Selahattin Demirtaş: İstersem bir günde hapisten çıkarım

Selahattin Demirtaş, “Ben istesem bir günde buradan çıkarım, ama onurumu yitirerek, boyun eğerek çıkmış olurum ki, öyle bir şey yapmaktansa burada ölmeyi tercih ederim” ifadelerini kullandı.

Selahattin Demirtaş: İstersem bir günde hapisten çıkarım

Altı yıldan uzun süredir Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş İz Gazete’ye verdiği röportajda gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

“Ben daha ilk günden beri içeride olmayı asla kabul etmedim” Diyen Demirtaş, “Hapse atılınca bittim, tükendim diye düşünmedim, ah vah etmedim, her gün saatlerce çalıştım, çalışıyorum. Çünkü bizim gibiler halkına hep borçludur, bu borcu ödemenin tek yolu da moralle, motivasyonla çalışmaktır” ifadelerini kullandı.

Demirtaş’ın röportajının öne çıkan bazı kısımları şu şekilde:

“Beni burada yalnız bırakmayan milyonların desteğiyle ruhum hep dışarıda gezip durdu.  Hapse atılınca bittim, tükendim diye düşünmedim, ah vah etmedim, her gün saatlerce çalıştım, çalışıyorum.

“Ben istesem bir günde buradan çıkarım”

Ben hapisten çıkmak için uğraşmadım, o uğraşı avukat arkadaşlarım verdiler. Ben istesem bir günde buradan çıkarım, ama onurumu yitirerek, boyun eğerek çıkmış olurum ki, öyle bir şey yapmaktansa burada ölmeyi tercih ederim.  Dolayısıyla bu durum, birçok siyasi tutsak için olduğu gibi benim için de cezaevini mücadele alanına dönüştürdü.

“HDP bu tür şeylere pabuç bırakmaz”

Hesaplara bloke konulması açıkça bir siyasi tehdittir, şantajdır. HDP bu tür şeylere pabuç bırakmaz.  Biz 7 Haziran 2015’te yüzde 13.2 ile barajı geçtiğimizde tek kuruş Hazine payı almıyorduk. Gerekirse aynen o günlerde olduğu gibi büyük bir halk dayanışmasıyla seçim kampanyası yürütülür.

“HDP kapılarını tümden kapatmadı”

Altılı Masanın adayı HDP’yi ve Emek Özgürlük İttifakı’nı ziyaret eder, ülkenin geleceğine dair açık, şeffaf bir müzakere yürütürse ve oradan bir uzlaşma çıkarsa ortak adayla seçime gidilebileceğini tüm HDP sözcüleri açıkladılar zaten. Böyle bir şey olmazsa da HDP mecburen kendi adayıyla ve iddialı şekilde seçim yarışına girecek. Yani ortak aday için HDP kapılarını tümden kapatmadan, kendi adayı için ciddiyetle hazırlık yapıyor. Durum şimdilik budur. Top da Altılı Masa’dadır.

“Umarım en son ben çıkarım buradan”

Aklımda hep ben buradayken yitirdiklerimiz var, ilk fırsatta onların mezarlarına gitmek isterim ve umarım en son ben çıkarım buradan ama çıktığımda halen içeride olan arkadaşlarım olursa ailelerine gitmek benim için borçtur.

“Yeni bir öykü kitabım yayına hazırlanıyor”

Yeni bir öykü kitabım yayına hazırlanıyor, şubat başında çıkacağı söylendi bana. Kendi kendime yazdığım öyküler işte.

Edebiyatta halen çok iddialı değilim ama geliştiğimi fark edebiliyorum. Yazmaya devam edebilirsem bir gün edebi açıdan daha iddialı eserler de ortaya çıkarabileceğime inanıyorum. Ama tesis yok, alt yapı yok. Altı yıldır 12 metrekarelik hücrede yazıyorum sonuçta. Bu son derece kısıtlayıcı ve engelleyici bir olgu tabii.

“Muhalefetin Kürt sorununa ve HDP’ye tutumunu cesaretten yoksun”

Muhalefetin Kürt sorununa ve HDP’ye tutumunu cesaretten ve geleceği birlikte inşa etme anlayışından yoksun, yetersiz bir politik tutum olarak değerlendiriyorum.

