Öcalan’a Şubat 2024’te ev hapsi ‘açılımı’, Kürt seçmene yeni pazarlık çağrısı mı?
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında Abdullah Öcalan ve Selahattin Demirtaş ile ilgili olarak isimlerini vermeden dile getirdiği ‘hesaplaşma’ iddiası seçim tartışmalarının odağına oturdu.
HDP hakkındaki kapatma davası anayasa mahkemesinde devam ederken Erdoğan’ın HDP, Öcalan ve Demirtaş açıklamaları, seçimlerde Kürt seçmenin tavrını etkileme konusunda Öcalan’la iktidar arasında yeni bir pazarlık yürütüldüğü iddialarının da siyasi kulislere yayılmasına yol açtı.
Bu konudaki gelişmeler peşpeşe geldi. HDP’li vekil Semra Güzel’in 2017’deki operasyonda öldürülen bir PKK’lı ile fotoğraflarının ortaya çıkması ve dokunulmazlığının kaldırılması için düzenlenen fezlekenin TBMM’ye gönderilmesi üzerine, önce MHP lideri Devlet Bahçeli HDP’nin TBMM’deki varlığına tahammüllerinin olmadığını söyledi. Erdoğan da AKP grubunda CHP, İyi Parti ve diğer muhalefet partilerini HDP ile ‘gizli ittifak’ içinde olmak ve Semra Güzel konusunda sessiz kalmakla suçladı.
Erdoğan, “PKK’nın uzantısı olarak bu kadın parlamentoda. Biz tabii Karma Komisyona süratle bunu gönderdik. Gereği bunun yapılacaktır. Biz parlamentomuzda PKK terör örgütünün uzantılarını görmek istemiyoruz. Bay Kemal sen neden susuyorsun? İP neden susuyorsun, HDP sen niye susuyorsun?” dedi.
Fotoğrafın, “çözüm süreci” devam ederken 2014-2015’te çekildiğini, o dönemde HDP üyesi bile olmadığını açıklayan Semra Güzel’in fezlekesinin de aralarında yer aldığı dokunulmazlık dosyaları TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu’nda 20 Ocak’ta ele alınacak. TBMM Başkanı Mustafa Şentop da dokunulmazlığın kaldırılması ve Güzel’in yargılanmasından yana.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın sözlerine, “Gidip tezgâhı kuran o, konuşan o, medet uman o. Yerel seçimlerde de ona bir akademisyen gönderdi, acaba bize oy verebilirler mi diye selamlarını getirdi. Devletin televizyonunda bunu canlı yayınladılar. Şimdi dönüp bizi suçluyor” karşılığını verdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Güzel’in dokunulmazlık dosyası genel kurula geldiğinde ‘evet’ oyu vereceklerini belirterek, “PKK ile masaya oturanlar... Dün olumlu gözüken işler bugün olumsuz ise o zaman bu talimatları verenlerin de, her birinin fezlekesi olması gerekiyor. Onlar fezleke getirmezse biz iktidar olacağız ve biz getireceğiz. En hafif deyimiyle ayıptır, bu da bir fezleke konusudur” dedi.
HDP eski Eş Başkanı Demirtaş, Erdoğan’ın açıklamalarına, “Siyasetçiler halka, partisine, parlamentoya, bağımsız yargıya hesap verir. Sen benim için kaygılanmayı bırak, kendi vereceğin hesabı düşün” yanıtını verdi.
***
2019’daki yerel seçimler öncesi TRT’ye çıkartılan Osman Öcalan’ın, muhalefet adaylarına oy verilmemesi çağrısı etkili olmayınca, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) iptal ettiği İstanbul seçimlerinin tekrarı öncesinde de Abdullah Öcalan’ın HDP’yi seçimde tarafsız kalmaya çağıran mektubu ortaya çıkmıştı.
Bunun üzerine Demirtaş, 23 Haziran 2019’da tekrarlanan seçimden 2 gün önce yaptığı açıklamayla HDP seçmenini ‘daha da kararlı şekilde sandığa gitmeye’ çağırmıştı. CHP adayı Ekrem İmamoğlu iptal edilen seçimdeki 13 bin oy farkına karşılık tekrarlanan seçimi 800 bini aşan farkla kazanmıştı.
Şimdi erken ya da zamanında yapılacak seçim öncesinde Kürt seçmenin oyları stratejik önem taşıyor. Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci tura kalması ihtimalinin yüksekliği göz önünde tutulduğunda Kürt oyları daha da belirleyici konuma geliyor.
2019’daki yerel seçimlerde HDP’nin kritik büyükşehirlerde aday göstermemesi, Demirtaş’ın HDP’lilere ‘bağrınıza taş basıp sandığa gidin’ çağrısıyla Türkiye nüfusunun yüzde 50’yi aşan kesimini barındıran 11 Büyükşehir Belediyesini Millet İttifakı destekli CHP adayları kazanmış, AKP-MHP ittifakı o güne kadarki en ağır seçim yenilgisini almıştı.
