PAK ve PSK'den PYD, ENKS ve PKK'ye çağrı ulusal bir strateji etrafında kapsamlı bir mutabakat oluşturmalı
PSK ile PAK düzenledikleri ortak basn toplantısı ile bütün Kürt siyasi parti, oluşum ve hareketlerine çağrıda bulundu.
PSK ile PAK düzenledikleri ortak basn toplantısı ile bütün Kürt siyasi parti, oluşum ve hareketlerine çağrıda bulundu.
Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) ve Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), Diyarbakır Gazeteciler Cemiyeti’nde gerçekleştirdikleri ortak basın toplantısında, son gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
İki parti adına açıklamalarda bulunan PSK Genel Başkan Yardımcısı Bayram Bozyel, “Kürtlerin kazanımlarına yönelik her türlü saldırı ve işgale ‘dur’ diyoruz. Kürt milleti, varlığını hedef alan yeni stratejik saldırı ve planlarla karşı karşıyadır” dedi.
“Türkiye uzun bir süreden beri ‘terörle mücadele’ adı altında Güney Kürdistan’ın belirli bölgelerini kesintisiz bir biçimde bombalamakta, askeri operasyonların gerçekleştirildiği yerlerde kalıcı askeri üsler inşa etmektedir” diyen Bozyel, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye Devleti, benzer bir askeri ve siyasi stratejiyi Güneybatı Kürdistan’da (Suriye Kürdistanı’nda) hayata geçirmektedir. Afrin’in işgalinden sonra Türkiye şimdi de Güneybatı Kürdistanı’nın tümünü kapsayan derinlikte bir ‘Güvenli Bölge’ oluşturmak amacıyla sınıra büyük askeri yığınak yaparak, Türkiye’de bulunan 3 milyon 500 bin Suriyeli mülteciyi bu bölgeye yerleştirme hesabı içinde olduğunu açıkça ifade etmektedir.
Bununla varılmak hedef açıktır; Suriye Kürdistanı’nın demografik yapısını bozmak ve ‘Arap Kemeri Projesi’ni yeniden hayata geçirmek... Türkiye bu amacına ulaşmak için YPG ‘tehdidini’ gerekçe olarak öne sürmektedir. Oysa bu Türkiye’nin gerçek niyetlerini gizlemeye dönük sadece bir bahaneden ibarettir. Türkiye esasen, Kürtlerin Kürdistan’ın bu parçasında herhangi bir siyasi statü elde etmemeleri için bir işgal planını hayata geçirme niyetindedir.”
PYD, TEV-DEM ve ENKS’ye Çağrı
Batı Kürdistan’daki (Rojava) Kürt siyasi partilerine çağrıda bulunan Bozyel, şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle Suriye Kürt hareketine büyük sorumluluklar düşmektedir. Öncelikli olarak yapılması gereken şey, Güneybatı Kürdistan siyasi aktörlerinin Hewler ve Duhok Mutabakatlarının gereği olarak ortak bir askeri, siyasi ve idari yönetim oluşturmaları ve bütün siyasi aktörleri siyasi sürece katmalarıdır.
Buradan bir kez daha PYD, TEV-DEM ve ENKS başta olmak üzere bütün Kürt siyasi aktörlerini ulusal bir strateji etrafında kapsamlı bir mutabakat oluşturmaya çağırıyoruz.
Türkiye’nin benzer bir stratejiyi Güney Kürdistan’da da uygulamaya çalıştığı açıktır. Türkiye, geçmişten farklı olarak PKK bahanesiyle operasyon gerçekleştirdiği Güney Kürdistan’da bu kez askeri karakollar kurarak varlığını kalıcı hale getirmektedir. Türkiye’nin söz konusu askeri girişimleri en başta Güney Kürdistan’ın egemenliğine ve istikrarına büyük bir darbe vurmaktadır.”
“PKK Güney Kürdistan’da Silahları Susturmalı”
PKK’nin Kürdistan Bölgesi Yönetimi’nin varlığına saygı duyması gerektiğini ifade eden Bozyel, açıklamaya şöyle devam etti:
“PKK ise, Güney Kürdistan’daki askeri faaliyetleriyle Türkiye’nin Güney Kürdistan’daki saldırılarına ve bölgeyi istikrarsızlaştırma girişimlerine elverişli bir zemin hazırlamaktadır. PKK’nin Güney Kürdistan’daki silahlı eylemlerinin federe devletin kazanımlarına büyük zararlar verdiği, her türlü provokasyona uygun bir zemin oluşturduğu ortadadır. Bu durumda PKK’nin yapması gereken şey, Güney Kürdistan Federe Yönetimi’nin varlığına ve iradesine saygılı davranmak gerek Kuzey Kürdistan’da gerekse Güney Kürdistan’da silahları tümüyle susturmaktır.
Güney Kürdistan’daki kazanımlara sahip çıkmak bütün Kürtler için tarihi bir görevdir. PKK’ye de düşen görev Güney Kürdistan Bölgesi siyasi otoritesine saygı göstermek, buradaki kazanımlara zarar verecek girişim ve yıkıcı söylemlerden uzak durmaktır.”
“Kürt Meselesi ‘Terör’ Meselesi Değildir”
Öte yandan Birlemiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), ABD ve Rusya gibi aktörlere de Kürt sorunun çözümü konusunda görev düştüğünü ifade eden Bozyel, şunları dile getirdi:
“Kürt ve Kürdistan Meselesi bir ‘terör meselesi’ değildir. Sorunun çözümü sınırların ötesinde askeri operasyonlar yapmaktan geçmez. Yapılacak şey Kürt halkının ulusal demokratik hak ve özgürlüklerini tanımaktır. Bu konuda elbette uluslararası güçlere; BM, ABD, AB ve Rusya gibi aktörlere de görev düşmektedir. Kürt halkına dönük yeni askeri girişimlere dur demek ve Kürt meselesinin siyasi ve eşitlikçi çözümü için uluslararası aktörler daha aktif bir inisiyatif almak zorundadırlar.
Aynı şekilde Irak merkezi yönetimini ve Kürdistan Bölgesi Hükümeti’ni Türkiye’nin, Güney Kürdistan’daki halkımıza büyük zararlar veren askeri saldırılarına son vermesi için tutum almaya ve BM nezdinde gerekli girişimlerde bulunmaya davet ediyoruz.
Kürdistan’ın dört parçasındaki tüm siyasi partileri, yurtsever halkımızı, ülkemizin herhangi bir parçasına yönelik saldırı, imha ve yeniden işgal girişimlerine ve bu girişimlere zemin hazırlayan, halkımızın her parçadaki kazanımlarına zarar veren her türlü siyaset ve uygulamaya karşı, ulusal bir anlayışla tutum almaya, Kürtler arası iç çatışmalar yaratmaya yönelik provokasyonları boşa çıkarmaya çağırıyoruz.”