
VOA Türkçe’ye verdiği söyleşide, Biden’ın da seçim kampanyası sırasında bu yönde bir vaadi olduğunu ve bunu gerçekleştirmesi gerektiğini hissettiğini belirten ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, Başkan Biden’ın bu konunun ilişkilerde yarattığı çıkmazı aşıp önemli konulara odaklanmak istediği görüşünde.
Merkezi Washington’da bulunan Wilson Center’ın Ortadoğu Programı Başkanı olan James Jeffrey, Ermeni soykırımı iddialarının Türk-Amerikan ilişkilerinde tekrar tekrar tartışılmasının herkesi yorduğunu, Biden yönetiminin bu konunun artık ayak bağı olmasını istemediğini belirtti.
Başkan Biden’ın açıklamasındaki ifadelerin dikkatli bir şekilde seçildiğini de vurgulayan James Jeffrey, açıklamanın Türkiye’yi suçlama amacı taşımadığına dikkat çekti.
İlişkilerin mevcut seyri kararda etkili oldu mu?
Başkan Biden’ın bu kararı almasında, son yıllarda Rusya’dan S-400 alımı, Suriye konusundaki fikir ayrılıkları gibi pek çok konuda sorunun yaşandığı bir ilişki seyri etkili oldu mu?
Emekli Büyükelçi James Jeffrey, ABD’nin Türkiye’nin öneminin farkında olduğunun ve 1915 olaylarına ilişkin Biden’ın açıklamasının ardından ABD hükümetinden bu konu özelinde adımların devamının gelmediğinin altını çizdi.
Jeffrey, “Ben bu kararı Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin durumu bağlamında değerlendirmiyorum. Bence Biden yönetimi hem Türkiye’nin Taleban ve Afgan hükümetini biraraya getirme çabasında önemli rol oynadığı Afganistan sorunu hem de Ukrayna krizinde Türkiye’nin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördü. Bu sadece Biden’ın başkanlık sıfatıyla yaptığı bir açıklama. Devamında ABD hükümetinin atmış olduğu bir adım yok. Bir kere burada suçlanan Türkiye değil, Osmanlı İmparatorluğu. Osmanlı İmparatorluğu da artık yok” değerlendirmesinde bulundu.
“Kendinizi cezalandırmadan ABD’yi cezalandırmak gerçekten zordur”
Başkan Biden’ın açıklamasının ardından konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD’ye “NATO’da iki önemli müttefik olarak nasıl oluyor da NATO’yla uzaktan yakından alakası olmayan Ermeni lobisine Türkiye’yi değişiyorsunuz?” demiş; ancak Haziran ayında Biden’la yapılması planlanan görüşmede “yeni bir dönemin kapılarının aralanabileceği” umudunu da dile getirmişti.
Türkiye’den bu yönde bir karşılık gelmesi olasığını değerlendiren ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, “Bu Türk hükümetinin ve Erdoğan’ın vereceği bir karar. Türk yetkililerle zaman zaman çalışmış birisi olarak ben şu soruyu sormak zorundayım: Olası bir misillemeyle ne amaçlanabilir? Diğer ülkeleri caydırmak mı? Bunu kabul etmemiş olan kim kaldı? Sanırım sadece İngiltere. Olası bir misilleme diğer ülkeleri caydırmayacaktır. O zaman tırnak içinde ‘ABD’yi cezalandırmanın’ anlamı ne? Biz büyük bir ülkeyiz. Doğrusunu söylemek gerekirse, kendinizi cezalandırmadan bizi cezalandırmak gerçekten zordur.” diye konuştu.
“Türkiye statükocu bir ülke”
ABD Başkanı Biden’ın 1915 olaylarını soykırım olarak tanıması ilişkilerin halihazırda çok sorunlu olduğu bir dönemde Türkiye’yi Rusya’ya daha da yaklaştırabilir mi?
Türkiye’nin bir statüko ülkesi olduğunu vurgulayan James Jeffrey, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği üzerinden yakın ilişkilerinin bulunduğunu; Türkiye’nin yüzünün Moskova’ya değil batıya dönük olduğunu söylüyor.
Bölgede coğrafi olarak bir toprak iddiası olmayan Türkiye’nin kuzeyde Rusya güneyde de Suriye ve İran tehdidiyle karşı karşıya olduğunu ve bu alanlarda ABD ve Türkiye’nin işbirliği yapabileceğinin de altını çiziyor.