Erken ya da 2023 Haziran’ında yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimleri öncesinde AKP yetkililerine atfen ‘İmralı’dan HDP’ye, Kürt seçmene ve Demirtaş ile HDP yöneticilerine karşı yeni bir mektup ya da açıklamanın olabileceği’ öne sürülüyor.
Devlet görevlileriyle Öcalan arasında yapılan görüşmelere ilişkin olarak Erdoğan’a sunulan dosyalarda bu yönde bilgilerin olabileceği dile getirilerek, Erdoğan’ın Öcalan-Demirtaş iddialarının da bundan kaynaklanması ihtimali siyasi kulislerde ifade ediliyor.
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) eski Başkanı ve Yargıtay eski Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu daha önce yaptığı açıklamalarda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2010 yılında oy birliği ile verdiği ‘Umut Hakkı’ kararını hatırlatarak Abdullah Öcalan açısından cezaevinde 25 yılını dolduracağı Şubat 2024’te bu çerçevede ‘ev hapsi ya da şartlı salıverilme’ olasılığının gündeme geleceğini, Öcalan’ın bu çerçevede tahliye edilebileceğini iddia etmişti.
Eminağaoğlu, AİHM’nin 2010’daki kararında ağırlaştırılmış müebbet mahkumiyetlerinde işlenen suç ne olursa olsun hükümlünün cezaevinden çıkabilmeyi umut edebilme hakkının olduğunu, aksi durumda söz konusu cezanın idamla eş değerde olacağını hükme bağladığına dikkat çekerken, AİHM’nin Öcalan hakkında 2014 yılında oy birliğiyle verdiği kararda da ağırlaştırılmış müebbet cezası nedeniyle şartlı salıverilme hakkı tanınmamasının ‘yaşam hakkının ihlâli’ olduğunu karara bağladığını ifade etmişti.
Türkiye’nin bu karara itirazı yine 2014’te AİHM Büyük Dairesi tarafından reddedilmişti.
Eminağaoğlu, Öcalan’ın mahkûmiyet kararının kesinleştiği 15 Şubat 1999’dan itibaren 25 yılın 2024’te dolacağını ve ev hapsi ya da şartlı salıverilme talebinde bulunarak tahliyesini isteyebileceğini öne sürüyor.
Dolayısıyla Öcalan ile bir mektup ya da avukatları tarafından yapılacak açıklamayla, Kürt seçmene yönelik olarak yapacağı ‘sandığa gitmeme ya da olası ikinci turda tarafsız kalma’ çağrısı karşılığında, AİHM kararı çerçevesinde, 2024’te ev hapsi ya da şartlı salıverilme başvurusu olanağının sağlanabileceği ihtimali üzerinden bir pazarlık, dikkate alınması gereken bir olasılık.
Öcalan’ın, Demirtaş ve HDP’yi de hedefine alacak böyle bir çağrı yapmasının, AKP-MHP ve Erdoğan’ı iktidardan uzaklaştırma iddiasını ortaya koyan HDP yönetimi ve Demirtaş ile İmralı’yı karşı karşıya getirerek, Kürt oylarında bölünmeye yol açacağı, Kars eski Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in parti kurması durumunda muhafazakâr Kürt seçmenin HDP’den kopararak buraya kayabileceği de siyasi kulislerde gündeme getiriliyor.
Bunun yanında HDP’nin kapatılması, kapatılmasa da hazine yardımı kesilip, liderleri ve önde gelen siyasi kadrolarının büyük kısmına siyaset yasağı getirilmesi durumunda, örgütsüz ve partisiz kalacak Kürt seçmen üzerinde Öcalan’dan gelecek bir mektup ya da çağrının daha da etkili olacağı beklentisi, kurgulanan siyasi senaryoların bir başka boyutu.
Öcalan’ın ev hapsi ya da şartlı salıverilme başvurusu yapabilme ihtimalinin en erken Şubat 2024’te söz konusu olması, iktidar açısından seçimin erken ya da zamanında yapılması olasılıklarının ikisi açısından da elini rahatlatan bir koz.
Şayet iktidar, Öcalan’ın çağrısıyla Kürt seçmeni ve HDP’yi bölüp ayrıştırarak seçimi alırsa, Öcalan’ın 2024’te yapacağı olası başvuruyu da reddetme, Kavala ve Demirtaş davalarında olduğu gibi AİHM kararını yok sayma, uygulamama olanağına sahip.
Önümüzdeki sürecin önemli iç politika başlıklarından birisinin bu konu olacağını şimdiden öngörmek olanaklı.
(Ahval-Zülfikar Doğan)