Ali Babacan konuştu: AK Parti'den imalı tepki geldi
Ali Babacan'ın şubat ayında başlattığı siyasi hareketle ilgili ilk kez bir canlı yayında enine boyuna yaptığı açıklamaların ardından, AKP'den Babacan'a ilk tepki geldi.
Ali Babacan'ın şubat ayında başlattığı siyasi hareketle ilgili ilk kez bir canlı yayında enine boyuna yaptığı açıklamaların ardından, AKP'den Babacan'a ilk tepki geldi.
Ali Babacan'ın konuşmasının bitimine dakikalar kala, AKP'li Bülent Turan’dan imali bir tweet geldi.
Hz. Ali’nin, “Şu iki insanı asla unutmayın. İhtiyaç anında yanınızda olanı, zor zamanda yalnız bırakanı!” sözünü paylaşan Turan’ın bu iletisi Babacan’a sitem olarak değerlendirildi.
Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek programında konuşa Babacan, AKP ile ilgili şunları söylemişti:
Aslında AK Parti'den ayrılmam bir süreç. Bir gecede verilmiş karar değil. Biz partinin kurucularından birisiyiz, biliyorsunuz. İş hayatındayken, o günün 28 Şubat iklimi yeni siyasi hareketin gerektiğine karar vermiştik ve arkadaşlarımızla beraber AK Parti'yi kurduk, kuruluşta önemli prensip ve değerler vardı. Önce insan, insan haklarına, özgürlüklere önem veriyorduk.
Türkiye'de demokrasinin iyi işlemediğinden şikayet ediyorduk. Hukukun üstünlüğü ilkesinin örselendiğinden bahsediyorduk. Zaman içerisinde uygulamalarla, çıkış değerleri arasında ciddi farklar oluşmaya başladı. Zaman içinde yavaş yavaş. 2011-2012'de başlayan ve 2013'de hızlanan. Uzun süre bunları düzeltmek için çaba harcadık. Bunlar evrensel ilkeler. Bunların zaman içerisinde örselenmesi hepimizi rahatsız etti düzeltmek için de çok çaba gösterdik. Baktık düzelme olmuyor ve ciddi bir ayrışma yaşadık.
2012'den sonra ciddi bir mücadele dönemi oldu, içeriden ciddi bir mücadele verdik. Pek çok arkadaşımız. Sadece değerler değil ilkeler de önemli. Yola çıkış ilkeleri şeffaflık, hesap verilebilirlik, kararların istişare ile alınması, yerinden yönetim ilkesi, kurumların güçlü ve itibarlı olması, alınan kararın kurallara dayanması, keyfilik olmaması lazım. İlkelerde de önemli bir sapma meydana geldi. Bu sadece parti değil Türkiye meselesi haline geldi. Türkiye'de sorunlar büyüdü, ülkenin karanlık bir tünele girdiğini hissettik ve ülkemizde ciddi bir sorumluluk hissettik.
Hiçbir şey yapmazsak bunun vebali büyük olacak hissiyatı ağır bastı. Gelecek nesillerin gözlerine bakamayacağız korkusu hasıl oldu. Bu bir vebal korkusu. Bu sorumluluk hissiyatı ile çalışmaya başladık.
Biz reddi miras yapamayız sorumlu olduğumuz dönemle ilgili. Günahı ve sevabıyla bizim sorumlu olduğumuz bir dönemdir. Türkiye'de parti disiplini ile parti içi demokrasi arasında ciddi bir ikilem söz konusu.
Parti içi demokrasi, eleştiri mekanizmaları çalıştırılamayabiliyor. Türkiye'de reforme edilen konulardan biri siyasi partiler yasasında parti içi demokrasiyi işletecek bazı mekanizma ve süreçleri mecbur hale getirmek. Bir siyasi parti kendini kapalı ve tartışılamaz hale getirebiliyor.
İstişare çok önemli. Kararlar olgunlaştırılmadan alınırsa parti ve ülke için sonuçları iyi olmuyor. Anayasa değişikliği Türkiye'de parti içinde rahat bir şekilde tartışılamadı. Bu anayasa değişikliğini savunamam dedim ve o kampanyaya katılmadım. O günlerde ben AK Parti milletvekiliydim.
Başkanlık sistemi ile beraber ilk seçimlere gidildi. Daha sonra 31 Mart'ta yerel seçimler gelecekti. Bu sistem gerçekten Türkiye'yi yönetecek bir sistem mi diye bakmak istedik. Başkanlık sistemi baktık ki iki ay sonra Türkiye'nin en büyük ekonomik krizi ile anılmaya başlandı. Başkanlık sistemi ile ilgili söylenen pek çok argüman karşılıksız kaldı.