Kobane davasında Ayhan Bilgen'e tahliye
Kobane davasında Kars Belediye Eşbaşkanı iken tutuklanan Ayhan Bilgen'in de aralarında bulunduğu dört kişi hakkında adli kontrol şartıyla tahliye kararı verildi.
Kobani davasının 3. duruşması ikinci gününde Sincan Cezaevi kampüsünde, 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada Ayhan Bilgen, Berfin Özgü Köse, Can Memiş ve Cihan Erdal’ın yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartı ile tahliyesine karar verildi.
Sincan Cezaevi Kampüsü Salonu'nda görülen duruşmaya, HDP milletvekillerinin yanı sıra parti yöneticileri ve üyeleri ile çok sayıda kişi de katıldı.
HDP önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, DBP önceki dönem Eş Genel Başkanı Emine Ayna, HDP Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi Ali Ürküt, HDP Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Nazmi Gür, yerine kayyım atanan Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen, eski Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım ile HDP önceki dönem Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri Zeynep Ölbeci, Cihan Erdal, Can Memiş ve Meryem Adıbelli tutuklu bulundukları cezaevlerinden katıldı.
Kürt siyasetçi ve önceki dönem TJA Sözcüsü Ayla Akat Ata, HDP önceki dönem Sözcüsü Günay Kubilay, eski milletvekili Emine Beyza Üstün ve İbrahim Binici, HDP MYK Üyesi Alp Altınörs, HDP önceki dönem Saymanı Zeki Çelik, HDP önceki dönem MYK üyeleri Pervin Oduncu, Ayşe Yağcı, Bircan Yorulmaz, Berfin Özgül Köse, Bülent Parmaksız, İsmail Şengül, Dilek Yağlı ile Sibel Akdeniz ise duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşma RTÜK Üyesi Ali Ürküt’ün savunmasıyla başladı. 8 buçuk aya yakın zamandır tutuklu bulunduğunu belirten Ürküt, “İddianame uzun. Avukatlarımızla da cezaevi koşulları nedeniyle iletişim sorunumuz var bu süreçte. Bundan dolayı savunma için ek süre talebinde bulunuyorum” dedi.
Ürküt’ün süre talebinde bulunmasının ardından usule ilişkin itirazlarda bulunan avukatlar ile mahkeme başkanı arasında tartışma yaşandı. Avukatların usule ilişkin itirazlarını reddeden mahkeme başkanı, savunmalara geçildiğini söyledi. Avukatlar ile mahkeme başkanı arasındaki tartışma bir süre devam etti.
“2010’da yapılanlar eğer suç idiyse 2020’e kadar neden soruşturulmadı?”
Ek süre talebinde bulunan Ali Ürküt’ün avukatı Cihan Aydın, Ürküt hakkında hazırlanan iddianamede bir değil birçok trajikomik noktanın bulunduğunu belirterek, şunları söyledi: “İddianamede ANF haberlerinden alıntılar yapılmış. Savcıların değil ANF’nin hazırladığı bir iddianame gibi. Bunun dışında dosyaya başka bir bilgi ve belge konulmamış. Müvekkilimin siyasetçi olarak yaptıklarının yasal olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma yapılmamış. 2010’da yapılanlar eğer suç idiyse bunlar 2020’e kadar neden soruşturulmadı?
