Libya Ulusal Ordusu Komutanı: Türkiye savaşı destekliyor

Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da 2011'de "Arap Baharı" döneminde başlayan sonrasında iç savaşa dönüşen isyanların yaşandığı ülkelerden biri olan Libya’da 10 yıldır silahlar konuşuyor. Savaşın taraflarından birisi Türkiye ve Katar’ın desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) diğeri ise Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu.

Libya Ulusal Ordusu Komutanı: Türkiye savaşı destekliyor

Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde yapılan girişimler sonucu 23 Ekim 2020'de taraflar arasında ateşkes imzalandı. Ancak Libya'da bu güne kadar istenilen düzeyde bir gelişme sağlanmazken, yer yer taraflardan ateşkese uyulmadığı açıklamaları geliyor. Libya üzerinden gündeme gelen Akdeniz meselesi, Suriye'den Libya'ya gönderilen paramiliter grupların durumu ve Cenevre'de krizin çözümü için süren tartışmalar devam ederken, Libya Ulusal Ordusu Ahlaki Rehberlik Dairesi Başkanı Tuğgeneral Xalid El Mehcûb, Mezopotamya Ajansı'ndan (MA) Nazım Daştan'a konuştu.

Libya Savaşı

Türkiye-ABD ve Türkiye-Rusya ilişkilerinde temel sorunlarından biri olan Libya'da her ne kadar ateşkes anlaşması yapılsa da sahadaki durum aksini gösteriyor. Uluslararası güçler Libya üzerinden Akdeniz meselesini de masaya yatırırken, sahada bulunan aktörlerin hepsi pay peşinde. Özellikle Türkiye'nin Akdeniz'deki politikaları uluslararası bir krize dönüşmüş durumda. Libya'daki savaşın devam etmesinden yana tutum almakla suçlanan Türkiye, Libya'ya asker gönderme tezkeresinin süresini 18 ay daha uzattı.

Türkiye'nin tutumu ve Suriye'den transfer ettirilen dinci paramiliter grupların ülkeden çıkarılmaması tansiyonu yükseltiyor. Halife Hafter komutasındaki güçler, konuyu Cenevre'de gerçekleştirilen görüşmelerde yeniden masaya getirdi.  

Tartışmalar Var

Libya Ulusal Ordusu komutanlarından Mehcûb, krizinin çözümü için BM öncülüğünde gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda tarafları temsilen 5+5 Ortak Askeri Komite oluşturulduğunu ve sonrasında da Cenevre'de ateşkes anlaşmasının imzalandığını hatırlattı. Bunun halen geçerli olduğunu belirten Mehcûb, herkesin Cenevre'de varılan anlaşmaya göre hareket etmeye çalıştığını kaydetti. Libya'da uzun bir süredir devam eden savaşın artık bitmesini ve ülkenin istikrara kavuşmasını istediklerini belirten Mehcûb, kalıcı bir ateşkesin olabilmesi için de tüm uluslararası güçlerin sorumlu davranması gerektiğini ifade etti. 

Uluslararası Güçler Ne İstiyor?

Bazı aktörlerin savaşın bitmesini istemediğini vurgulayan Mehcûb, şöyle devam etti: "ABD ve Rusya duruma farklı bakıyor. Savaşın bitmesi demek her iki güce ait fabrikaların Libya'da çalışması anlamına geliyor. Yine Avrupalı devletler için de bu durum önemlidir. Libya, onlardan bir adım uzaktadır. Libya'da yaşatılmaya çalışılan terör onların yanı başındadır. Yine Çin'in isteklerini de ele alırsak, bu çerçevede söz konusu güçlerin çıkarlarını anlayabiliriz."

Ateşkesi İstemeyenler Kim? 

