PKK'ye, alıkonan asker ve polisleri serbest bırakma çağrısı

HPG tarafından alıkonulan asker ve polislerce kaleme alınmış mektuplar, İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi’ne bırakıldı. Çocuklarının mektubunu almak için Ankara’ya aileler,  “Çocuklarımızdan 4 yıldır haber alamıyoruz. Artık bir çözüm bulunsun” diyerek yetkililere seslendi.

PKK'ye, alıkonan asker ve polisleri serbest bırakma çağrısı

HPG tarafından alıkonulan asker ve polislerce kaleme alınmış mektuplar, İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi’ne bırakıldı. Çocuklarının mektubunu almak için Ankara’ya aileler,  “Çocuklarımızdan 4 yıldır haber alamıyoruz. Artık bir çözüm bulunsun” diyerek yetkililere seslendi.

Hükümetin  çözüm sürecini sonlandırılmasının  ardından yeniden başlayan çatışma ortamı sonucunda 24 Temmuz 2015 ila 21 Eylül 2016 tarihleri arasında 13 asker ve polis, bölge kentlerinde yapılan yol kontrollerinde HPG’liler tarafından alıkonulmuştu. Ailelerinin uzun süredir haber alamadığı bu asker ve polisler tarafından kaleme alınmış mektuplar, ailelerine ulaştırılmak üzere İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi’ne bırakıldı.

Dernek yetkililerinin bilgilendirmesi ile aileler, çocuklarından gelen mektupları teslim almak üzere Ankara’ya geldi. Mektuplarını teslim alan aileler, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve derneğin MYK üyesi Raci Bilici ile birlikte basın toplantısı düzenledi. 

Yapılan toplantıda ilk sözü alan Öztürk Türkdoğan, alıkonulan asker ve polislerin ailelerine mektup gönderdiğini belirtti. Ailelerin İHD’ye bırakılan mektupları teslim almak üzere Ankara’ya geldiğini söyleyen Türkdoğan, 13 asker ve polisin 24 Temmuz 2015 sonrasında örgüt tarafından alıkonulduğunu hatırlattı.

Türkdoğan: Arabulucu olmaya hazırız

Yine PKK tarafından Temmuz-Ağustos 2015 döneminde alıkonulan 20 gümrük memurunun İHD tarafından 8 Eylül günü Irak Federe Kürdistan Bölgesi’nde, PKK/HPG’den teslim alınarak Türkiye’ye getirildiğini hatırlatan Türkdoğan, yeniden arabulucu olmaya hazır olduklarını vurguladı.

Türkdoğan, alokonulan çocukları için derneklerine yapılan başvuruları şöyle sıraladı: “24 Temmuz 2015 günü Diyarbakır-Bingöl karayolunda polis memuru Vedat Kaya alıkonulmuştur. 28 Temmuz 2015 günü Diyarbakır-Bingöl karayolunda polis memuru Sedat Yabalak alıkonulmuştur. 13 Ağustos 2015 günü Diyarbakır-Lice karayolunda uzman çavuş Hüseyin Sarı ve Er Sedat Sorgun ile Er Süleyman Sungur alıkonulmuştur. 18 Eylül 2015 günü Dersim-Erzincan karayolunda astsubay Semih Özbey Alıkonulmuştur. 2 Ekim 2015 günü Dersim-Pülümür karayolunda Er Müslüm Altuntaş ve Er Adil Kavaklı alıkonulmuştur. 12 Aralık 2015 günü Şırnak merkezde uzman çavuşlar Sedat Vardar ve Ferdi Polat alıkonmuşlardır. 21 Eylül 2016 günü Hakkari’de Uzman Çavuşlar Ümit Gıcır ve Mevlüt Kahveci alıkonmuşlardır.”

Alıkonulan Sedat Vardar ve Ferdi Polat’ın akıbeti konusundaki belirsizliklerin halen sürdüğünü söyleyen Türkdoğan, Polat ve Vardar’ın durumuna dair kamuoyuna açıklama yapılması konusunda örgüte çağrıda bulundu.

Asker ve polis aileleriyle birlikte şimdiye değin birçok basın toplantısı düzenlediklerini ifade eden Türkdoğan, TBMM nezdinde siyasi partilerin grup başkan vekillikleri ve çeşitli devlet görevlileri ile görüşmeler gerçekleştirilmesine, ailelerin bizzat bakanlar, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile görüşerek sorunun çözümünü dile getirmelerine rağmen bir gelişme sağlanamadığını kaydetti.

Alıkonulan asker ve polislerden Vedat Kaya, Sedat Yabalak, Hüseyin Sarı, Semih Özbay, Müslim Altuntaş ve Adil Kavaklı’nın sesli ve görüntülü mesajlarının ilk olarak 4 Ocak 2016 günü yayınlandığını dile getiren Türkdoğan, İHD’nin çağrısı üzerine ikinci kez sesli ve görüntülü mesajlarının 8 Temmuz 2016 günü yayınlandığını ifade etti.

