'Türkiye önümüzdeki dönemde yüksek enflasyon sorunu yaşayacak'

Borsa İstanbul eski başkanı ve Merkez Bankası eski Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Turhan, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde yüksek bir enflasyon sorunu yaşayacağını söyledi.

'Türkiye önümüzdeki dönemde yüksek enflasyon sorunu yaşayacak'

Türkiye ekonomisi özellikle son aylarda çok büyük sorunlarla karşı karşıya. Özellikle hayat pahalılığı ağır bir sorun olarak yaşanıyor.

Rûdaw, AK Parti hükümetinin bu sorunlara karşı hangi tedbirleri aldığını ve uygulamaya konulan yeni ekonomi programı hakkında yorumcuları konuk etti.

“Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uygulamak istediği yeni ekonomik sistem nasıl bir sistem? Faizin düşürülmesi isteniyor. Erdoğan neden bunda ısrar ediyor?” sorusuna cevap veren katılımcılar, “yeni model” olarak sunulan modelin aslında Türkiye’de uygulanmasının mümkün olmadığının kısa sürede ortaya çıktığını ve hükümetin de bundan vazgeçmenin arayışı içinde olduğunu belirttiler.

Borsa İstanbul eski Başkanı ve Merkez Bankası eski Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Turhan, Gelecek Partisi Sözcüsü ve ekonomist Serkan Özcan ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya yeni ekonomik modeli, Merkez Bankası’nın (MB) durumunu, yüksek enflasyonu ve hükümetin düşük faiz ısrarını Hêvîdar Zana’nın sunduğu Rûdaw ana haber bülteninde tartıştı.

“Gönül isterdi ki bu yayını Kürtçe yapabilelim”

Foto: Rûdaw

Katılımcıların değerlendirmeleri özetle şöyle:

İbrahim Turhan: “Gönül isterdi ki bu yayını simultane tercümeye gerek kalmadan Kürtçe yapabilelim.  Ülkemde yaşayan insanların yüzde 10’unun konuştuğu bir dili bilmiyor, konuşamıyor olmak benim için bir üzüncü. Ama Türkiye'nin koşullarını sanıyorum izleyiciler de biliyordur. Sayın Cumhurbaşkanının faizi indirme konusundaki ısrarı ısrarının iki yönü var. Birincisi sayın cumhurbaşkanı faizi düşürerek yatırımları üretimi, istihdamı artırabileceği gibi bir kanıya sahip ve bunun -hele de seçim dönemi yaklaşmışken-kendisine siyasal olarak da katkısı olacağını düşünüyor. Bu düşünce biçimi ne yazık ki sorunlu. Ayrıca faizle ilgili bazı dini hassasiyetler zaman zaman dile getiriliyor. Şimdi faizi bu şekilde düşürme sistemi neden işe yaramaz? Faiz bir fiyattır, tasarrufların fiyatıdır şayet siz herhangi bir malın fiyatını olması gerekenin altında tutarsanız, piyasada çok fazla Türk Lirası olursa fiyatları artırır, enflasyona sebep olur. İkincisi kur üzerinde doğal olarak baskı oluşturur. Şu anda yaşadığımız şey bu. Önümüzdeki dönemde yüksek bir enflasyon sorunu yaşayacak Türkiye. Yani bunun öncü işaretleri görülüyor zaten hem gıdada hem sanayi mallarında. Dolayısıyla Sayın Erdoğan'ın bu yaklaşımının olumlu netice vermesi çok kolay görünmüyor.”

