Kalın: PKK, PYD'den ayrıdır diye bize gelmeyin; ikna edemezsiniz

Kalın, “İsveç devlet televizyonu Salih Müslim'le mülakat yayınladı. Türkiye, İsveç'i rehin almak istiyor gibi açıklamalar yaptı. Bunu protesto ettik ve karşı tarafa da bildirdik. PKK, PYD'den ayrıdır diye bize bir yalanla gelmeyin diyoruz” ifadelerini kullandı.

Kalın: PKK, PYD'den ayrıdır diye bize gelmeyin; ikna edemezsiniz

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Habertürk TV'de Kübra Par'ın Açık ve Net programında gazeteciler Aslı Aydıntaşbaş ve Gürkan Zengin ile birlikte başta dış politika olmak üzere gündemdeki soruları yanıtladı.

Kalın, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelikleri, olası Rojava ve Suriye operasyonu, Suudi Arabistan ile ilişkilere yönelik değerlendirmelerde bulundu.

“Vicdanen yeterli bulmayabilirsiniz”

Kaşıkçı cinayeti sonrası Suudi Arabistan ile geliştirilen ilişkilere değinen Kalın, "Suudi Arabistan'la Kaşıkçı cinayetine kadar çok ciddi sorunlarımız yoktu. Bir iki yerde görüş ayrılıklarımız vardı. Kaşıkçı cinayeti büyük bir travma yarattı. Ülkemizde bu şekilde yapılmış olması. Türkiye o dönemde üzerine düşeni fazlası ile yaptığını düşünüyorum. Duyurulması ve dünyada gündem olması. Neticede mahkemenin verdiği karara hukuken saygı duymak zorundayız. Siyaseten ve vicdanen yeterli bulmayabilirsiniz" ifadelerini kullandı.

“PKK, PYD, YPG’ye karşı açık ve net tavır almalarını istiyoruz”

Kalın Türkiye, NATO, İsveç ve Finlandiya zirvesi yapılacağını bildirerek iki ülkenin “YPG’ye karşı tavır almalarını” beklediklerini söyledi.

Kalın’ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:

“Biz İsveç ve Finlandiyalı muhataplarımızla iki toplantı yaptık. Ankara ve Brüksel'de. Dün Cumhurbaşkanımızın NATO Genel Sekreteri ile yaptığı telefon görüşmesiyle binaen biz Sedat Önal Bey'le yarın Brüksel'e gidiyoruz. Bize göre müzakere ettiğimiz konuları bir noktaya getirdik. Buradan geri adım atmamız mümkün değil. Oradan Madrid'e geçeceğiz. Salı günü NATO Genel Sekreteri'nin ricası üzerine Cumhurbaşkanımızın katılımı üzerine Türkiye, NATO, İsveç ve Finlandiya zirvesi yapılacak. NATO zirvesinden öncesinde önümüzdeki Salı günü bu zirve olacak.

Bu zirveye katılmak pozisyonumuzdan geri adım atacağımız anlamına gelmiyor. Bir müzakere yürütüyoruz.

Büyük oranda mutabakat sağladık, anlaşamadığımız birkaç konu var. Yarın onunla mutabık kalırsak, Madrid'e öyle gideceğiz. Doğrudan PKK, PYD, YPG gibi yapılara karşı açık ve net tavır almalarını istiyoruz İsveç ve Finlandiya'nın. Bu Suriye'deki PYD ile YPG ile ilişkiyi de kapsıyor.”

"PKK, PYD'den ayrıdır diye bize bir yalanla gelmeyin diyoruz "

Müzakereleri yürüttüğümüz 25 Mayıs günü, İsveç devlet televizyonu Salih Müslim'le mülakat yayınladı. Türkiye, İsveç'i rehin almak istiyor, İsveç bizi satmayacak gibi açıklamalar yaptı. Ben onlara bunun ne manaya geldiğini biliyor musunuz dedim. PKK'yi terör örgütü olarak gördüğünü söylüyorlar. Bunu protesto ettik ve karşı tarafa da bildirdik.

PKK, PYD'den ayrıdır diye bize bir yalanla gelmeyin diyoruz. Bir paradigma değişikliğine gitmelerini istiyoruz. Kalkacak adam Stockholm'da gösteriler yapacak, terörü romantize edecek, biz buna nasıl evet diyebiliriz ki. Kalkacak adam Türkiye aleyhine her tür propaganda yapacak, para toplayacak, eleman devşirecek, PKK demeyecek başka bir şey diyecek.

"Bu konuda bizi ikna edemezsiniz”

Biz NATO'daki diğer müttefiklerimizle bu konuda anlaşamadığımız için sürekli gündeme getiriyoruz. Aslında İsveç ve Finlandiya ile gündeme gelmesi daha büyük tartışma olsun istiyoruz. Biz NATO'nun dilinden memnun değiliz, PYD, YPG'nin PKK olduğunu hepiniz biliyorsunuz, inkar etmeyin dedik. ABD'nin resmi yazışmalarında PKK'nin PYD'nin uzantısı olduğunu herkes biliyor. Bizim aklımıza hakaret etmeyin. Bu konuda bizi ikna edemezsiniz diyoruz.