Kalıcı ateşkesi istemeyenlerin ülkelerine "çeteleri" gönderenler olduğunu sözlerine ekleyen Mehcûb, İhvan-ı Müslim'inin bölgeden çıkmak istemediğini kaydetti. Savaş ve krizin devam etmesini istediklerini dile getiren Mehcûb, aslında bu talebi arz edenin Türkiye olduğunu savundu. Türkiye'nin Libya'da her anlamıyla kaosun sürmesi için elinden geleni yaptığına ileri süren Mehcûb, "Bu şekilde Libya'da varlığını korumak istiyor. Türkiye bu gruplar ve güçler eliyle hem Mısır hem de bölgede var olan devletlere söz geçirmenin derdinde. Bu şekilde savaşın sürmesini destekleyerek, bölgedeki varlıklarını da genişletmeyi hedefliyorlar" diye konuştu.

"Başarıya Ulaşamaz"

Türkiye'nin bölgede Libya başta olmak üzere bir arayış içerisinde olduğuna dikkati çeken Mehcûb, Türkiye'nin Libya'ya müdahale etmesinin kendilerine dönüşlerini hesaplayamadığını ifade etti. Libya'nın işgal edilmesinin öyle kolay olmayacağının altını çizen Mehcûb, devamında şunları söyledi: "Türkiye için bu durum ilerde daha da sarpa sarabilir. Libya sadece kendisi için değil, etrafındaki ülkeler ve güçler içinde önemli bir yerde duruyor. Türkiye Libya'daki tabloyu iyi okumalıdır. Ancak bu şekilde farklı olduğunu anlayabilirler. Libyalılar dışında atılacak her adım geri teper. Libya halkı izin vermediği sürece kimse çıkarlarını koruyamaz. Seçilmemiş, dışarından gelen ve hiç bir meşruluğu olmayan Ulusal Mutakabat Hükümeti ile başarıya ulaşılmaz. Herkes biliyor ki bu resmen Libya halkı üzerine farz edildi. Kimse onları esas almıyor. Onlarla birlikte ülkeye çeteler girdi ve savaş daha da derinleştirildi."

Mehcûb, Libya'ya götürülen paramiliter grupların Suriye'den getirildiğini hatırlatarak, şunları ifade etti: "Onlardan birçoğu bizim tarafımızdan esir alındı. Şimdi tutuklular. Bunların transfer ve naklini yapan da Türkiye oldu. Türkiye onları önce Suriye'den Türkiye'ye daha sonra da havayolları ile Türkiye'den Libya'ya getirdi. Bu çetelerin Libya'ya getirilmesi de ticari bir anlaşma sonucu gerçekleştirildi. Türkiye o çetelerin transferinde büyük bir para kazanıyor. Bazı uluslararası güçlerden büyük paralar alıyor. Çok küçük bir payını savaşması için çetelere veriyor. Ancak diğer bütün parayı da kendisine alıyor. Türkiye mobilize olarak kullandığı bu çete ticaretiyle birlikte çökmüş ekonomisini de düzeltmek istiyor. Her anlamıyla ekonomilerini düzeltmek için girişimlerde bulunuyorlar. Yine Libya'nın talan edilen zenginliğine de bu amaçla saldırıyor."

Cenevre'de yürütülen görüşmeler kapsamında Türkiye üzerinden getirilen paralı grupların ülkeden çıkarılmasının tartışıldığını vurgulayan Mehcûb, bunun Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu'nun mücadelesi sayesinde gerçekleştiğini dile getirdi. Verilen mücadele ile Libya'nın geleceğinin de iyiye gideceğini belirten Mehcûb, sözlerini şöyle tamamladı: "Ülkedeki yurtseverlik bilinci gelişiyor. Uluslararası güçlerin iradesi de belli. Libya'yı koruyan Libya Ulusal Ordusu'nun mücadelesi daha iyi bir tablo yaratacak. Bu çok önemlidir. Eğer var olan askeri güç savaşıp mücadele etmeseydi durum çok daha kötü olabilirdi. Bu gücün askeri ve siyasi anlamda yürüttüğü akıl Libya'yı iyiye götürüyor. Libyalıların güç aldığı bu askeri güç bu gün siyasi anlamda büyük bir başarı sergiliyor. BM'nin öncülük ettiği ve Cenevre'de devam eden süreç bu gücün yaptıkları sayesindedir."