Kürtlerden Türkiye'ye, Kürdistan Bölgesi'nde demografik değişim suçlaması

Türk ordusunun Irak’ın Kürdistan bölgesinin kuzeyindeki sınır hattına yönelik başlattığı yoğun hava saldırılarının sebep olduğu gerginlik sürüyor.

Kürtlerden Türkiye'ye, Kürdistan Bölgesi'nde demografik değişim suçlaması

Türk ordusunun Irak’ın Kürdistan bölgesinin kuzeyindeki sınır hattına yönelik başlattığı yoğun hava saldırılarının sebep olduğu gerginlik sürüyor.

Kürdistan Peşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri Cabbar Yaver, yerel basına yaptığı bir açıklamada Türk operasyonlarının Türkiye ile bölge arasındaki dağlık sınırdaki 450 köy sakininin göç etmesine neden olduğunu söyledi. Yaver, bölgede operasyon sırasında ölümler ve yıkımlar meydana geldiğini belirterek evlerini terk eden köylülerin geri dönmesinin zor olduğunu söyledi.

Gerilim sürüyor

Kürt yetkili, bakanlığının bölge ile Türkiye arasındaki sınırda neler olup bittiğine dair detaylı bilgiye sahibi olmadığını, zira bölgede Peşmerge güçlerinin yer almadığını söyledi. Bununla birlikte Türkiye tarafından sürdürülen operasyonların Irak Devleti ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) egemenliğine yönelik tartışmalara neden olduğunun altını çizerek IKBY’nin uygun bir tutum alma hakkı olduğunu vurguladı.  

Kürt tarafının açıklamaları, Türkiye’nin Kürt bölgesinin kuzey kısımlarına yönelik hava operasyonları hakkındaki açıklamalara cevap niteliğindeydi. Türkiye, PKK’nın söz konusu bölgede sorun teşkil ettiğini, Irak Devleti ile IKBY’nin PKK kamplarının bölgede yok edilmesi konusunda üzerine düşeni yapmamasının da Türkiye’yi nefsi müdafaa ilkesince söz konusu hava operasyonlarını gerçekleştirmeye ittiğini söylüyor. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, 1 Temmuz’da çağırdığı Irak’ın Ankara Büyükelçiliği temsilcisine durumu izah etti.

Peşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri Cabbar Yaver’in sözcülüğündeki Kürt tarafı ise bu meselenin bugüne ait olmayıp, tarihi bir boyuta sahip olduğunu söyledi. Askeri çözüm girişimlerine işaretle iki tarafın ilişkilerine ve ticari alışverişine zarar veren yollardan uzak durarak konunun diyalog yoluyla çözüme kavuşturulması çağrısı yaptı. Peşmerge güçlerinin bölgede herhangi bir askeri çatışmanın parçası olmayacağını vurguladı.

Demografik değişim suçlamaları

Yaver, söz konusu açıklamayı Türk operasyonlarına karşı çıkanların baskılarının artması çerçevesinde yaptı. Yaşanan ölümlerin yanı sıra bölgede orman yangınlarının da çıktığına dikkat çekti.

Kürt eylemciler, Türk ordusunu sözü edilen bölgelerde coğrafi ve demografik değişime neden olmakla itham etti. Bu eylemcilere göre Türkiye, İran-Türkiye-Irak sınır üçgeninde yer alan dağların, tarih boyu PKK için güvenli ve korunaklı bir bölge olduğunu biliyor. Nitekim beş asır boyunca bölgeye hükmeden Osmanlı İmparatorluğu da dâhil olmak üzere hiçbir devlet, gerçek anlamda bu coğrafyaya egemen olamadı ve bölge, daima yerel güçler ile isyancı hareketlerin elinde kaldı.

Hakurk ile Haftanin sıradağlarından geçerek Kandil dağı eteklerine kadar uzanan sıradağların uzunluğu 500 km’yi aşıyor. PKK, 80’li yılların sonundan bu yana birçok korunaklı kamp yoluyla bu dağları mesken tutmayı başardı ve onlarca mağara ile engebeli dağ geçitlerine sığındı. Türkiye bölgede 90’lı yılların başından bu yana operasyonlarını artırdı.

Kürt eylemcilerin ifadesine göre Türk tarafı, PKK’nın bu bölgedeki güç kaynağının yüzlerce köyün sağladığı demografik güçlülükten geldiğini, bu köylerin PKK’ye her türlü yardımı sunarak doğal bir insan kalkanı oluşturduğunu düşünüyor. İşte bu yüzden balıkları yakalamak için ‘gölü kurutmaya’ doğru gidiyor.

Meclisten ve halktan gelen baskılar

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ndeki (KBY) beş meclis bloğu, Türkiye’nin Kürdistan bölgesine yönelik operasyonlarını masaya yatırmak üzere özel bir meclis oturumu düzenleme çağrısı yaptı. Kürdistan Yurtsever Birliği, Yeni Nesil Hareketi, Goran Hareketi, Kürdistan İslam Cemaati ve Kürdistan İslam Birliği bloklarından Kürt milletvekilleri, bölge meclis başkanlığına Türkiye’nin operasyonlarını tartışmak için özel bir oturum düzenleme talebinde bulundu.

Bölge meclisindeki koltukların yarısını elinde bulunduran Kürdistan Demokrat Parti (KDP) bloğu üyeleri ile dini ve etnik azınlık partilerinden olan müttefikleri, partilerinin Türkiye ile yakın bir ilişkiye sahip olmasından ötürü söz konusu çağrıda yer almadı. Bu durumun yaklaşık altı ay süren ve tüm güçleri içine alan yerel bir hükümet oluşturmayı başaramayan bölgenin önde gelen partileri arasındaki krizi büyütebileceği belirtiliyor.

KDP’den tepki ve çatışmadan uzak tavır

KDP’ye yakın isimler, söz konusu çağrıyı KDP’ye yönelik bir ‘açık artırma’ olarak değerlendiriyor. Nitekim tüm Kürdistanlı güçler meselenin, bölge ile diğer bölgesel güçler arasındaki dengeyle sakinleşebileceği görüşünde. Zira diğer seçeneklerin kendilerini Türkiye veya PKK ile silahlı bir çatışmaya sürükleyebileceğinin farkındalar. Ancak bu, stratejik olarak hiçbir şekilde istenmiyor. Zira böyle bir durum, bölgenin sahne olduğu istikrar ve kalkınma halini baltalamak anlamına geliyor. Bahsi geçen isimler, İran ordusunun bölge içindeki noktalara yönelik füze saldırıları ve benzeri yaşan olaylara dikkat çekiyor. Aynı siyasi güçlerin söz konusu dönemde bir meclis oturumu çağrısı yapmadığına işaret ediliyor.

Türkiye’nin operasyonlarına karşı kampanya

Diğer yandan yüzlerce Kürt sivil entelektüel ve aktivist, 20 Haziran’da bölgeye yönelik Türk operasyonlarına karşı bir kampanya başlattı. Irak Merkez Meclisi Başkanlığı’na öneride bulunularak Iraklı yetkililerden anayasal gereklilikleri yerine getirmelerini talep eden eylemciler, benzer bir teklifi IKBY Meclisi Başkanlığı’na da götürdü.