''Türkiye-Rusya İlişkileri Toz Pembe Değil''

Türkiye ve Rusya ilişkilerinin Ankara-Washington ve NATO hattındaki etkisi Washington’daki düşünce kuruluşu Wilson Center’ın düzenlediği panelde S-400 ve Suriye krizi üzerinden ele alındı.

''Türkiye-Rusya İlişkileri Toz Pembe Değil''

Amerika’nin Sesi’nin haberine göre ABD’nin eski Suriye özel temsilcisi James Jeffrey, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin “toz pembe değil karmaşık bir ilişki” olduğunu söyledi. Jeffrey, S-400 konusunda sert tutumlardan taviz vermedikçe ABD ve Türkiye arasında verimli bir ilişkinin olamayacağını belirtti.

Wilson Center bünyesindeki Kennan Institute ile birlikte internet üzerinden düzenlenen panelde, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi olan ve bir önceki yönetimde Washington’un Suriye özel temsilcisi olarak görev yapan James Jeffrey, Wilson Center’ın Ortadoğu Programı Başkanı olarak Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkileri değerlendirdi.

Rusya’nın “genişlemeci” Türkiye’ninse “statükocu” bir devlet olması sebebiyle tarihten bu yana aslında iki ülkenin doğal rakip olduğunu ve bunun bugün de devam ettiğini belirten James Jeffrey, Ankara ve Moskova arasındaki ilişkinin “toz pembe değil karmaşık bir ilişki” olduğunu vurguladı.

Bu bağlamda Suriye’nin İdlib bölgesi, Libya ve Dağlık Karabağ olmak üzere Rusya’nın Türkiye sebebiyle üç alanda askeri açıdan geri adım atmak zorunda kaldığının altını çizdi.

“Artık devir değişti”

James Jeffrey, “Türkiye’nin taraf değiştirdiğini ya da Soğuk Savaş sırasında istediğimiz şekilde davranacağı varsayılan o eski kararlı müttefik olduğunu düşünenler durumu yanlış değerlendiriyor. Artık devir değişti” şeklinde konuştu.

“Soğuk Savaş’tan sonra batı dünyasının dış politikada Franco gibi bir diktatöre komünist karşıtı diye NATO’nun kucak açabildiği jeo-stratejik realiteden dış politikada değerlere dayanan bir yaklaşıma geçtiğini” söyleyen Jeffrey, 2000’li yılların ilk on yılında “ Erdoğan’ın sıfır sorun yaklaşımıyla ilerlediğini ancak son 10 yılda dünya hala değerlere odaklıyken, batıyla daha çatışmacı ve daha otoriter bir yaklaşıma geçtiğini” belirtti.

“Sıfır sorundan sıfır müttefik noktasına”

Amerika’nın Ortadoğu’da küresel çapta bir güvenlik rolü üstlenmekten uzaklaştığı algısının kısmen doğru olduğunu; Türkiye’nin özellikle Suriye’de diğer tarafla yani Rusya ile anlaşma yapmak zorunda kaldığını belirten James Jeffrey kendisinin de geçmiş dönemde sorumluluk alanı içine giren Suriye’deki Türkiye-Rusya işbirliğini şu sözlerle değerlendirdi:

“Suriye’de ilginç olan şuydu: Türkiye de, İsrail ve ABD gibi genel olarak Rusya’nın Suriye’de yapmak istediğine karşı olan ana aktörlerden biri olmasına rağmen, neredeyse her gün Rusya ve Türkiye arasında taktiksel bir anlaşma ya da toplantı oluyor. Bu da ‘ya bizimlesiniz ya da bize karşısınız’ şeklinde net bir ittifak görmek isteyen batıdakileri rahatsız ediyor. Türkiye bazen bizim yanımızda bazen de bize karşı görünüyor. Bu da soruna yol açıyor. Bir de Erdoğan’ın sıfır sorundan sıfır müttefik noktasına gelen diplomasi yaklaşımı var.”

“Erdoğan adımlarını batıdaki ortaklarıyla koordine etmede ciddi sorun yaşıyor”

Ankara’nın Ege, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Kuzey Suriye, Kuzey Irak ve PKK dahil olmak üzere ABD, Avrupa ve Arap dünyasıyla yaşadığı sorunların çoğunun Türkiye’nin 1980’ler ve 1990’lardaki geleneksel endişelerinin devamı olduğunu belirten James Jeffrey, “Türkiye’nin bunların çoğuna verdiği karşılığın uygulamada aslında makul olduğunu; ancak Erdoğan’ın bu adımları batıdaki ortaklarıyla etkili bir şekilde koordine etme konusunda ciddi sorunlar yaşadığını” söyledi.

“S-400 tarihteki krizlerden başka”

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından Washington’da bazı çevrelerin başarısız darbe girişimini sorgulamalarının ve Türkiye’nin de Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın almasının ilişkilerde derin bir yaraya yol açtığını belirten Jeffrey, “Amerika’nın savunma alanındaki çıkarlarını doğrudan ilgilendiren S-400 sorununun Türkiye ve ABD arasında Kıbrıs dahil olmak üzere tarih boyunca yaşanan sorunlardan bambaşka bir kriz olduğuna” dikkat çekti.

VOA