James Jeffrey: 'DSG ile iş birliği tek yol. Sahada olan olanlar'
ABD’nin eski Suriye özel temsilcisi James Jeffrey, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kapatılması talebiyle iddianame hazırlamasıyla ilgili olarak "Bir müttefik, ortak, NATO müttefiki ve OECD üyesinin siyasi bir partiye yönelik eyleme geçmesi endişe verici. Amerika ve Avrupalı ortaklarımızın çoğu durumu endişe ile karşıladı. Çünkü parti kapatmak genelde iyiye yorulmaz. HDP sanırım 2015’te yüzde 13 oy kazandı. Bunu kapatmak, nüfusun bir kesimini kapatmaktır bu yüzden iyi bir fikir değil. Tabii ki Türkiye’nin iç meselesi ama demokrasinize zarar verecek herhangi bir adım tabii ki müttefiklerinizi ve ortaklarınızı endişelendirir" dedi.
Jeffrey, CNN Türk Dış Haberler Muhabiri Hilken Doğaç Boran’a konuştu.
Jeffrey HDP’nin kapatılmasından Suriye’deki iç savaşa, Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrası ABD’nin tutumuna, ABD ile Rusya arasındaki katil tartışmasına dek yaşanan sürece dair soruları cevapladı.
Söyleşiden öne çıkanlar şöyle:
Biden Hükümetinin HDP Açıklaması
HDP’ye kapatma davası açıldı. Biden hükümeti “Davayı endişe ile takip ediyoruz” diye bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Şunu da hatırlatmak isterim ki iddianameyi görmeden yayınladılar açıklamayı.
Öncelikle yakın bir müttefik, ortak, NATO müttefiki ve OECD üyesinin siyasi bir partiye yönelik eyleme geçmesi endişe verici. Amerika ve Avrupalı ortaklarımızın çoğu durumu endişe ile karşıladı. Çünkü parti kapatmak genelde iyiye yorulmaz. HDP sanırım 2015’te 100'de onüç oy kazandı. Bunu kapatmak, nüfusun bir kesimini kapatmaktır bu yüzden iyi bir fikir değil. Tabii ki Türkiye’nin iç meselesi ama demokrasinize zarar verecek herhangi bir adım tabii ki müttefiklerinizi ve ortaklarınızı endişelendirir.
Türkiye ve Amerika arasındaki anlaşmazlıkların birçoğu Suriye İç Savaşı’na dayanıyor. Bu savaşta Esad ve destekçileri insan haklarını ihlal etti, kimyasal silah kullandı. ABD bu ihlallere rağmen müdahale etmedi. Biden hükümeti ile bu durum değişir mi? Bir de Suriye’de başlayan bu insanlık krizinin temelinde ABD’nin Suriye İç Savaşı’na baştan müdahale etmemesi var diyebilir miyiz?
Şunu söyleyebiliriz. Amerika, Türkiye ve belli Arap ülkeleri savaşın başında yeterince iş birliği yapmadı. Hepimiz Suriye’de değişim ve Esad’ın gitmesini istiyorduk. Hepimizin çıkarları aslında aynı hizada. Kendi nüfusunu tehdit etmeyen, komşularını tehdit etmeyen bir Suriye istiyoruz. İş birliği yapmayı beceremedik. Bunu geliştirmeye çalışıyoruz. Biden hükümetinin Suriye üzerine yoğunlaştığını düşünmüyorum. Öyle bir durum olursa da Türkiye ile iş birliği yapmak zorunda, başka çaresi yok.
ABD Suriye Demokratik Güçleri’ni destekliyor, ama Türkiye YPG yüzünden onları "terör örgütü" olarak kabul ediyor. Türkiye YPG ile PKK’nin aynı olduğunu savunuyor. 2 sorum var. Biden hükümeti DSG’ye desteği sürdürür mü? PKK ve YPG aynı örgüt mü?
Çok yakın bağlantıları var. Kıdemli Amerikan istihbarat ve savunma bakanlığı yetkilileri bunu defalarca dile getirdi, ben de söyledim. ABD’nin onlarla çalışmasının iki sebebi var: O bölgede IŞİD'e karşı savaşı yürütüyorlar, bu konuda da çok iyi bir ortaklar. Zamanında Türkiye ile de bu mücadelede iş birliği yaptık. Ayrıca ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda kalması için olmazsa olmaz bir unsur. Türkiye’yi tehdit etmek için yapmıyoruz bunu. Esad’a, Rusya’ya ve İran’a toprak bırakmamak ve IŞİD'le mücadeleye sürdürmek için yapıyoruz. Ben hep Türk arkadaşlarıma şu soruyu soruyorum. Biz Amerikalılar olarak Türkiye’nin İdlib’de olmasından çok memnunuz, ama orada olabilmek için BM tarafından terör örgütü kabul edilen Heyet Tahrir El-Şam’la anlaşmak zorundasınız. Onları desteklediğinizi vesaire düşünmüyoruz. Orada bulunmak için iş birliği yapmak zorunda olduğunuzu biliyoruz. Aynı şey ABD ve DSG için de geçerli. Biraz farklı tabii. Onlara hafif silahlar verdik, ağır silah vermedik. IŞİD ve Esad’a karşı birlikte çalışıyoruz. Durum benzer yine de. Türk arkadaşlarıma sorum şu: Suriye’de ABD askerlerinin kalmasını istiyor musunuz? Eğer istiyorsanız DSG ile iş birliği bunun tek yolu. Sahada olan olanlar. İlk geldiğimizde de onlar vardı.
