Sert: Türkiye, Kürtlerle sağlıklı ve entegre bir ilişki ağını yeniden inşa etmeli

Sert: Türkiye, Kürtlerle sağlıklı ve entegre bir ilişki ağını yeniden inşa etmeli

Türkiye’nin Kürtlerle ilişki kuramamasının ülke dışındaki aktörlere davetiye çıkardığını söyleyen Sert, bu durumun devletin dış politika seçeneklerini sınırladığını ifade etti.

Eski Başbakanlık Basın Müşaviri Osman Sert, Türkiye ile Kürt aktörler arasındaki ilişki yokluğunun Türk dış politikasını etkilediğini söyledi.

Sert, Perspektif.Online sitesi için kaleme aldığı “Türkiye ve Kürt Kartı” başlıklı yazıda, Türkiye’nin bu konudaki inisiyatifinin azalttığını ve “Kürt kartı”nın ülke dışındaki aktörler tarafından kullanılmasına davetiye çıkardığını savundu.

“Ankara varlığını söylem düzeyinde inkar etse de, karar vericilerin zihninin arka planında sürekli bir Kürt faktörü ya da Ankara’nın edilgen olduğu durumlarda da dış güçlerin bir Kürt kartı vardı” diye Sert, “Kürtler kimi zaman bir tehdit kaynağı kimi zaman iş birliği fırsatı kimi zaman da ‘keşke hiç olmasa’ denilen bir unsur olarak dış politika yapımında göz önüne alınması gereken bir gerçeklik olarak var oldu” ifadelerini kullandı.

Birçok bölge, aktör, yapı hatta alt kimliklere bölünmüş Kürtlerin her unsuru ile entegre bir diyalog süreci yaşanmadığına dikkat çeken Sert, kimi zaman güvenlik perspektifi kaynaklı kimi zaman diplomatik kimi zaman da siyasi gerekçelerle eksik ve yarım kalan bu ilişkinin AK Parti döneminde daha bütüncül bir hal aldığını ancak Türkiye’nin bu esnekliği bütünüyle kaybettiğini vurguladı.

Türkiye’nin Kürt sorununda tüm sermayesini “Demir yumruk formülüne” yatırdığını ifade eden Sert, şunları kaydetti:Yapılması gereken; stratejik bir bakış açısı ve tanımlı bir nihai ortak hedef çerçevesinde Kürtlerle hem içerde hem dışarda sağlıklı ve entegre bir ilişki ağını yeniden inşa etmektir.

Bu ilişkinin yokluğu sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika seçeneklerini ve manevra alanını sınırlamakla kalmıyor, istikrarlı bir geleceğe ancak birlikte oldukları taktirde yürüyebilecek ve bölgede ortak bir geleceği birlikte inşa edebilecek tarafları anlamsız bir enerji, zaman ve her şeyden önce can kaybına sürüklüyor.

Bu sarmalın aşılmasının sorumluluğu da temelde oyun kurucu bir rol üstlenmek iddiasında olan Ankara’ya düşüyor.

Perspektif