'Libya’da AKP’nin paralı askerlerine yol gösterme planı devrede'
Son günlerde AKP’nin Sarraj’a desteği sonrası Libya’da elde ettiği önemli kazanımlar, bir zafer olarak sunuluyor.
Batı medyası da, Türkiye’nin Libya’ya dengeleri değiştirdiğini yazıyor.
Peki, sahada gerçekten neler oluyor?
Bölgeyi yakından takip eden Artı Gerçek yazarı Hamide Yiğit, “Her şeyden önce Hafter güçlerinin Ulusal mutabakat Hükümeti-UMH’ye Vatiyye üssünü kaptırmasının, tartışmasız olarak stratejik bir önem taşıdığı doğrudur. Bu hamle, Türkiye hanesine ‘büyük bir zafer’ olarak yazıldı” diyor ve ekliyor:
“Ondan sonraki gelişmeler, bir kısmı spekülatif olmakla birlikte, yine Hafter güçlerininin aleyhine, doğal olarak UMH ve AKP lehine yazıldı.”
Hafter güçleri için Trablus’un batısındaki son kale olarak değerlendirilen Tarhuna’nın Sarraj güçlerinin eline geçmesinin stratejik önemine dikkat çeken Yiğit, Katar’ın el Cezire televizyonun muhabirinin, Tarhuna zaferini, milislerin kurşun sıkarak kutlamalarını yansıtmak isterken, arkada dükkanları yağmalayan milislerin görüntülerinin de kadraja girdiğini ifade ediyor:
“Elbette ki buna ‘yağma değil, ganimet’ diyorlar. Ancak el Cezire’nin muhabiri ve kameramanlarının bu gerçeğin ifşasında bilerek yer almadıklarını biliyoruz. Çünkü istemeden Tarhuna’dan yansıttıkları bu görüntüler, Suriye kentlerinin cihatçılar tarafından yağmalandığı 2012’li yılları anımsattı.”
“Tarhuna bir zafer mi, Türkiye için bir tuzak mıydı?” sorusuna cevap arayan Hamide Yiğit, Hafter yanlısı kaynakların LNA’nın taktiksel olarak geri çekildiğini ve bunun tamamen politik bir hile olduğunu ileri sürdüklerini aktarıyor.
Bu çekilme ile Hafter’in bütün dünyaya, barış istediğini ve asıl savaşının ülkedeki yabancı paralı askerlere karşı olduğunu göstermek istediği mesajının verilmek istendiğini ifade eden Yiğit, “Dolayısıyla yabancı askerlerin Libya’dan çıkarılması talebini BM’ye de taşımış olacak. Elbette ki burada hedef gösterilen ülke Türkiye’dir” yorumunu yapıyor ve ekliyor:
“Şöyle bir kurgu var; Suriye’den Libya’ya taşınan paralı askerlerden sorumlu tutulan Türkiye’den bu militanlarını çekmesi istenecek, ama Türkiye bunu kabul etmeyecek. Daha doğrusu etmeyeceği umuluyor. O zaman tepkiler Türkiye’ye yönelecek, böylece LNA güçlü bir destek kazanmış olacak…”
Kahire bildirgesi, milislerin silahlarını Libya Ulusal Ordusuna teslim ederek tasfiye edilmelerini, yabancı paralı askerlerin ülke dışına çıkarılmasını ve BM gözetiminde 5+5 girişiminin çalışmalarını tamamlamasını talep ettiğinin altını çizen Yiğit; Rusya, Fransa, BAE, Suudi Arabistan ve Ürdün’ün de destek verdiğini hatırlatıyor.
Ancak, Sarraj hükümeti bu bildirgeyi kabul etmedi, tam tersine “savaşa devam” dedi.
10 Haziran’da gerçekleşen kabine toplantısından sonra açıklama yapan Erdoğan’ın, “Çöl Aslanı Şehit Ömer Muhtar'ın torunları sağdan soldan topladıkları lejyonerler ile Libya'yı işgale yeltenenleri Trablus kapılarında bozguna uğratmıştır” sözüne de ayrı bir parantez açan yazar, Ömer Muhtar’ın mensup olduğu Menife Kabilesinin ileri gelenlerinin, Erdoğan’ın açıklamalarına aynı gün yazılı olarak cevap verdiklerini söylüyor.
Ömer Muhtar’ın doğum yeri olan Bi’r el-Aşhab’daki kabileler meclisinin imzasını taşıyan ve Erdoğan’ın sözlerini kınadıklarını söyleyen kabile reisleri şu açıklamayı yayımlamışlar:
“Erdoğan’ın özellikle Libya'da savaşmak için binlerce paralı asker ve yabancı terörist gönderdiği halde bu sözleri söyleme konusundaki cüretine karşı şaşkınlığımızı ifade ediyoruz. Çünkü bahsettiği Ömer Muhtar'ın torunlarının hiçbirisini bugüne kadar yanında bulamadı, kendisinin bölgedeki karanlık projeleri uğruna savaşacak hiçbiri yanında olmadı… Erdoğan eliyle gerçekleşen Türk istilasının açık ihlallerinden savaş suçlarına kadar Libya’da bütün yaptıklarını izliyoruz... Daha önce atalarımızın yaptığı gibi Türk işgalcileri Libya'dan çıkarmak için bütün gücümüzü ve olanaklarımızı ölümüne kullandığımızı ilan ediyoruz, atalarımızın yolundayız… Ayrıca yakın zamanda açıklanan Mısır girişimine verdiğimiz desteği de teyit ediyoruz. Kardeş Mısır'dan u çabayı devam ettirmesini ve Osmanlı istilasına karşı kardeşlik ve komşuluk görevini yerine getirmesini istiyoruz….”
Türkiye aleyhindeki ‘militan transferi dosyası’nın oldukça kabarık olduğuna vurgu yapan Yiğit, “Açıkçası bütün bunların faturasının bir şekilde Türkiye’ye kesileceği hesaplanıyor ve bu yüzden adeta suç dosyaları oluşturuluyor. Bu demektir ki, fatura kesim tarihi yaklaşmakta” görüşünü ileri sürüyor.
“Sonuç itibarıyla şu anda Hafter’den Sisi’ye ve Trump’a kadar hemen herkes, Libya’daki paralı askerlerin ülke dışına çıkarılması gerekliliğini dile getiriyorlar” diyen Yiğit, sözlerini şöyle noktalıyor:
“Elbette Rusların Wagner’i de kastedilmekle birlikte asıl görünen şey, AKP’ye, ‘Libya’da dengeleri değiştirdin, ama şimdi paralı askerlerini al!’ deme vaktinin yaklaştığıdır. Belki ileride bu cihatçıların Libya’dan sonra hangi ülkenin yolcusu olacaklarını da konuşuyor olacağız, ama AKP’den taşıdığı paralı askerleri çıkarmasını istemekten daha ağır olan şey bu ‘suç dosyaları’dır. Yani Libya’ya kadar uzanan cihatçılar Türkiye’nin başına bela olacak gibi görünüyor…”
Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Ahval