T24'ten gizli toplantı tutanağı: Kürt'ü Kürt'e kırdıralım!
T24'teki köşesinde bir yazı kaleme alan yazar Aydın Engin, yorumsuz bir şekilde AK Parti'ye ait olduğu düşünülen bir toplantı tutanağını yayımladı. HDP ve Kürt politikasının ana gündem maddesi olduğu toplantıda HDP ile CHP arasında her geçen gün artan ittifağın önünün kesilmesi için neler yapılması gerektiği de masaya yatırılan konular arasında.
T24'teki köşesinde bir yazı kaleme alan yazar Aydın Engin, AK Parti'ye ait olduğu düşünülen bir toplantı tutanağını yorumsuz bir şekilde yayımladı. HDP ve Kürt politikasının ana gündem maddesi olduğu toplantıda HDP ile CHP arasında her geçen gün artan ittifağın önünün kesilmesi için neler yapılması gerektiği de masaya yatırılan konular arasında olduğu görülüyor.
Toplantı tutanağının bir gazetecinin eline geçmeden imha edilmesi gerektiği notu ile bitirilen Aydın Engin'in yazısı:
- Partiye sadık ve analiz kabiliyetleri yüksek uzman siyasetçilere hazırlattığım durum tespiti ile başlayalım. Okuyun lütfen.
- Durum tespiti: Suriye'de ilan ettiğimiz hiçbir adımı atamıyoruz. Trump yönetimi destek diyor, köstek oluyor; Putin'in de asıl niyeti Suriye rejimini yeniden ayakları üstüne kaldırmak. Yani her iki tarafta aslında bizi oyalıyor. Buna karşılık kamuoyuna kesinlik taşıyan açıklamalar yaptık. Adım atamayışımız itibar kaybımıza yol açıyor.
Dışarıda durum bu. Ancak içeride de durum pek parlak değil. Pahalılık ve işsizlik gibi bilinen ve üstünde daha önce konuştuğumuz konuları geçelim. Yeni parti kuracakların bizden ne kadar koparacağını da şimdilik gündem dışı tutalım.
Ancak İstanbul seçimin sırasında ve özellikle sonrasında yaşanan gelişmeler kaygı uyandırıyor. Mutlaka önlem alınması gerekiyor. Seçim tekrarlandığında ortaya çıkan inanılmaz farkta Kürt seçmenlerin tutumu belirleyici etkenlerden biriydi. Seçimden sonra da CHP içinde bugüne dek alışılmadık çıkışlar oldu. Parti yönetimi istemeden özellikle genç CHP'lilerde Kürtlerle daha sıkı temas kurulduğu gözleniyor. Üç Kürt kentindeki kayyım operasyonunun ardından CHP tepelerinden gelen dayanışmacı açıklamalar ve Ekrem İmamoğlu'nun Diyarbakır'da Selçuk Mızraklı ve Ahmet Türk'le buluşması sanılanın çok ötesinde bir yakınlaşma sağladı. CHP ile Kürtlerin yani HDP'nin yakınlaşmasının önlenmesi çok önemli. Bu durumda öncelikli sorun CHP ve HDP yakınlaşmasını önlemek, "Millet İttifakı" dedikleri birliği parçalamaktır. Bu sorunu nasıl çözeceğimizi tartışmalıyız...
- Evet mesele pek basit olarak tarif edildi. Şimdi bunu enine boyuna münakaşa etmeliyiz. Söz isteyen? Buyrun...
- Muhterem başkanım ben meseleyi daha derinlemesine ele almaktan yanayım. Yani meselenin adını doğru koymalıyız. Benim teklifim de pek sade ve kısa: HDP'nin tasfiye edilmesi, tabiri caizse mevcudiyetinin sonlandırılması gerekiyor. Ama bunu eskiden yapıldığı gibi yasaklayarak yapmamalıyız. Tecrübeler gösteriyor ki bu işe yaramıyor, yenisi kuruluyor ve yenisi eskisinden daha güçlü oluyor.
