'Rusya’nın gücünün zayıflaması Türkiye’yi Suriye’de daha fazla ilerleme için cesaretlendirebilir'

Gazeteci Ruslan Süleymanov, Ukrayna Savaşı’nın Arap devletleri ve Ortadoğu’ya etkisini değerlendirdi.

'Rusya’nın gücünün zayıflaması Türkiye’yi Suriye’de daha fazla ilerleme için cesaretlendirebilir'
Rus oryantalist ve gazeteci Ruslan Süleymanov, Şubat 2022'ye kadar Kahire'deki TASS haber ajansının kıdemli Ortadoğu muhabiriydi. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini protesto etmek için bu görevinden istifa etti. Süleymanov, Ukrayna Savaşı’nın Arap devletleri ve Ortadoğu’ya etkisini IPS-Journal için değerlendirdi:  
 
Rusya'nın Ukrayna'ya askeri saldırısı, çoğu hem Moskova hem de Kiev ile yakın ekonomik ilişkiye sahip Arap devletleri için bir şok oldu. Rusya'nın yaklaşık yüzde 70'i ve Ukrayna'nın buğday, mısır ve ayçiçek yağı ihracatının yüzde 40'ı Orta Doğu ve Afrika'ya gidiyor. Dolayısıyla işgal ve Rusya'ya uygulanan yaptırımlar sonucunda birçok ülke ciddi bir gıda kriziyle karşı karşıya. Mısır'da ekmek fiyatı o kadar keskin bir şekilde yükseliyor ki, yönetim IMF'den yardım istedi. Ayrıca Mısır sterlini ABD doları karşısında yüzde 18 değer kaybetti.
 
Tek tek ülkelerin ekonomik öncelikleri, hangi gelişmelerin en büyük etkiye sahip olduğunu ortaya koyuyor: Körfez monarşilerinde, esas olarak enerji piyasasındaki istikrarsızlık, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır'da ise turist kaybı ve tedarik zincirinin bozulması konusunda büyük endişeler var. 
 
Arap medyası, Ukrayna'daki savaş hakkında kapsamlı haberler yapıyor ve birçoğu hem Moskova'nın hem de Kiev'in tutumunu ortaya koymaya çalışıyor. Büyük pan-Arap medyası, özellikle Londra merkezli Ash-Sharq al-Awsat gazetesi ve Emirlik'in Al-Arabiya yayıncısı uzmanları Rusya'nın Ukrayna'nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü ve uluslararası hukuku ihlal ettiği yorumunda bulunuyor.
 
Batı'yı sıklıkla eleştiren Katar TV kanalı Al Jazeera, Ukrayna'ya haber ekibi gönderdi ve şimdi yeni mülteci hareketine ve Batılı devletlerin çifte standartlarını gündeme getiriyor. 2015’ye Ortadoğuluların AB'ye girerken büyük zorluklar yaşadıkları ve bazılarının onları geri çevirmiş olması hafızalarda hala çok taze. 
 
Lübnanlı gazeteci Hazem Sagie Ash-Sharq al-Awsat'a yaptığı yorumda,  “Ukraynalılar Avrupalı, biz değiliz. Batılı ülkeler onları dinliyor, ama bizi değil' diyor. Bazı analistler Rusya'nın Ukrayna'daki eylemlerini İsrail'in Filistin topraklarını işgaliyle karşılaştırıyor ve Avrupa'nın İsrail'in Batı Şeria yerleşim politikasına verdiği utangaç tepkiyi hatırlıyor.
 
 
 
Arap devletlerinin ortak bir dış politika pozisyonu almalarının bir örneği yok ve Ukrayna'daki savaş konusunda da ortak bir tutumları yok. Kremlin'e bağlı olan Suriye dışında çoğu dikkat çekici bir çizgi sergiliyor. Bir tek Şam, "Lugansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetlerinin" bağımsızlığını hemen selamladı ve Putin'in Ukrayna'ya karşı savaşını memnuniyetle karşıladı.
 
Arap Birliği 28 Şubat’ta Rusya'dan bahsetmeyen temkinli bir açıklama yaptı ve Ukrayna'nın işgalini "diplomatik olarak çözülmesi" gereken bir "kriz" olarak tanımladı. Birçok Arap hükümetinin resmi açıklamaları gerilimi azaltma çağrısı yapmak ve ateşkes ihtiyacını vurgulamakla sınırlı kaldı. Bu sadece Moskova ile olan ilişkilerinden kaynaklanmıyor, aynı zamanda Batı'ya, bir tepkiyi ve özellikle de ABD birliklerinin geçen yıl Afganistan'dan alelacele çekilmesinin ardından ABD'ye yönelik artan güvensizliklerini gösteriyor.
 