“Söz konusu Kürt sorunu ve HDP olunca herkes kendini özel harekatçı gibi konumlandırıyor”

Siyasi partiler ve özellikle de muhalefet ‘terörle mücadele personeli’ değildir. ‘Terör’ olarak tanımlasa bile sorunlara siyasi, barışçıl çözüm bulmak siyasetin işidir. Ama Türkiye’de söz konusu Kürt sorunu ve HDP olunca herkes kendini özel harekatçı gibi konumlandırıyor.

“Sivil düşünebilen muhalefet çok az”

Devletin resmi ideolojisi ve yüz yıllık hatalı politikaları beyinleri öylesine zehirlemiş ve teslim almış ki, sivil düşünebilen, devlet aklıyla değil de kendi aklıyla meselelere yaklaşabilen muhalefet çok sınırlı ne yazık ki.

“Sen bize terörle mücadelede yardım etmiyorsun, o yüzden sen de teröristsin”

Düşünün ki ben bir Kürt olarak ‘dilim’ dediğimde ‘terörörö’ diye üstümüze bir dolu hakaret, tehdit boca ediliyor. ‘Kimliğim’ dediğimde ‘Önce terörü kına’ diye linç ediliyorum. ‘Barış’ dediğimde ‘Savaş mı var barış olsun, terör var terör!’ denilip lafım ağzıma tıkılıyor. E ben de o zaman dönüp diyorum ki ‘Buyurun o zaman terörle mücadele edin’ Bu mücadelede 40 yıldır başarılı olamayınca bu defa yeniden bana dönüp bağırıyor, işkence ediyor, beni hapse atıyor, öldürüyor. ‘Niye böyle yapıyorsun?’ diye sorsak ‘Sen bize terörle mücadelede yardım etmiyorsun, o yüzden sen de teröristsin’ diyor.

“Muhalefetin bir kısmı bir türlü JÖH, PÖH üniformasını çıkarıp da siyaset yapamıyor”

JÖH, PÖH gibi davranmak yerine siyasetçi gibi davransan oturup konuşacağız ve kimse ölmeden, öldürmeden, memleket bölünmeden sorunlarımızı çözeceğiz ama yok. Maalesef muhalefetin bir kısmı bir türlü JÖH, PÖH üniformasını çıkarıp da siyaset yapamıyor halen. Biz de bu acı gerçeği değiştirebilmek için sabırla uğraşıp duruyoruz işte.

“AKP-MHP’nin trolleri saldıracak, oy kaybedeceğiz diye korkmak büyük kaybettirir”

Altılı Masa diyalog için önemli ve kıymetli bir deneyimdir ama yetmez, kimsenin dışarıda bırakılmayacağı bir demokratik Cumhuriyet için daha cesur olmak gerek.  ‘AKP-MHP’nin trolleri saldıracak, oy kaybedeceğiz’ diye korkmak büyük kaybettirir. Genişlemek oy da kazandırır, aydınlık yarınları da.

“Daha var o günlere”

Zihniyet değiştiğinde, insan türü olarak bırakın bu ülkenin, evrenin bile tek sahibi, hükümdarı olmadığımızı, canlı ve cansız tüm varlıklarla beraber doğanın parçası olduğumuzu, kendimizi abartmanın alemi olmadığını idrak edip haddimizi bildiğimizde değişim başlayacak, daha var o günlere.”

Demirtaş, “Son olarak size sempati duyduğu için sevgilisiyle limoni olan İzmirli gençler ve limoni sevgililerine ne dersiniz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Manyak mısınız lan siz? Başka derdiniz mi yok? Ben diyorum ‘Geceler kısa, dört nala sevişmek gerek’ siz neyle uğraşıyorsunuz!  Haydi bir çiçekle kapısına gidip yalvarın malvarın, bi’ şeyler yapıp barışın. Seçim yaklaşıyor, bir oy da bir oydur. Bakın ben her hafta görüşte sevgilime yalvarıyorum, ayıp değil, bi’şey değil yani. Selamlar, sevgiler, görüşmek dileğiyle.”