Askerlerin teslim edilmesini sağlamak barışa vesile olacaktır

Son dört yılda bu konuda bulundukları girişimleri sıralayan Türkdoğan, alıkonulan asker ve polislerin teslim edilmesi için herkesin elinden gelen çabayı göstermesini istedi. Aileler ile birlikte bugün Meclis’e giderek, HDP, CHP ve AKP gruplarıyla görüşeceklerini paylaşan Türkdoğan, “Siyasi ortam ne olursa, olsun bizim için önemli olan bu insanların sağ salim ailelerine teslim edilmesidir. Leyla Güven’in de aralarında bulunduğu binlerce tutuklunun açlık grevi Abdullah Öcalan tarafından yapılan açıklama sonrasında sona erdi ve bu bizim barış umutlarımızı yeniden yeşertti. Bu nedenle alıkonulan askerlerin teslim edilmesini sağlamak barışa vesile olacaktır.  PKK’ye insancıl hukuk kuralarını hatırlatıyor, alıkonulan asker ve polisleri serbest bırakmaya çağırıyoruz. Serbest bırakılmaları için üzerimize düşen her türlü girişimde bulunmaya ve teslim almaya hazır olduğumuzu belirtiyoruz” diye konuştu.

İçişleri Bakanı’ndan da randevu talep ettiklerini söyleyen Türkdoğan, şunları kaydetti: “Hala görüşmemize bir cevap verilmedi. İçişleri Bakanlığı ancak kaç kişinin gözaltına alındığı, kaç kişinin öldürüldüğüne dair açıklama yapıyor. Biraz da demokrasiye dair özgürlüklere dair verile açıklasınlar. Bu insanların sesini duysunlar.”

İstanbul seçimleri kadar 13 yurttaşı konuşun

Türkdoğan, sözlerinin devamında Türkiye kamuoyunun bu konuda sessiz kalmasını da eleştirdi. Türkdoğan, medyada hergün seçimleri tartışan gazetecilere seslenerek, “Ey Türkiye kamuoyu siz biliyor musunuz 13 yurttaşınız şuan alıkonulmuş durumda. Biraz da onların durumlarını konuşun. Bunlar 4 yıldır aileleriyle görüşemiyor” dedi.

Onun ardından alıkonulan er Müslüm Altıntaş’ın annesi Solgun Altıntaş konuştu. Anne Altıntaş, “Çocuklarımızı bırakın yeter. Hasret kaldık. Devlet ve PKK’ye diyorum, bırakın bunları. Çocuklarımız neyin cezasını çekiyor. Anlaşmaya varın, çocuklarımız artık evlerine gelsin” diye konuştu. 

Kardeşim fakir diye mi sessizsiniz?

Alıkonulan uzman çavuş Mevlüt Kahveci’nin ablası Beyhan Çarkcı ise kardeşine “Annem iyi, sağlığı da iyi. Buraya gelemedi ama seni çok özledi” diye seslendi.

Devlete de seslenen abla Çarkcı, şunları söyledi: “Sadece kardeşim değil, biz de esiriz. Nefes alamıyoruz. Siz bizim çınarımızı esir aldınız. Orada kalmalarına siz izin veriyorsunuz. İsteseydiniz 3 yıl önce alırdınız. Kardeşimin suçu ne vatana ihanet ettiği için mi, yoksa fakir çocuğu olduğu için mi esir kalmasına izin veriyorsunuz? Biz hiçbir zaman Kürt-Türk ayrımı yapmadık, hepimiz aynıyız. Onların da canı yanıyor biliyoruz. Sadece onun değil, bizim de esaretimizin son bulmasını istiyoruz.”

Öldükten sonra madalya mı takacaksınız?

4 yıldır çocuğunu göremeyen baba Şevket Altıntaş da, isyanını şu sözlerle dile getirdi: “Delikanlı oğlumu büyüttüm, askere gönderdim. 4 yıl oldu, yazık günah. Bu sözü duvara söylesem anlardı ama karşımızdakilerin duygusu yok. PKK’ye sesleniyorum; bırakın oğlumu. Devlete sesleniyorum; neyin peşindesiniz? 4 yıldır bu adamlar senin askerini almış ve sen ‘uzlaşmam’ diyorsun. Ölsünler mi? Ondan sonra resmi tören ve madalya mı takacaksınız. Bırakın bunları biz çocuk değiliz.”

Aileler, sonrasında Meclis’te HDP, CHP ve AKP grubu yetkileriyle görüşmek üzere İHD'den ayrıldı.