Dahası, bazı Körfez liderleri Başkan Putin ile dostane ilişkiler sürdürüyor. BAE ve Suudi Arabistan, OPEC üyelerini ve Rusya dahil 10 OPEC dışı ülkeyi temsil eden OPEC+ anlaşmalarına uymanın önemli olduğunu düşünüyor. Enerji sözleşmeleri, petrol üreticisi ülkelerin ekonomik gücünün anahtarı. Mısır, Cezayir, Fas, Tunus ve Irak, Rusya ve Ukrayna'dan buğday ithalatına bağımlı ve görünüşe göre, gıda durumlarındaki bozulmanın etkisini en aza indirmenin en iyi yolu olarak tarafsız bir duruş sergilemek gerektiğine inanıyorlar.
 
Yine de bazıları Kremlin'in eylemlerini açıkça eleştiriyor. 24 Şubat'ta Lübnan Dışişleri Bakanlığı, Moskova'yı Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ihlal ettiği için kınadı ve Rusya'ya "askeri operasyonları derhal durdurması" çağrısında bulundu. Birkaç gün sonra Libya Dışişleri Bakanı da Rusya'yı Ukrayna'yı işgal ederek uluslararası hukuku ihlal etmekle suçladı. Suudi Arabistan ve Katar, savaşan taraflar arasında arabuluculuk yapmaya çalışıyor ve dışişleri bakanları düzenli olarak Moskova ve Kiev'deki muadillerini arıyor. Ancak olası bir barış anlaşması için umut vadeden tek platform İstanbul'daki müzakereler.
 
Savaşın başlamasından bu yana, Rus enerjisine alternatif arayan Avrupa Birliği, Ortadoğu ülkelerine kur yapıyor. Almanya Şansölye Yardımcısı ve Ekonomik İşler ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck 20 Mart'ta Almanya için uzun vadeli bir ekonomik ortaklık ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) müzakeresi amacıyla Katar'a gitti.
 
Ancak Katar Enerji Bakanı Saad bin Sharid al-Kaabi, ülkesinin Rusya'nın AB'ye yaptığı gaz ihracatının yerini hemen alamayacağını önceden belirtmişti. Katar geçen yıl dünyanın en büyük LNG üreticisi olmasına rağmen, üretiminin çoğu uzun vadeli sözleşmelerle Asyalı müşterilere yönelik. Katar makamları, kısa vadede ülkenin LNG'sinin yalnızca yüzde 10 ila 15'inin (O da Asyalı ithalatçılarının onayından sonra)  Avrupa'ya yönlendirilebileceğini söylüyor. Katar, üretim kapasitelerini ikiye katlamak için 30 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyor. Ama bu yatırım 2025'e kadar sürecek.
 
Libya ve Cezayir de AB için alternatif petrol ve gaz kaynakları olabilir. Cezayir halihazırda Avrupa pazarı için en büyük beş LNG üreticisinden biri. Ama orada da üretim kapasitesini artırmak için büyük yatırımlar gerekiyor. Bir de Almanya'nın özel LNG terminalleri olmayışı can sıkıcı bir gerçek. Rusya Ukrayna'yı işgal ettikten sonra, Alman hükümeti Brunsbüttel ve Wilhelmshaven'da tesisler kurmaya karar verdi. Ama bunlar da en erken 2026'ya kadar devreye giremeyecekler.
 
Rus liderlerin dikkati, Ukrayna'ya karşı yürüttükleri savaşın olası başarısızlığı nedeniyle onları diğer dış politika alanlarından uzaklaştırılıyor. Buna Rus birliklerinin faaliyetlerinin son zamanlarda gözle görülür şekilde azaldığı Suriye de dahil. Örneğin IŞİD kalıntılarının hâlâ faaliyet gösterdiği Irak ile sınır bölgesinde hava saldırılarının azalması.
 
BM Güvenlik Konseyi'nin 2585 sayılı Kararı, kuzeybatı Suriye'ye insani yardımın Türkiye üzerinden ulaştırılmasına izin veriyor. Ancak Batı ile ilişkiler bozulduğunda, Moskova bu kararı veto edebilir. Bu olursa, Suriye'nin insani felaketini ciddi şekilde daha da kötüleştirecek. Rusya'nın etkisinin zayıflaması, Türkiye'yi kuzey Suriye'ye daha fazla ilerlemeye teşvik edebilir. Ukrayna'daki savaş, bölgede zincirleme reaksiyonları tetikleyebilir ./artıgercek