Beş soruda HDP'yi kapatma davası: Bundan sonra ne olacak?

Anayasa Mahkemesi (AYM), Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin tarafından açılan kapatma davasında, ikinci iddianameyi kabul etti. Kapatma davası süreci böylece resmen ve hukuken başladı.

Beş soruda HDP'yi kapatma davası: Bundan sonra ne olacak?

Buna karşılık AYM Genel Kurulu Yargıtay Başsavcısı’nın tedbir olarak ilk aşamada HDP’nin siyasi partilere yapılan hazine yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılması talebini ise reddetti. Bu ret kararı, AYM’nin dava süreci tamamlandığında HDP’nin hazine yardımından belirli süreyle mahrum tutulması yönünde karar vermesine engel değil.

Diğer yandan 17 Mart’ta hazırlanan ve reddedilen ilk iddianamede başsavcı 687 kişi için ‘siyaset yasağı’ talep ederken, kabul edilen yeni iddianamede bu sayı 451 olarak yer alıyor.

AYM kararının açıklanmasından sonra HDP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) olağanüstü toplandı. HDP Eş Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar gazetecilere açıklamalarda bulundu. Mithat Sancar; "Bu davayı boşa çıkaracağız. HDP'yi kapattırmayacağız, büyüterek devam ettirecek gücümüz vardır. Halkın desteği ile bütün planlar boşa çıkacaktır. Bütün yollar kapansa bile halkla birlikte yeni bir yol yeniden açılacaktır" dedi.

Bundan sonraki sürecin nasıl ilerleyeceğini beş soru altında değerlendirdiğimizde, kapatma davası sürecini, aşamalarını, siyasi yansımalarını ve olası sonuçlarını şöyle sıralamak olanaklı;

Ahval yazarlarından Zülfikar Doğan'ın 'Beş soruda HDP'yi kapatma davası: Bundan sonra ne olacak?' ilişkin kaleme aldığı yazısının tamamı şöyle:

1- AYM dava sürecinde HDP’den neler talep edecek?

Kapatma davası sürecini başlatan AYM, ilk aşamada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in hazırladığı iddianameyi HDP'ye göndererek ön savunma talep edecek. HDP ön savunmasını en az 60 gün içinde hazırlayarak AYM’ye sunabileceği gibi, ek süre de talep edebilecek. Bu durumda ise ön savunma süresi azami 90 gün olacak.

HDP’nin ön savunması daha sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına iletilerek esas hakkındaki görüşü sorulacak. AYM genel kurulunda duruşma düzenlenecek ve başsavcı Şahin, esas hakkındaki mütalaasını sözlü olarak AYM heyetine sunacak.

Başsavcının sözlü mütalaasının ardından bu kez HDP yöneticileri ve avukatları, AYM heyeti önünde sözlü savunmalarını gerçekleştirecek.

Sözlü mütalaa ve savunmaların tamamlanmasının sonrasında, AYM raportörü sunulan belgeleri, delilleri, yazılı ve sözlü savunmaları bir araya getirerek esas hakkındaki raporunu yazmaya başlayacak. Raportörün esas hakkındaki raporunun yazımı aşamasında, gerek Başsavcılık gerekse HDP yeni delil, belge, ek savunma sunabilecek.

Bu aşamanın yaklaşık 4-5 ay arası bir sürede tamamlanması bekleniyor.

2- AYM, HDP hakkındaki kararını nasıl oluşturacak?

Yukarıda sıralanan aşamaların tamamlanmasından sonra AYM heyeti, Başsavcılığın kapatma davası talebini esastan görüşmeye başlayacak. AYM heyetinin esastan görüşme duruşmalarının 1 ayı bulması söz konusu olabilecek.

Rutin yasal sürelerin uygulanması durumunda dava ile ilgili nihai kararın 6-8 ay ya da en geç 1 yılda verilmesi söz konusu. Ancak Ankara kulislerinde AKP ve MHP’nin kurduğu baskıyla AYM’nin davayı süratle sonuçlandırma yoluna gidebileceği, HDP’nin ek süre taleplerinin reddedilerek, kararın yılsonuna ya da en geç gelecek Ocak ayında çıkabileceği öne sürülüyor.

