KCK Yürütme Konseyi üyesinden bağımsızlık karşıtı açıklamalar!
Kürdistan'ın güneyindeki bağımsızlık referandumunun gerek Kürdistan'da gerekse bölge ve belli başlı dünya ülkelerinde gündemdeki yerini koruyorken ve bağımsızlığın Kürdistan'ın en önemli gündem maddesi olduğu bir süreçte KCK'den yine bağımsızlık karşıtı anlaşılması zor açıklamalar gelmeye devam ediyor.
KCK yürütme konseyi üyesi aracılığıyla devletin ne kadar kötü bir şey olduğunu, dünya üzerinde bağımsız devlet olgusunun var olmadığını, olamayacağını büyük ülkelerden örnekler vererek açıklamaya çalışırken, siyaset, siyaset bilimi ve reel hayatla hiç bir bağı kurulamayacak açıklamalar öne sürmeyi ihmal etmiyor. Diğer yandan, insanoğlunun başına gelmiş felaketlerden biri de bağımsızlıkmış! gibi açıklamalar yaparken, Kürtlerin onyıllardır yaşadıkları esaretten kurtulmalarını sağlayacak somut, elle tutulur, uygulanabilir ve sürdürülebilir bir alternatif ortaya koymamaları, ister istemez KCK'nin neye ya da kime hizmet ettiği sorularını akla getiriyor. Aslında, bir halkı bağımsızlaştırmak üzere yola çıkmış bir örgütün, en az sömürge devletleri kadar o halkın bağımsızlığına karşı açıklamalar yapabiliyor olması soru işaretlerinin çok ötesinde ciddi değerlendirmeleri hak ediyor.
KCK Yürütme Konseyi üyesi Kasım Engin imzasıyla ANF'de yer alan açıklamanın bazı bölümleri şöyle:
"Devlet tek kelimeyle ifade edilecek olursa insan eliyle oluşturulmuş dünyanın en kirli yapısıdır. Devlet inşa edilmiştir. Amacı ise zapt u rapt altına aldıkları insanları, toplulukları, halkları sömürmedir. Emeklerini çalmadır. İradesizleştirmedir. Kırmadır. Kişiliksizleştirmedir. Dolayısıyla zoraki zapt ettikleri insanları sonuna kadar kendi bendeleri haline getirmedir.
Ne var ki, devletin gerçekliği böyle olmasına rağmen halen devletler kutsana bilinmekte, devletlerin neme nem bağımsız olduklarında ise dem vurula bilinmektedir. Halbuki böyle kirlilik ve kan üzerine kurulu olan yapılar, doğaları gereği bağımsız olamazlar. Bir kere kan akıtmanın ve kan emmenin bağımlılarıdırlar. Kan akıtmadan kan emmeden yaşayamazlar.
Konumuza dönersek Hangi Devlet Bağımsızdır?
Bugün dünyamızda en etkili devletlerin başında ABD, Çin, Rusya gibi devletler gelir. Yine Almanya, Japonya, Fransa’yı da bu kategoriye koymak yanlış olmayacaktır.
ABD’nin ne kadar etkili ve güçlü olduğunu bizler BM tartışmalarında görüyoruz. En son NATO görüşmeleri, G-8, G-20 zirvelerinde nasıl sınırlandırılabileceğini hep birlikte gördük. Dahası ABD Ortadoğu’da Süper bir güç olarak geçiniyor. Ancak bu Süper gücün ne halde olduğunu ise dünyanın tümü görüyor. Süper güç günlük olarak o gücün bu güce yalvarır konumdadır. Hatta tek tek çete örgütleriyle ilişkilenerek, onların ellerinde bulunan birkaç çeteyi kendi yanlarına çekmek için inanılmaz ölçüde uğraş sarf ediyorlar. Yine kimi aşireti yanına çekmek için de neler yaptıklarını da görüyoruz. Dahası Cenevre görüşmeleri, Astana görüşmelerinde nasıl sıkıştıkları, çetelere nasıl muhtaç oldukları derken Süper Gücün hiçte bağımsız olmadığını hep birlikte görüyoruz.
