30 milyon Kürd'ün yaşadığı Türkiye'de Kürtçe 'Bilinmeyen Dil' oldu

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri bitmek bilmiyor. İhlallere her gün yenileri ekleniyor. Amasya E Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Fethi Yaşa'ya yazdığı üç Kürtçe mektup nedeniyle 180 TL fatura çıkarıldı. Osmaniye'de ise tutukluların radyolarına el konuldu. 

30 milyon Kürd'ün yaşadığı Türkiye'de Kürtçe 'Bilinmeyen Dil' oldu

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri bitmek bilmiyor. İhlallere her gün yenileri ekleniyor. Amasya E Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Fethi Yaşa'ya yazdığı üç Kürtçe mektup nedeniyle 180 TL fatura çıkarıldı. Osmaniye'de ise tutukluların radyolarına el konuldu. 

1980 Askeri Darbesi ardından Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde Türkçe konuşulması noktasında "Türkçe konuş çok konuş" sloganıyla ön plana çıkan dayatmanın bir benzeri de Amasya E Tipi Cezaevi'nde yaşandı.

Cezaevinde  bulunan Fethi Yaşa'ya, Şubat ayında gönderdiği üç Kürtçe mektuptan kaynaklı cezaevi idaresi tarafından 180 TL fatura çıkarıldı. Kürtçe yazdığı üçm ektup için cezaevi idaresi tarafından tercüman ücreti olarak 60’ar TL istenen karar 22 Temmuz günü Yaşa’ya tebliğ edildi.

29 Temmuz’da Amasya Cezaevi İnfaz Hakimliği’ne başvuran Yaşa’nın talebi, “Dışarıya gönderilmek istenen Türkçe dışında dil veya lehçede yazılmış üç adet mektubun iş kolu marifetiyle tercüme edilmesinden dolayı işlem sonucu her biri 60’ar TL tutarında olmak üzere toplamda 180 TL tutarındaki tercüme ücretinin  tebliğ tarihinden  geçerli olmak üzere 1 ay içerisinde hükümlünün kendisi tarafından ödenmesine” denilerek, reddedildi.

Bunun üzerine Yaşa, Amasya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz bulundu. 

İtiraz gerekçesinde Yaşa, şu ifadeleri kullandı:

“Yaklaşık beş ay önce anadilim olan Kürtçe ile mektup yazıp, yolladım. 22 Temmuz tarihinde cezaevinde mektuplar ile ilgilenen ilgili personel tarafıma iletilmek üzere elinde bir tebligat ile çıka geldi. Bana tebligatın mektupların tercüme parası olduğunu söyledi. Yıllardır cezaevinde Kürtçe mektup yazıp, gönderdiğim ve bana Kürtçe mektup geldiği halde böyle bir durum ile karşılaşmadım.”

Amasya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi de kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, itirazı ret etti. Tutuklu Yaşa, kararı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıyacağını belirtti.

Osmaniye 2 No'lu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde kalan tutuklular da yaşadıkları hak ihlallerini İHD'ye gönderdikleri mektupta anlatarak, keyfi disiplin cezalarına dikkati çekti. 

Mehmet Kazıcı, Mikail Pelit, Şeyhmus Kaya, Naci Salman, Adem Amaç, Ö. Azad İnci, Mehmet Kılıç ve M. Salih Aktaş isimli tutuklular, İHD Adana Şubesi'ne gönderdikleri mektupta disiplin cezalarının keyfi hal aldığını yazdı.  

15 Temmuz askeri kalkışma sonrası cezaevinde hak ihlallerinde artış yaşandığına değinen tutuklular, şunları yazdı:

"Uzun zamandan beri OHAL bahanesi gerekçe gösterilerek yasal olan haklarımız elimizden alındığı gibi şimdi de ayakta sayım dayatması bahane edilerek keyfi olarak verilen ve verilmeye devam eden disiplin cezaları ile teslim alınmaya çalışılmaktayız" dedi. Tutuklar yaşadıkları hak ihlallerini ise şöyle sıraladı: "Ayakta sayım dayatılıyor ve dayatma nedeniyle disiplin cezaları veriliyor. Toplatılma kararı olmamasına rağmen kitap ve dergilere el konuluyor. Yeni Yaşam gazetesi verilmiyor. Sohbet ve atölye çıkma hakkımız verilmiyor. Radyolarımıza el konuldu. Havalandırmanın üstü tellerle kapılmış durumda. Görüşe gelen ailelerimiz keyfi olarak saatlerce dışarıda bekletilmekte. Bu yazdığımız hak ihlallerin son bulmasını istiyoruz. "

Tutuklular, Adalet Bakanlığı ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'na da başvurduklarını ancak kendilerine bir yanıt verilmediğini yazdı.

Bir diğer hak ihlali haberi Kürkçüler Cezaevi'nden geldi. Hasta tutuklu Mehmet Zahit Şahin, “Arama” adı altında koğuşlara baskın düzenlediği ve köpeklerle arama yapıldığını aktardı. 

İnsan Hakları Derneği’nin (İHD)  Hasta tutuklular listesinde bulunan Mehmet Zahit Şahin (34), ileri derecede bel fıtığı, bronşit ve astım sorunlarına rağmen tahliye edilmiyor. Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi'nde 13 yıldır tutuklu bulunan Şahin, ailesi aracılıyla maruz kaldıkları hak ihlallerini aktardı. 

Şahin’in ablası Tayibe Şahin, cezaevinde gece aramalarında koğuşlarla köpeklerle aramaların yapıldığını söyledi. Psikolojik ve fiziksel şiddete uğrayan kardeşinin hayatından endişe duyduğunu belirten Tayibe Şahin, cezaevlerinde sık sık hak ihlallerinin yaşandığını ve kardeşi ile yaptığı telefon görüşmeleri içeriğinin hak ihlallerine dönmesi durumunda telefon görüşmesinin idare tarafından sonlandırıldığını ifade etti. 

Hasta tutuklu Şahin'in avukatları Didar Erdem ve Serhat Çakmak, müvekkillerinin yaşadıkları hak ihlallerine karşı suç duyurunda bulunacaklarını kaydetti. Avukatlar da 11 Ekim 2019 tarihinde Şahin'in kaldığı koğuşa, “arama” adı altında köpeklerle baskın düzenlendiğini, köpeklerle yapılan baskının hem fiziksel hem de psikolojik şiddet teşkil ettiğini ve uzun bir süredir idare tarafından sistematikleşen hak ihlallerinin işkenceye dönüştüğünü dile getirdi. 

Avukatlar, sorumluların tespit edilmesi ve hakkında işlem yapılması için Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduklarını bildirdi.