“İlliyet bağı olmayan kişiler müşteki yapılmış”
Hem bugün hem de dün duruşmanın yönetim biçimine ilişkin itirazları olduğunu belirten Avukat Sezin Uçar, mahkeme başkanına tepki göstererek, şunları dile getirdi: “Sizden söz istediğimizde verilmesi gerekir. Bizim açımızdan burada ne olduysa olduğu gibi yansıması çok önemli. Ancak duruşmada olanlara aykırı bir tutanak var. SEGBİS kayıtlarının bize verilmesi gerekiyor. Duruşma tutanakları bir delil niteliği taşımıyor. Tutanakların tartışmaya açık olmayacak bir şekilde delil niteliği taşıması gerekiyor. Tutanaklar buna göre tutulmalıdır. Delillerin ortaya konulması ve reddi meselesi. CMK’da bu durum gayet açıktır. Dosya ile herhangi bir illiyet bağı olmayan kişiler, müşteki olarak sanık savunmasından önce dinlendi. Dosyadaki bazı kişiler bizi aradılar. "Benim ne işim var bu dosyada?" diye soruyorlar. Dosya bakımından illiyet bağı olmayan kişiler müşteki yapılmış. Kendilerinin dahi bundan bilgisi yok. Müvekkillerimize bu kişilerin ifadelerini sormamanız gerekiyor. Hiçbir bir müştekinin bırakalım müşteki olmayı katılan dahi olmaması gerekiyor. Bundan dolayı taleplerimizden biri müştekilerin eski hale getirilmesidir. Dosyada bunlar taraf bile değildir. Dosyada katılan dahi olmayan bu kişilerin söylediklerine sanıklar cevap vermezler.”
Tutuklu yargılanan HDP MYK Üyesi Alp Altınörs ise mahkeme başkanına “Daha ben ayağa kalkmadan niye sözümü kesiyorsunuz. Benim söz hakkımı niye ortadan kaldırıyorsunuz” diye tepki göstererek, şunları söyledi: “Sırada ben varım. Birincisi; 9 aya yakındır süren haksız ve hukuksuz bir tutuklama söz konusu. Bize gelen ek klasörlere ilişkin cezaevi idaresi bize bir şey demedi. İkincisi; iddianameyi incelememiz için zaman konusunda istenildiği kadar süre verilmesini belirtmişsiniz. Dolayısıyla rutin haftada bir veya iki saat süre veriyorlar. Sizin beyanınızla realite arasında ciddi bir sorun var. Ben ancak bu 340 ek klasörü inceledikten sonra savunma yapabilirim. Süre istiyorum” diye konuştu.
“Zarar gören kişi neden gelip HDP’den milletvekili olsun?”
Altınörs’ün ardından Can Memiş, savunma yaptı. Tutuklu yargılandığı iddianameyle ilgili kendisi hakkında herhangi bir aleyhte delil bulunmadığını ifade eden Memiş, şunları söyledi: “Lehte bir iddianame olsa da soruşturma makamının iyi niyetini göremiyorum. Objektif verilerle hareket etmesi gereken bir makam, bilimsel olarak hareket etmiyor. 2014 yılında soruşturmanın açıldığını görüyoruz. İfadeler 2015 yılında alınıyor. Benim ifadem de 2017 yılında alınıyor. 2 yıl sonra Demirtaş ve Yüksekdağ tutuklanıyor. Bundan sonra herhangi bir kaygı içerisine girmiyorum. Şimdi burada 2014’teki iddianameden farklı olarak benim tutuklanmama neden olan nedir? Gizli tanık Mahir’in söyledikleri ve açık tanığın ifadeleri. Beyanlar 9 ay önce alınıyor ancak tutuklama 9 ay sonra yapılıyor. Kamu güvenliğiyse esas mesele, önlemler hemen alınır. Hakkında bu kadar ağır suçlamalar bulunan bir insan 9 buçuk ay dışarıda tutulmaz. Bu bile iddianamenin niteliğini ortaya koyuyor. İki tanığın beyanları 9 buçuk ay bekletiliyor. Diyorlar ki, olaylara HDP sebebiyet verdi. Bunun böyle olmadığı iddianamede görülüyor. İmam Taşçıer'in dükkanı zarar görmüş. Şikayetçi olmuş. 4 ay sonra HDP’den milletvekili olmuş. Böyle olsa zarara uğrayan kişi neden gelip HDP’den milletvekili olsun?”
Duruşmada Ayhan Bilgen, Berfin Özgü Köse, Can Memiş ve Cihan Erdal’ın yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartı ile tahliyesine karar verildi. 3. duruşmanın 3’üncü oturumu yarın devam edecek.