Türkiye-ABD İlişkileri
Peki Türkiye-ABD ilişkileri Biden döneminde nasıl olur? Bildiğinizi gibi S-400’ler ve F-35 programı konusunda anlaşmazlıklar var. Yaptırımlar var. Bunlar kaldırılır mı? Kaldırılması için iki ülkenin neler yapması gerek?
Türkiye ve ABD sadece müttefik değil. İki ülke de Ortadoğu, Avrasya, Karadeniz ve Kafkaslar’daki güvenlik statükosunu korumak istiyor. Türkiye’nin de güvenlik statükosunun da ABD’nin de düşmanları İran, Rusya ve İslami radikalizmdir. Türkiye’yle bu konularda oldukça yakın iş birliği yapıyoruz. Buna rağmen farklılıklarımız var. S-400’ler ve DSG mesela. Yine de ortaklarımızla ve müttefiklerimizle bu sorunları aşmaya uğraşıyoruz çünkü genel ilişkimiz ve uluslararası güvenlik sorunlarına yaklaşımımız aynı olmasa da çok benzer. O yüzden Erdoğan ve Biden hükümetinin büyük bir iş birliği potansiyeli olduğuna inanıyorum.
Türkiye ve Amerika halkının, hükümetlerimizin ve NATO ittifakımızın uzun vadeli çıkarları oldukça örtüşüyor. Orta doğu, Kafkaslar, Karadeniz ve Avrupa’da istikrarı sürdürmek istiyoruz. Türkiye’nin Afganistan’daki, NATO’nun İran karşıtı füze programındaki ve İdlib’de ABD’nin de desteklediği pozisyonu bunun kanıtı. Bu ortaklıkları geliştirmeli, sorunlarımız aşmalı ve iş birliğini ve iletişimi sürdürmeliyiz. Uzun vade için oldukça umutluyum, şu anda biraz çalkantılı bir dönemdeyiz.
Erdoğan ve Biden demişken iki lider henüz görüşmedi. İttifaklardan ve ilişkileri geliştirmekten bahsederken bu durum biraz umut kırıcı oluyor. Trump dönemiyle bariz bir fark var. İki liderin henüz görüşmemesini nasıl yorumluyorsunuz?
Suudi, İsrailli, Mısırlı ve Hint meslektaşlarım da aynı dertten mustarip. Bu Biden hükümetinin bir özelliği. Kiminle görüştüklerine çok dikkat ediyorlar. Eğer anlaşmazlıkları olan bir ülkeyse görüşmeme eğilimi var. Herkes bundan şikayetçi. Netanyahu da görüşene kadar şikayet ediyordu mesela. Bence Türkiye özel bir durum söz konusu değil. Bence kötü bir fikir bu. İlk hafta herkes aranmalıydı. Türkiye’ye özel bir durum yok. Benim “yanlış” olarak nitelendirdiğim bu diplomatik muamele birçok ülke için geçerli.
Suudi Arabistan da bahsettiniz. Biden Hükümeti veliaht prens Bin Salman’a yaptırım uygulamadığı için eleştiri yağmuruna tutuldu. Bu karar birçok kesim tarafından ABD’nin sırf çıkar için insan hakları ihlali yapan birini görmezden geldiği şeklinde yorumlandı. Sizin yorumunuz nedir?
Amerikan hükümetleri Suudi Arabistan, Israil, Hindistan ya da Türkiye gibi önemli ülkelere yönelik yaptırımları ve diğer diplomatik hamleleri ulusal çıkarları çerçevesinde hazırlar. Bu normal ve desteklenmeli. Biden hükümetinin Kaşıkçı cinayetinde parmağı olan birçok kişiye yaptırım uygulamasını ve aynı zamanda Suudi Arabistan’la ilişkileri bozmamasını takdir ediyorum. Türkiye’nin de çok iyi bildiği gibi Suudi Arabistan çok önemli bir ülke.
Biden-Putin Gerilimi
Son sorum Başkan Vladimir Putin ve Başkan Biden hakkında. Bildiğiniz gibi Biden verdiği bir röportajda Putin’in “katil” olduğunu kabul etti. Bu sözler iki ülke arasında gerilime yol açtı. Kremlin de “en iyisini umuyoruz, en kötüsüne hazırlanıyoruz” diye bir açıklama yaptı. Sizce bu yeni bir Soğuk Savaş’ın başlangıcı mıdır? Biden’ın sözlerini ve Putin’in “Biden’a sağlık dilerim” sözlerini nasıl yorumluyorsunuz?
Gülüyorum çünkü Başkan Putin birine uzun ömürler dilediğinde aklıma eski KGB ajanı günleri geliyor ve “o kişinin sağlığından endişe etmek gerek” diye düşünüyorum. Rusya çok önemli. Şu anda Avrupa ve Orta Doğu’da Türkiye, Amerika ve NATO’nun güvenlik çıkarlarını tehdit ediyor. Türkiye Libya, İdlib ve Dağlık Karabağ’da Rusya’ya çok iyi karşılık veriyor. Öte yandan uzun vadede Koronavirüs, İklim ve Çin gibi sorunları çözmek için Rusya’ya ihtiyacımız olacak. Bu yüzden hükümete Rusya ile bağlantıları koparma-ma çağrısı yapıyorum. Tıpkı Türkiye’nin yaptığı gibi. Büyük çaplı ya da ve dolaylı askeri çatışmalara rağmen bunu beceriyorsunuz. Biz de aynı şeyi yapabilmeliyiz. Ankara ve Washington Rusya konusunda çok iyi iş birliği yapabilir.