Pentagon'un Trump'a sunduğu 'Suriye Planı'
ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) Başkan Donald Trump’ın Suriye’nin kuzeyinden çekilme kararını uygulama planı doğrultusunda birliklerin Irak’ın batısına çekilmesi sürerken Fırat’ın doğusundaki hava üsleri ve Suriye’nin güneyindeki et-Tanf Üssü kalıyor. Bununla birlikte doğalgaz tesisleri ve petrol kuyularının korunması ve yeniden Suriye rejiminin kontrolüne geçmelerinin geciktirilmesinin yanı sıra tehlikeli olarak nitelendirilen DEAŞ’lıların hapishanelerde tutulmaya devam etmesi için Suriye ile Irak sınırındaki askeri üslerin kalması planlanıyor.
ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) Başkan Donald Trump’ın Suriye’nin kuzeyinden çekilme kararını uygulama planı doğrultusunda birliklerin Irak’ın batısına çekilmesi sürerken Fırat’ın doğusundaki hava üsleri ve Suriye’nin güneyindeki et-Tanf Üssü kalıyor. Bununla birlikte doğalgaz tesisleri ve petrol kuyularının korunması ve yeniden Suriye rejiminin kontrolüne geçmelerinin geciktirilmesinin yanı sıra tehlikeli olarak nitelendirilen DEAŞ’lıların hapishanelerde tutulmaya devam etmesi için Suriye ile Irak sınırındaki askeri üslerin kalması planlanıyor.
ABD Savunma Bakanı Mark Esper dün yaptığı açıklamada Suriye'den ayrılan tüm ABD askerlerinin mevcut plana göre Irak’ın batısına gideceğini doğruladı. Esper, askeri bir uçakla Ortadoğu’ya düzenlediği seyahatte kendisine eşlik eden gazetecilere yaptığı açıklamalarda ABD birliklerinin Suriye topraklarında DEAŞ’la mücadelenin yanı sıra DEAŞ’ın bölgeye geri dönmesini engellemek için de operasyonlarını sürdüreceğini söyledi.
Başkan Trump, Pentagon’dan Suriye’den çekilmeye yönelik aldığı siyasi kararın uygulanması ve Suriye'nin kuzeydoğusunda yaklaşık 32 kilometre derinlikte ve yaklaşık 440 kilometre uzunlukta ‘güvenli bölge’ oluşturmak için Türkiye ile anlaşmaya varılması için planlar yapmasını istedi.
Şarku’l Avsat’da yer alan habere göre Pentagon tarafından ortaya koyulan plan şöyle;
- 700 ABD askerinin Suriye'nin doğusundan Fırat'ın batısına nakledilmesi.
- Suriye'nin doğusunda DEAŞ'la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’nun (DMUK) varlığının korunması.
- Gelişmeler ışığında Rusya ile 'sahada olası temasların engellenmesi' mutabakatının sürdürülmesi.
- DEAŞ ile savaşmak ve istihbarat desteği sağlamak amacıyla özel kuvvetlerin bulunduğu ve Suriyeli muhaliflere destek verilen, Suriye, Irak ve Ürdün sınırlarının birleştiği noktada yer alan et-Tanf Askeri Üssü’nün kalması.
- Petrol kuyuları ve doğalgaz tesislerinin (Suriye'nin petrol ve doğalgazının yüzde 90'ının bulunduğu Fırat’ın doğu bölgesi) yakınlarındaki özel askeri şirketlerde çalışanların korunması.
- Bu kuyuların kontrolünün herhangi bir anlaşma yapmadan Şam'a geçmesini önlemek amacıyla Irak sınırındaki askeri üslerin kuyulara yakın bölgelere taşınması.
- Batı ülkelerinin tehlikeli olduklarını düşündüğü DEAŞ’lıların bulunduğu cezaevlerinde uluslararası koruma ve özel kuvvetler bulundurulması fikrinin incelenmesi.
Tüm bu noktalar, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun son Ortadoğu ziyareti sırasında aktardığı ve Savunma Bakanı Esper’in de ziyareti sırasında aktaracakları arasında yer alıyor.