“YPG’ye destek vermekle Suriye’ye barış gelir mi”

Somali'den Libya'ya, Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Karadeniz, Balkanlar, Avrupa'nın enerji güvenliğine kadar bütün bu alanlarda Türkiye'yi dışarıda gören, yok sayanların doğru politika izlemesi mümkün değil. Bunu bir kibir, gurur meselesi olarak söylemiyorum. Nesnel bir gerçeklik olarak. Küresel siyaseti belirleyen 10 konunun en az 8'inde Türkiyesiz yol alma imkanınız yok. Buralarda Türkiye'yi yok saymak stratejik bir körlüktür. Türkiye'yi dikkate almayalım dediğinizde kendiniz stratejik kayba uğrarsınız. Biden yönetimi belli konularda bir dağınıklık görüntüsü veriyor. Sadece Türkiye meselesinde değil. Afganistan'dan nasıl çıktıklarını gördük. Rusya meselesinde öyle. Suriye'de ABD'nin izlediği PYD, YPG, PKK'ye destek vermekle Suriye'ye barış istikrar mı geldi?

Tabii ki NATO müttefiki iki ülke olarak ulusal çıkarlarımız temelinde devam etmek arzusundayız. İyi yürüyen konular var. Ticari meseleler, F-16 konular var. Anlaşamadığımız FETÖ, S-400, PYD meselesi gibi meseleler var. Türkiye karşı zaman zaman siyasi blokaj, adı konulmamış ambargoları da biliyoruz. Suriye'de bize dönük açık yakın tehdit var. Sınırımızı korumak zorundayız. DEAŞ'ı bertaraf ettik, sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Bu bizim kontrol altımızda olan bölgeleri güvence altına almak zorundayız. En az 6-7 milyon Suriyeli bizim sağladığımız güvence ile orada duruyor.

İdlib'de sıkışmış Suriyeliler var. 200-300 bin insan konserve gibi dip dibe yaşıyor. Türk askeri İdlib'de güvenliği sağlamasa bu insanların gideceği yer yok, bu yeni bir göç dalgası demek. Şuan ABD, Rusya da PYD ve YPG'yi kullanmak için elinden gelen her şeyi yapıyorlar. Onlar da sıkıştığı zaman ABD ve Rusya ile iş tutuyor. Fırat'ın batısını Rusya, doğusunu ABD'ye bıraktılar. Şimdi bunu Cumhurbaşkanımız sayın Putin'e de söylüyor. Biz Ruslar'la Telrıfat ve Münbiç için 'Buradan PYD YPG'yi çıkaracaksınız' dedik.

“Bize tehdit olduğunda gereği yapılır”

Biz kuzey Suriye'ye geçtiğimiz 3-4 yıl içerisinde üç tane büyük askeri operasyon yaptık. Bize bir tehdit söz konusu olduğunda değerlendirme yapılır ve gereği yapılır. Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünü ihlal edecek hiçbir angajmanın içerisinde olmadık.

"İstihbarat birimlerimiz Suriye ile görüşebilir siyasi temas yok"

Suriye ile şu anda siyasi düzeyde bir temas yok. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi istihbarat birimlerimizin dönem dönem temasları oluyor. Ulusal çıkarlarımızın açısından istihbarat birimlerimiz görüşür. Ama bunun ötesinde bir siyasi görüşme yok. Bu insanları ikna edip, rejimle anlaşma yapıp oraya götürmek kolay bir şey değil. Bu insanlar savaştan kaçtılar, büyük acılar yaşadılar. Bizim çabamız orada güvenli bölgeler oluşturarak, bu insanların hayatını idame ettirebilecekleri ortamları oluşturmak. Afrin, İdlib, Tel Abyad, Resulayn'da.

Kendi imkanlarımızla oralarda evler yapmaya çalışıyoruz. Nihai olarak bu insanların dönmeleri gerektiğini hepimiz biliyoruz. Ama bunun insani drama yol açmadan yapmak istemiyoruz. Bazen öyle anlatılıyor ki, özel olarak getirildi, vatandaşlık verilecek, seçimde oy verecekler, yapmayın Allah aşkına!

“Değerli yalnızlık çok yanlış anlaşıldı”

Değerli yalnızlık ifadesi o dönem çok yanlış anlaşıldı. Belki benim hatam; daha farklı, net ifade etmeliydim. Değerli kısmı değerli, yalnızlık ismi tek başınalığı ifade eden bir şeydi. Onu Türkiye yalnızlaştı diye çekenler oldu. Türkiye hiçbir zaman yalnız olmadı. Türkiye'nin Afrika, Uzakdoğu, latin Amerika'da Türkiye'nin politikaları, duruşu her zaman takdir topladı.”