Serkan Özcan: “Vallahi ben Kürt olduğum halde Kürtçe konuşamıyorum. Biraz anlıyorum ama çok fazla konuşamıyorum. Aslında hükümetin önümüze koyduğum modeller üzerinde çok fazla derin tartışmalar yapmaya gerek yok. Ben açıkçası en başından beri hükümetin bir model oluşturduğu, bu model çerçevesinde bir politika geliştirdi fikrine de çok fazla katılmıyorum. Türkiye'de birkaç ay öncesine kadar olması gerekenin altında bir faiz oranı olması gerektiğini söyleyen bir hükümet var. Ve maalesef bunun doğal sonucu olarak da para politikasında kontrolü kaybetmiş bir Merkez Bankası var. 2 ay içerisinde kur 8 liradan 18 liraya geldi. Bir noktada artık hükümetin buna müdahale etmesi gerekti ve hükümet bugün de bundan bir iki ay önce söylediği tezlerin aksine başka şeyler söylemeye başladı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hazinesini bağladı yani bir tür kefalet vermiş oldu. Türk Lirası mevduatı hesabı olup dolar farkını almak isteyen vatandaşlar için. Çin modelinin Türkiye'ye uygun olmamasının aslında iktisadi nedenlerden çok siyasi nedenleri var. Çünkü Türkiye'nin 19. Yüzyıldan başlayan bir anayasa tecrübesi var. Türkiye'nin çok fazla eksikleri olsa bile bir demokrasi ve hukuk tarihi var. Bunlarla ilgili geçirdiği bir süreç var. O nedenle Türkiye'de Doğu/Güneydoğu Asya'dan ya da Uzak Doğu'dan bir modeli getirip koyup hadi bunu yapalım demenizin hiçbir karşılığı yoktur. Nitekim böyle olmadığını aslında milletin sosyal tepkisinden de anlamak mümkün. Asgari ücrette yüzde 50’lik bir artış var ama bu artışa rağmen, bu yeni asgari ücretin daha çalışanların eline geçmedi halde açlık sınırının altına gerilediğini görüyoruz. Bu nedenle Çin gibi otoriter/totaliter sistemlerde çabuk kabul gören bir sistem Türkiye için (uygun değil). Hükümetin de bunu anladığını ve yeni bir çıkış yolu için çabaladığını görüyoruz.”

“Kürdistan'a ihracatın düşmesi işsizliği oldukça artırdı”

Mehmet Kaya: “Teşekkür ederim Hêvîdar Hanım. Doğrusu Türkiye'den farklı bir yanımız yok. Ama bölgeyi iki açıdan daha fazla etkiledi. Birincisi tabii ki bölge sanayi yoğunluklu olan bir bölge değil. Gayri safi milli hasıladan aldığı pay düşük. İşsizlik rakamları Türkiye ortalamasının üzerinde. Küçük ve orta ölçekli işletmeler yoğunluklu bir bölge. İster istemez gerek pandemiden gerekse de biraz daha batı illerine bağlı ticareti imalatı olmadığı için bu anlamda oldukça fazla etkilendi. Piyasaların istikrarsız olması, gerek faiz oranlarının yükselmesi gerekse de Türk lirasının değer kaybetmesi… Diğer ikinci bir etken de şu: Bizde bir diğer önemli dış ticaret partneri Kürdistan Bölgesi’dir. Kürdistan Bölgesi ile yapılan ticarette de önemli bir düşüş yaşandı bu süreçte. Yani referandum (Bağımsızlık referandumu) sonrası maalesef Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile siyasi ilişkilerin bir türlü sağlıklı bir şekilde oturtulamaması, bölgenin ihracatının yüzde 65’ini oluşturan Kürdistan'a ihracatın yarı yarıya düşmesi ister istemez bölgede hem ticareti hem de ekonomi ve buna bağlı olarak işsizliği oldukça artırdı. Burada bir güven sıkıntısı var. Doğrusu yeni yatırım yapma ile ilgili ister istemez fiyatlarla ilgili bir beklenti var. Türk lirasının eskiden olduğu gibi değerli bir konuma gelmesi yani stabil olması ki bizler Irak’la ticaretimizde Türk Lirasını kullanır konumdaydık ama şimdi onu yapamaz durumdayız. Daha çok dolar üzerinden yürüyen bir ticaret hakim olmaya başladı ister istemez.” /Rudaw