Afrin'de Yüzbaşı Özdemir'i YPG değil Ruslar vurdu

Mayıs ayının ilk haftasında, Suriye’nin Azez bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birlikleri ile Kürt milis grubu YPG arasında çıkan çatışmada Yüzbaşı Celalettin Özdemir'in öldüğü bir binbaşının da ağır yaralandığı haberleri medyaya yansıdı.

Afrin'de Yüzbaşı Özdemir'i YPG değil Ruslar vurdu

Mayıs ayının ilk haftasında, Suriye’nin Azez bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birlikleri ile Kürt milis grubu YPG arasında çıkan çatışmada Yüzbaşı Celalettin Özdemir'in öldüğü bir binbaşının da ağır yaralandığı haberleri medyaya yansıdı.

Ancak ilerleyen günlerde Özdemir'in YPG ile çatışma sırasında değil, bir 'dost ateşi' ile yaşamını yitirdiği iddiaları ortaya atıldı. 

Her ne kadar adres gösterilmeden, dolaylı yollardan yapılan imalarla hangi ülkenin kastedildiği belli olsa da, Gazeteduvar yazarı ve eski diplomat Aydın Selcen, kapalı kapılar ardında konuşulan o iddiayı köşesine taşıdı ve Ankara'nın Rusya'dan satın aldığı S-400 hava savunma sisteminden cayma sinyalleri verdiği bir zamanda, Yüzbaşı Özdemir'in 'ölüm' haberi geldi. Böylece Selcen, Rusya'nın, Türkiye hükümetine bir 'uyarı' gönderdiği göndermesinde bulundu. 

Selcen, bu tezini de, "Ankara ne zaman ki S-400 alımından cayar gibi oldu, Moskova Idlip’in güney yarısını havadan ve yerden bombardımana başlayarak Suriye ordusunun ileri harekatının önünü açtı. Hatta kimilerinin iddiasına göre, Afrin’in güneyinde Deniz Piyade Yüzbaşı Celalettin Özdemir Rusların “dost ateşiyle” şehit oldu, Milli Savunma Bakanı Akar’ın “beklenmedik” çıkışı da bu elim vakadan kaynaklandı" satırlarıyla gündeme getirdi.

19 Mayıs tarihli, "Ateş çemberinde, fay hattında Türkiye" başlıklı yazısında Selcen, Türkiye'nin Suriye'de 'günün birinde' terk edeceği son 'kale'nin Afrin olacağı kanaatinde. Bu nedenden ötürü, "YPG’nin Afrin’e karşılık Fırat’ın doğusunda ortak konuşlanma önerisi havada kalıyor. Bir de NATO içinden (?) bir üçüncü gücün oluşturulacak “güvenli bölgeye” yerleştirilmesi iddiası dolaşıyor ki, hiç olası gözükmüyor" yorumunu yapan Selcen, Rusya'nın İdlib'deki hava saldırılarına dikkat çekti ve ekledi:

"Şimdi dönelim diğer komşumuz Suriye’nin “donmuş çatışma” ortamına. Donukluk Idlip’te eriyor. “Idlip” dediğimiz yerin yüzölçümü, Bab ile Afrin ceplerinin toplamı kadar. Ülkemizde sayılarının 3.8 milyon olduğu tahmin edilen Suriyeli sivil varken, Idlip’te de üç milyon civarında sivilin yerleşik bulunduğu varsayılıyor. Bu insanlar, Suriye’nin çeşitli çatışma alanlarından 2011’den bu yana oraya sığınmış Esat muhalifleri ve Esat’la uzlaşma eğilimleri yok gibi.

Aşağıdaki haritadan da görebileceğiniz üzere, Hmeymim Üssü’nü güvenceye almak adına önce 2011’den bu yana muhaliflerin elinde olan Qalaat Al Mudiq ve topografik önemi olan Tel Osman yükseltisi alındı. Harekatın kapsamının, yeni sınırın doğu-batı hattında Halep-Lazkiye karayolu olacak ve kuzey-güney hattında da Halep-Hama karayoluna kalıcı işlerlik kazandıracak biçimde ilerleyeceği görülüyor. Bu durum aynı zamanda, Han Şeyhun, Cisr el Şugur, Maarat el Numan, Ariha ve Sarakip nüfus merkezlerinin kuvvetle muhtemelen yakın vadede yani yaz aylarında el değiştireceği anlamına da geliyor.

Böylece Türkiye’nin denetiminde Idlip yerleşim birimi ve yakınındaki Taftanaz Hava Üssü kalacak. Bölgede yerleşik üç milyon sivilin kayda değer bölümü, bu kuzey yarıya, daha önceki alanın yarısına ve o tek yerleşim birimine, sırtları Türkiye sınırındaki duvara yaslanarak yığılmış olacak. Gazze’nin yüzölçümü 365 kilometrekare ve nüfusu iki milyona yakın. Yani buranın oradan aşağı kalır yanı değil fazlası olacak. Tek geçim kaynakları da Cilvegözü’nün Suriye tarafı Bab el Hava kapısından alacakları haraçtan ibaret kalacak. Üstelik sivil nüfusun içinde elli bin civarında muharip var. Bunların kabaca beşte üçü El Kaide uzantısı Heyet Tahrir Şam (HTŞ) mensubu. Üç bin kadar da Cisr el Şugur’da yuvalanmış silahlı Uygur bulunuyor.

İşte son telefon görüşmelerinde Erdoğan’ın Putin’e “Esat işbirliğimizi sabote ediyor” yakınması; Çavuşoğlu’nun Idlip’te kalıcı ateşkes öngören “Soçi Mutabakatı” ve “Astana ruhu” hatırlatması; Akar’ın yukarıda değindiğim protestosu bu vahim gelişmelerden kaynaklanıyor. Ateşkesi kalıcı sanan Türkiye’ye karşılık Putin’in Idlip için bir “ağır çekilmiş Rakka senaryosu” öngördüğü de ortaya çıkıyor. Idlip’le karşılaştırıldığında S-400 satışının Putin’in yemek listesinin sonunda olduğu da anlaşılıyor."

Ankara, Rusya'nın İdlib'i vurmasından duyduğu endişeyi, Erdoğan'ın Rus lideri Vladimir Putin'i arayarak gösterdi. 

Geçen hafta gerçekleşen görüşme ile ilgili açıklama Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'dan gelmişti.

Sosyal medya hesabından yaptığı bir dizi paylaşımla, görüşmenin içeriğine dair bilgi paylayan Altun, Erdoğan'ın Putin'e "İdlib'deki ateşkes ihlalleri endişe verici boyutlara ulaştı" dediğini aktarırken, Kremlin ise, Putin ile Erdoğan’ın bugünkü telefon görüşmesinde Suriye’deki İdlib gerilimi azaltma bölgesinde sıklaşan ateşkes ihlallerini ele aldıklarını duyurmuştu. 

Kremlin’in açıklamasında, “Suriye’deki krizin anahtar önemine sahip yönleriyle ilgili ayrıntılı görüş alış verişine devam edildi. Görüşmede, radikal silahlı oluşumların ateşkes ihlallerini sıklaştırdığı İdlib gerilimi azaltma bölgesindeki duruma odaklanıldı” ifadelerine yer verilmişti.

Öte yandan, Selcen'in yazısında, 'Rusya'nın Yüzbaşı Özdemir'in ölümünden sorumlu olduğu' yönündeki iddiasının temelini oluşturan Ankara'nın S-400'lerden vazgeçme ihtimali, Ankara'nın yalanlamalarına rağmen hem ulusal hem de yabancı medyanın konusu olmaya devam ediyor.