Rusya çok mu farklı? Güya Suriye devletini ayakta tutmak için uğraşan Rusya tüm çetelerin muhatabı olmak zorunda kaldığı gibi Astana’da ayaklarına kadar gidebiliyor. Dahası uçaklarını düşüren, onca hakaret eden Erdoğan ile gerginliği gidermek için- amacı ne olursa olsun- neler yaptığını ve halen de yaptıklarını da birlikte görüyoruz.
Ya Almanya, Fransa çok mu farklı? Erdoğan gibi bir diktatörün önünde dize kadar çökmeleri büyük bağımsız devlet olma anlayışıyla hiç uyuşuyor mu? Onca hakaret, onca küfür ve onca suça rağmen Erdoğan’ı dindirmeye çalışmaları bu ne kadar bağımsız devlet olma gerçeğiyle birebir bağı vardır. Ya ABD’nin Sera Gaz salımı antlaşmasını fes etmesi karşısında, Merkel gibi güya çelikten ve demirden Lady'in ne hale geldiğini de hep birlikte görmedik mi!
Özcesi, devletlerin bağımsız oldukları büyük bir yalandır. Devlet doğası gereği bağımlıdır. O kadar suç işlemiş olan bir yapı başkalarına dayanmadan ayakta kalabilir mi? Hele hele hiç bağımsız olabilir mi?"
Bugün Kürdistan’da birileri devlet kurmanın Kürtler için çok hayırlı olacağını belirtiyor. Devlet kendisi hayırsız bir yapıdır. Devletin kendisi bir baskı aracıdır. Ezme aracıdır.
Örneğin bugün Kürdistan’da son derece baskıcı, zorbacı, zulmeden, sadece kendi düşünceleri pratikleştirmek isteyen yapılar, örgütler yok mu? Vardır. Öyle ki, örneğin Güney Kürdistan’ın Behdinan mıntıkasında Barzani ailesine biat etmeyen gazeteciler tutuklanıyor, işkence görüyor hatta katlediliyor. Yine Barzanileri hafiften eleştiren akademisyenler linç ediliyorlar. Farklı düşünenlere Behdinan’da çalışma izni verilmediği gibi çalışma izni olanlar askeri zorla çıkartılıyor. Yine kuzeyde güneye gelipte HDP’ye yakın duranlar atılıyor. Derken hiçbir kişiye ayrı düşünme ve ayrı örgütlenme imkanı sunulmuyor. Şimdi böyle bir yerde bu duruma yol açanlar söz gelimi bir devlet kurarlarsa yapacakları ilk iş acaba ne olur diye sorulabilir. Bugün onca keyfiyete, vurmaya, kırmaya imza atanlar yarın hukuka bindirilmiş olan bu ezme girişiminin mekanizmasını ellerine geçirirlerse acaba Kürdistan ne hale gelir? Bugünde Behdinan muhalifler için büyük bir zindana dönmüşken acaba yarın devlet gücünü de eline alanlar acaba ne yaparlar? Bu durumu öğrenmek isteyenler Goran hareketine yine birçok farklı düşünce televizyon kuruluşuna kendileri sorabilirler.
Özcesi, böyle bir yapı devlet erkini, gücünü eline geçirme imkanını yakalarlarsa bugün nasıl ki Erdoğan-Bahçeli ikilisi Kürtler başta olmak üzere Türkiye muhalefeti ve muhaliflerini ezerek biat ettirmeyi hedefliyorsa, aynısını Behdinan hükümdarları da yapacaklardır. Bu bağlamda zor erki üzerine kurulu olan devlet yapısı bu birilerin eline geçerse gerisini siz düşünün.
Peki, böyle olan kişilerin kuracakları devlet ne kadar bağımsız olabilir? Kendileri bağımlı olan, Erdoğan'sız yaşayamayanlar, onunla yatıp kalkanlar, onun dediklerini yapanların devletleri ne kadar bağımsız olabilir? Yine ulusal birliğe gelmeyip de, ona karşı çıkanlar sömürgeci devletlerin dediklerine göre yürüyenler gerçekten ne kadar bağımsız olabilir?"