"Türkiye, Kürtleri kardeş savaşına itiyor"
Kürdistan’da Kürtler arası kardeş kavgasını akla getiren tehlikeli bir senaryo gelişiyor. Türkiye sınırdan güneye doğru sarktıkça PKK de içlere kayıyor. KDP’nin bu iki gelişme karşısında Gare’ye askeri sevkiyat yapması gerilimi yeni bir aşamaya taşıdı.
Kasım 3, 2020 - 10:18
Güncellenmiş: Kasım 3, 2020 - 13:23
Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesi’nde Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) kamp alanlarına yönelik aylardır süren Pençe-Kaplan Operasyonu ile baskıları artırması Kürtler arasındaki husumetleri tetikliyor. Geçen nisanda Kandil Dağları’nın batısında yer alan Rewanduz ilçesine bağlı Zine Wertê bölgesine Peşmerge güçlerinin gönderilmesiyle patlak veren gerilim Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile PKK’yi çatışmanın eşiğine getirmişti. KDP, Türkiye adına hareket etmekle suçlanmıştı. Sular tam durulmadan 9 Ekim’de, Türkiye’nin “ikinci Kandil olmasına izin vermem” diyerek hedef aldığı Ezidi yurdu Şengal’deki PKK varlığını bitirmeye ve onunla ilintili Ezidileri yönetimden dışlamaya dönük olarak Erbil ile Bağdat arasında imzalanan mutabakat tartışmalara yeni bir boyut kattı. Karşılıklı suçlamalar sürerken bu kez 14 Ekim’den itibaren Gare Dağı taraflarında gerilim patlak verdi.
KDP’li Başbakan Mesrur Barzani’nin emrindeki Leşkerê Gulan adlı özel kuvvetler ile Zerevani komandoları PKK’nin tarihteki Med devletine atfen “Medya Savunma Alanları” adını verdiği kamp alanlarından biri olan Gare’yi çevirme hareketi başlattı. Kürt kaynaklarına göre 14 Ekim’de önce Spilka köyü ile Barzan mıntıkasına yerleşen Leşkerê Gulan’ın askerleri, 23 Ekim’de de Dînartê, Melkê, Dosteka, Gîsê, Mezrînganê, Navxoş, Difrî ve Mamişmiş’te konuşlandı. 24 Ekim’de ise Zerevani güçleri Duvriye ve Gise’de kontrol noktaları kurdu. Bazı kaynaklar konuşlanan güçler arasında KDP’nin Suriyeli Kürtlerle kurduğu Roj Peşmergeleri’nin de olduğunu öne sürüyor.
Bu hareketlilik PKK’nin bir cinayet ve saldırı planlarından sorumlu tutulduğu suçlamaların gölgesinde gelişti. 8 Ekim’de Serziri Gümrük Kapısı Asayiş Müdürü Gazi Salih Alihan’ın PKK tarafından öldürüldüğü öne sürüldü. PKK suçlamayı reddetti. Daha sonra Kürdistan Bölgesi Güvenlik Konseyi, diplomatik misyonlar ve ticari kuruluşlara saldırı planlarının önlendiğini belirtip 12’si PKK’yle bağlantılı 17 şüphelinin gözaltına alındığını duyurdu. Konseyde yer alan Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) üyelerinin bu planlardan habersiz olduklarını belirtmeleri, açıklamaya gölge düşürdü. Yine de suçlamalar operasyon için psikolojik zemin oluşturdu.
Al-Monitor’a konuşan PKK kaynakları bu konuşlanmayı, Gare alanını kuşatma, Gare ile Metina arasındaki bağlantıyı kesme, böylece Türkiye’nin geçen yıldan beri Haftanin’de yürüttüğü operasyonları Metina’ya doğru genişletmesinin önünü açma girişimi olarak görüyor.
Türk medyası gelişmeyi Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin PKK’ye yönelik kapsamlı askeri harekât hazırlığı olarak duyurup kamp alanlarının kuşatıldığını ve iç kesimlerle bağlantı yollarının kesildiğini kaydetti.
PKK genel olarak bu tür sevkiyat ya da konuşlanma girişimlerini “Türkiye’nin gerillayı tasfiye planlarına ortaklık etme” çabası olarak görüyor. PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, KDP’nin Haftanin, Metina, Gare ve Behdinan'a bağlı bölgelerde savaşa hazırlık yaptığını belirterek “Nerede bir noktamız varsa hemen oraya bir güç yerleştirmek istiyorlar” dedi. Bu gidişatın istemedikleri halde bir savaşa dönebileceği uyarısı yapan Karayılan “Ben şahsen fedailere, Kürtleri hedeflemeleri talimatını vermek istemiyorum” ifadelerini kullandı. Karayılan PKK’nin Kürdistan yönetimine alternatif oluşturduğu, kurumları hedef aldığı ve Kürtlerin kazanımlarını tehlikeye attığı yönündeki suçlamaları reddedip “PKK’nin direnişi kırılırsa Türkiye’nin Erbil’e de yöneleceğini” kaydetti.
KDP tarafı ise PKK’yi, Türkiye’ye Kürdistan’da üslerini genişletmek için bahane vermekle eleştiriyor. Kürdistan Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Rebwar Babkeyi, PKK’nin Kürdistan’ın anayasal konumunu dikkate almadığını belirterek “PKK’nin Kürdistan’ın kurumlarına saygı göstermesi Kürdistan sınırları dışına çıkmasıyla olur… PKK’nin sınır bölgelerinde olması, köylerin boşaltılmasına ve Türkiye askerlerinin sınır içine çekilmesine neden oldu” dedi. Kürdistan Parlamentosu İçişleri Komisyonu Üyesi Hikmet Muhammed de “PKK, Kürdistan kurumlarına saygı duysaydı gümrük müdürünü şehit etmezdi” suçlamasını yöneltti.