- Bu teklif üstüne söz almak isteyen?.. Yok mu? Efendim? Hayır, ben şahsi fikrimi en sonda söyleyeceğim. Önce münakaşa edelim; fikirlerinizi görelim... Siz mi? Buyrun...
- Efendim, siz sona bırakmasaydınız görüşünüzü. Bize düşen sizin görüşlerinizi ayrıntılamak, sizin stratejik görüşlerinize uygun taktikler üstünde konuşmaktır.
- Herkes böyle mi düşünüyor?.. Pekala... Ben, HDP'yi saf dışı bırakmak için askeri metodlar kullanamayacağımıza göre Kürtlerin çoğunluk olduğu vilayetlerdeki seçmenlerimizi harekete geçirmeliyiz kanaatindeyim. Bugüne kadar o bölgede bize oy veren seçmenler de, korucu aşiretler de, hatta parti yöneticileri de hep seyrettiler. Şimdi onları harekete geçirelim. Unutmayalım orada HDP, yani PKK destekçileri çoğunlukta ama bizim de en az yüzde 30, bazı yerlerde yüzde 50'ye yakın oyumuz var. Onları harekete geçirelim.
- Çok doğru sayın Başkan. Zaten biz işte bu yüzden önce siz görüşünüzü belirtip bize ışık tutun demiştik. Şimdi bu doğru ve derin stratejinize uygun olarak ben dağdaki çocukların annelerini harekete geçirmeyi teklif ediyorum..
- Arkadaşıma katılıyorum sayın başkanım. Güzel fikir. İster gönüllü gitmiş olsunlar, ister PKK zoruyla gitmiş olsunlar. Bunların aralarında ana babaları bize oy verenler de var. İşte biz o anneleri HDP önüne yığalım ve her gün adım adım sayılarını artıralım.
- Sayın Başkan, o "Cumartesi Anneleri" denen, solcuların öne sürdüğü kadınlarla nasıl tesirli bir kamuoyu yaratıldı ve yaratılıyor değil mi? Bizim de annelerimiz var. Onlar da HDP önünde otursunlar. Çok tesirli olur.
- Ama onların güvenliğini sağlamayı unutmayalım...
- Siz onu bana bırakın... Ayrıca ben sanatçı ve gazetecileri de ayarlayacağım. Dayanışma ziyaretine gitsinler, medya için haber değeri artar.
- Ayrıca Perinçek'ten ve MHP'lilerden de destek isteyelim Başkanım...
- Bir de madem bizim seçmenleri harekete geçirelim dedik, bütün Kürt illerinde yürüyüşler düzenlesinler. Ellerinde bayraklar. Efendime söyleyeyim, "Tek ülke, tek vatan, tek millet" filan diye. Bir de "Kahrolsun PKK, kahrolsun HDP" diye haykırarak. Yani yalnız PKK değil aynı zamanda "Kahrolsun HDP" diye...
- Yani Kürt'ü Kürt'e kırdıralım diyorsunuz?
- Açıkça demiyoruz tabii. Ama neticeten durum bu, taktik bu, strateji bu...
- Tamam ilk adım olarak bunlarda mutabıkız. Teferruatını arkadaşlar halleder artık. Şunu görmek lazım. HDP devre dışı bırakılırsa PKK şiddeti artırır. O zaman da bizim ister kayyım operasyonları, ister askeri operasyonlarımız haklılık kazanacak.
- En azından solcuların, marksistlerin söyleyecek sözü kalmaz. Hatta CHP'nin de...
- Ah, ah, keşke CHP onlara sahip çıksa... Bu defa CHP - PKK koalisyonu iddiamız kamuoyunda kesin destek bulur... Haksız mıyım?
- Çok haklısınız sayın başkanım. Her zamanki gibi çok haklısınız. Allah sizi başımızdan eksik etmesin...
- Tamam tamam... Ha unutmadan... Bu toplantının tutanağı mutlaka ve derhal imha edilsin. Bakarsınız bir gazetecinin eline geçer, yayınlar, çok zora düşeriz...