AKP'nin yeni medya taktiği: Öcalan-Demirtaş ayrışması var gibi gösterip seçmene oynamak
23 Haziran İstanbul seçimlerine üç gün kala, Kürt seçmenin oy tercihinde bir kafa karışıklığı yaratmaya çalışan AKP medyasının son başvurduğu yöntem, İmralı’da tutuklu bulunan Abdullah Öcalan ile Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş arasında, İstanbul seçimleri konusunda bir görüş ayrılığı varmış algısı oluşturmak ve Kürt seçmenin tercihinde değişiklik yaratmaya çalışmak oldu.
Bu son hamleyi en belirgin biçimde ortaya koyan isimse, Sabah Gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu. 20 Haziran tarihli yazısında, Müderrisoğlu, Kürt seçmenin ve kararsızların dengeleri değiştiren gücünü kabullenen satırlarının ardından, Demirtaş’ın Ekrem İmamoğlu’ya yönelik açık desteğine karşın Öcalan’ın ‘nötr’ kalınması düşüncesinde olduğunu öne sürdü.
Yazısında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimat verdiği şekliyle İmamoğlu’nun adını zikretmeyen ve ‘CHP’nin İstanbul adayı’ demekle yetinen Müderrisoğlu, “Selahattin Demirtaş, son açıklaması ile CHP adayına destek isterken henüz İmralı’nın ne dediği bilinmiyor” diye yazdı.
Erdoğan, İmamoğlu ile ilgili olarak, “Ekrem İmamoğlu olarak değil ‘CHP adayı’ diye seslenin” talimatı vermişti. Özellikle HDP tabanının oluşturduğu Kürt seçmen, 31 Mart’ta İmamoğlu’nun ipi göğüslemesinde büyük rol oynamış ve HDP’li siyasilerin çağrıları, kamuoyu araştırmaları 23 Haziran’da da Kürtlerin benzer bir tercihle İmamoğlu lehine sandığa gideceğini ortaya koymuştu. Bu durumu tersine çevirmek için Binali Yıldırım’ın Diyarbakır’daki ‘Kürdistan’ çıkışı da işe yaramayınca, AKP medyası şimdi, 23 Haziran İstanbul seçimleri konusunda Öcalan-Demirtaş karşıtlığı algısı yaratıp Kürt seçmenden ‘ne koparırsak kardır’ mantığı ile hareket etmeye başladı.
Müderrisoğlu, Öcalan’ın avukatlarına bir çağrıda da bulundu ve, “Oysa, etnik kimlikle şekillenen seçmenler, farklı göstergelerle tercihlerini şekillendiriyor. Örneğin, Ada’dan dönen avukatlarının, vakit geçirmeksizin güncel değerlendirmeleri paylaşması gerekiyor. Ki duyumlarımız, seçimde en azından “nötr kalınması” çağrısına denk düşüyor” iddiasını öne sürdü. Müderrisoğlu’nun kullandığı ancak kamuoyunda daha önce büyük bir tepkiyle karşılanan ifade ise, ‘Kürt kökenli seçmen.’ Ancak ülkede ‘Kürt kökenli’ kimse yaşamadığı için Müderrisoğlu’nun kimleri kastettiği anlaşılamadı. Böylece çağrısı da adressiz kalmış oldu.
İmamoğlu ile rakibi Binali Yıldırım arasındaki canlı yayın münazarasını yöneten gazeteci İsmail Küçükkaya da, İmamoğlu’ya “Mesela İstanbul’da yaşayan Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyete aşık bir kardeşinizim. Kime oy vereyim? Beni ikna edin. İstanbul’da yaşayan bir Kürt kardeşiniz olarak hangisine oy vereyim” sorusunu yöneltmiş ve, ‘Kürt seçmen diyemiyor’ ‘Kürt realitesini inkar ediyor’ tepkisiyle karşılaşmıştı.
Demirtaş ise, 17 Haziran’da avukatları aracılığıyla sosyal medya hesabından bir çağrıda bulunmuş ve İmamoğlu’nun desteklenmesini istemişti: “Bugün için Sn İmamoğlu’nun söyleminin desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü birlikte güzeliz. HDP olmadan, HDP’yi dışlayarak hiçbir şey yeterince güzel olmaz. Birileri anlasın ki, ‘zorla güzellik’ de olmaz.” Öcalan ise, avukat görüşmeleri sırasında hükümete duyduğu güvensizliği ifade ederek, 23 Haziran sonrası tablonun çok daha net bir biçimde ortaya çıkacağını belirtmişti.