Aydınlar ve siyasetçiler ise 1990’larda lanetlenen Brakuji yani kardeşler arası savaşın tekrarlanmaması için seslerini yükseltti. 1992’de Kürtler arasında arabuluculuk yapan siyasetçi Mihemed Emin Pencewini olası bir savaşın sadece KDP ve PKK ile sınırlı kalmayıp tüm Kürtleri kapsayacağı uyarısında bulundu. Pencewini Kürt davasını yarım asır geriye götürecek bir savaşı önlemek için herkese sorumluluk üstlenme çağrısı yaptı.
Uzun yıllar Kürt hareketleri içinde yer almış siyasi gözlemci Mustafa Şefik şimdiye kadar karşılıklı çok hatalar yapıldığını ama PKK’nin artan oranda Güney Kürdistan üzerinde yüke dönüştüğünü belirtti. Al-Monitor’a değerlendirmelerde bulunan Şefik, KDP’nin Gare’ye sevkiyatında yatan üç temel faktöre işaret etti: PKK’nin hareket tarzı Türkiye’nin operasyon alanlarını genişletmesine neden oluyor. Türkiye kuzeyden baskıyı artırdıkça PKK de daha güneye kayıyor. PKK gücünü diğer gruplar üzerinde egemen olma yolunda kullanıyor.
Şefik, “PKK yıllar içinde güneydeki imkânları siyasi çözüm için bir fırsata çeviremedi. Kuzeyde zor duruma düştükçe güney üzerinde bir yük haline geldi. Bir iki kez olsa ‘taktik hata’ denilebilir. Ama süreklilik arz edince bunun strateji olduğu anlaşılıyor. Sorunların artması PKK’nin pozisyonuyla bağlantılı. KDP şunu hissetti: Eskiden beri PKK ne zaman kuzeyde sıkışsa yönünü güneye çeviriyor” diye konuştu.
PKK’nin söyleminin başlangıçta çekici olduğunu ve bununla güç kazandığını not eden Şefik şöyle devam etti: “Ama giderek Kürt sorununu çözmek için Kürdistan’ın dört parçasında daha özgün siyaset üretme yerine gücünü diğerleri üzerinde egemen olma yolunda kullandı. Kuzeyde başarsa da güneyde buna müsaade edilmedi. Bu mücadele politik alanda kalsaydı sorun buraya gelmezdi. Ama askeri alanda da aynı boyutta güç kullandığı için sert tepkilere neden oluyor. Türkiye, kuzeyde sınır hatlarında hareket alanı daraldıkça PKK güçlerini iç alana kaydırdı. PKK içlere kaydıkça Türk devleti de geliyor. Türkiye’nin güneye dair de hassasiyetleri var. PKK ise hem Rojava hem güneyde Türkiye’ye zemin sunuyor. Kürdistan hükümeti bundan kaygılı.”
Şefik, PKK’nin halk üzerindeki etkisi ve iç sorunlarda taraf tutan tutumunun da sorun teşkil ettiğini belirtip ekledi: “PKK sürekli KDP’ye karşı bir tutum içerisinde. KDP’ye karşı KYB’yi hep kışkırttı, yine KDP’nin diğer muhaliflerinin yanında yer aldı. Hatta Haşd El Şaabi’yi bile KDP’den üstün tuttu. Hep yanlış yolda ilerledi. Hâlbuki PKK’nin en fazla ihtiyacı KDP’yedir. Hiçbir zaman Güney Kürdistan’ın hassasiyetlerini dikkate almadı. Şimdiye kadar PKK ile güney güçleri arasında dört kez savaş yaşandı. Bu kadar bedel aynı hataya düşmemek için yeterli.”
Erbil’den isminin saklı kalması şartıyla Al-Monitor’a konuşan bir Kürt kaynak ise Gare’nin sınırdan daha içeride olduğunu, Türkiye’nin buraya müdahale edemediğini, o yüzden Leşkerê Gulan ve Zerevani’nin devreye sokulduğunu söylerken, bu hamlede KDP’nin de kendi hesapları olduğunu vurguladı. Kürt kaynağa göre PKK klasik kamp alanlarının dışında varlığını artırıyor, Soran’dan Gare’ye kadar özel timler bulunduruyor; PKK’nin güneyde toplumsal olarak örgütlenmeme taahhüdüne rağmen yerelde etkileşimlerle fiilen taban buluyor; KDP de bu durumu kendine tehdit olarak görüyor. Sevkiyattan beklenti de Gare kuşatması sayesinde PKK’nin doğuda Behdinan-Soran irtibatının kesilmesi, batıda ise Rojava’ya gidişlerin zorlaştırılması.
PKK’ye yakın bir kaynak ise Dînartê’nin güneyinde Bamışmış köyünde yaşanan küçük bir çatışmadan sonra Gulan güçlerinin kısmen geri çekildiğini, Karayılan’ın yaptığı açıklamanın gerilimi biraz yatıştırdığını, bağımsız kişilerin arabulucu olarak devreye girmesiyle de iki taraf arasında görüşmelerin başladığını aktardı.
Özetle PKK, Kürt sorununu ve Kürtlerin geleceğini bir bütün olarak görmek gerektiğini savunurken, KDP PKK’nin Türkiye ile savaşı güneye çekerek Kürdistan’ın kazanılmış anayasal statüsünü tehlikeye attığını düşünüyor. İki yapı arasında siyasi programlar açısından da kan uyuşmazlığı var. Türkiye’nin müdahaleleri onlarca yılın altına itilmiş husumetleri diriltiyor, yeni Brakuji senaryolarını akla getiriyor.
/ Al-Monitor