ABD birlikleri geçen hafta biri Menbiç’te diğeri ise Kobani (Ayn el-Arab) yakınlarında olmak üzere 3 üsten de çekildi. Rakka’nın ve Halep'in kuzeyindeki tüm üsler de boşaltılmıştı. Bununla birlikte ABD, güneyde yer alan et-Tanf Üssü’nün yanı sıra Deyrizor ve Haseke’deki üslerini de koruyor.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) dün ABD bayrağı taşıyan 70’den fazla zırhlı askeri aracın helikopterlerin korumasında Haseke’deki Tel Temir bölgesinden geçerek Suriye’nin doğusundan Irak’ın batısına gittiğini aktardı. SOHR, ABD askeri konvoyunun, Kobani’nin (Ayn el-Arab) yaklaşık 30 kilometre güneyinde yer alan Sirin Askeri Hava Üssü’nden çekildiğini bildirdi.
Sirin Askeri Hava Üssü, Ankara’nın Suriye'nin kuzeydoğusunda kurmak istediği güvenli bölgenin eteklerinde yer alıyor. 9 Ekim’de Suriye’nin kuzeydoğusunda askeri bir operasyon başlatan Ankara, 120 kilometrelik bir sınırı kontrol altına aldı.
Batılı yetkililer, ABD’nin ne müttefiki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ne de Şam’la Fırat'ın doğusunun yönetimi konusunda herhangi bir anlayışa sahip olmadığını ve Washington’ın ‘Şam’la ortak tutumlarını geliştirmek için müzakere kartlarını elinde tutmaya’ çalıştığını belirtti.
Bununla birlikte ABD’li yetkililer, Ankara'nın öngördüğü şekilde ‘güvenli bir bölge’ oluşturulmasını daha kabul edilebilir görmeye başladı. Ankara’nın güvenli bölgeyle ilgili öngörüsü, YPG'nin ve ağır silahlarının güvenli bölge dışına çıkarılması ve Fırat Nehri'ne bakan Cerablus’tan Irak sınırındaki Fişhabur’a kadar yer alan ABD üslerinin lağvedilmesini içeriyor. Washington ise Ankara'dan Kürtlerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerden ve şehirlerden uzak durmasını ve DEAŞ’a karşı mücadeleye zarar vermemesini istedi.
Diğer yandan Ayn el-Arab (Kobani) ve Menbiç’in kontrolünün kimde olacağı meselesi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önümüzdeki salı günü Moskova'da görüşecekleri konular arasında yer alacak.
Batılı yetkililer, Ankara’nın hem Washington hem de Moskova ile olan anlayışlarının bir yandan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Türkiye yanlısı Suriyeli muhalif gruplar ile diğer yandan Kürtler ve Araplardan oluşan SDG arasında yeni ‘temas hattı’ olan Haseke ve Halep arasındaki yeni otoyol olacağına işaret ettiğini söyledi. Bununla birlikte ABD birlikleri, yolun yakınında 12 askeri üs ve kontrol noktası kurmaya başladı. (Bu durumun Ankara, Moskova ve Şam arasında Suriye rejim güçlerinin İdlib'in güneyindeki ilerleyişine dair gelecekte bir takım anlaşmalara varılmasına yol açabileceği belirtiliyor.)
Bu durum, Şam ve Kürtlerin şu an Haseke ve Kamışlı’daki rejim güçlerinin Tel Temir’in ötesine acilen geçmeleri gerektiğini anlamamaları halinde güvenli bölgenin Irak sınırı yakınlarındaki Suriye’nin kuzeydoğu köşesini, Kürtlerin yoğun olarak bulunduğu bölgeleri de kapsayacağı anlamına geliyor.
Suriye'nin Geleceği Hareketi lideri Ahmed el-Cerba ise Ankara ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) hükümeti arasındaki anlayışlar ve ABD’nin kabulüyle Kürt savaşçılardan oluşan Peşmergeleri Irak, Türkiye ve Suriye sınırlarının birleştiği ve Kürt çoğunluğa sahip bölgelere konuşlandırılması önerisini canlandırmaya çalıştı.