Kapatma davasının esastan görüşüşlmesi oturumlarının tamamlanmasının ardından başsavcının kapatma talebinin kabulü ya da reddi yönündeki nihai karar aşamasına gelinecek. AKP Hakkında 2007’de açılan kapatma davasında başsavcılığın kapatma talebi 1 oy farkla reddedilmişti. Daha sonra AKP hükümeti parti kapatmayı zorlaştıran bazı anayasa ve yasa değişikliklerine gitti. Parti kapatma yerine para cezası, hazine yardımın kısmen veya tamamen kesilmesi, partinin tümden kapatılması yerine sadece eylem ve kararlarıyla, açıklamalarıyla kapatma davası açılmasına neden olan yöneticilerin siyaset yasağı ile cezalandırılması vb. alternatifli yaptırımlar getirildi.

AYM Genel Kurulu’nda kapatma kararı verilebilmesi de için de nitelikli çoğunluk aranması, üyelerin üçte ikisinin kapatma yönünde oy kullanması zorunluluğu getirildi. Dolayısıyla HDP hakkında kapatma yönünde nihai karar verilmesi için AYM’nin 15 üyesinin 10’unun kabul yönünde oy kullanması gerekiyor.

3- Yargıtay başsavcısının temelli kapatma talebi karşısında, AYM’nin başka hangi seçenekleri söz konusu?

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Anayasanın 68 ve 69’uncu maddelerinde düzenlenen siyasi partilerin kapatılması hükümleri çerçevesinde, 68’inci maddenin 4 bendinde sıralanan fillerin odağı haline geldiği gereçesiyle HDP’nin ‘temelli kapatılması’ talebinde bulundu. Buna göre anayasanın 68’inci maddesi temelli kapatma gerekçelerini, 69’uncu madde ise ‘Odak olma’ halini düzenliyor.

Bu çerçevede 68’inci maddesinin 4’üncü bendi; Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk ilkelerine, milletin egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı eylem ve fiiller yanında, sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya bir tür diktarlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi hedeflemeyi, suç işlenmesini teşvik etmeyi, temelli kapatma nedenleri olarak sayıyor.

Bunun devamında 69’uncu maddede ise üstteki eylemler doğrultusunda ‘odak olmayı’ şöyle tanımlanıyor;

"Bir siyasî parti; bu nitelikteki fiiller (68-4’te sayılan fiiller) o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır."

Dolayısıyla AYM Genel Kurulu, Başsavcının iddianamesin temelli kapatma talebine uyarsa HDP’nin tüzel kişiliği sona erecek. Eylem ve söylemleriyle partinin temelli kapatılmasına neden olan parti yöneticileri, deneticileri, yönetim organlarının üyeleri de en az 5 yıl süreyle siyasi yasaklı hale gelecek. Partinin taşınmazları, nakdi varlıkları, banka hesapları Hazine'ye devredilecek. AYM temelli kapatma kararı verirken siyasi yasak getirileceklerin sayısını başsavcılığın istediği 451 kişinin altına çekebilir, daha az sayıda isme yasak getirebilir.

Şayet AYM temelli kapatma talebini deliller açısından yetersiz bulur, üçte iki oy sağlanamayarak reddederse, diğer seçenek olarak HDP'ye hazine yardımının kısmen veya tamamen kesilmesine karar verebilir.

Bu durumda HDP, parti olarak tüzel kişiliğini muhafaza ederek, faaliyetlerini sürdürürürken, yöneticileri ve üyeleri için de siyasi yasak söz konusu olmayacak.

Asıl şaşırtıcı sürpriz seçenek ise en zayıf olasılık ve mevcut siyasi konjonktürde hayal gibi görünse de, AYM Genel Kurulu’nun davayı esastan görüştükten sonra, HDP’nin temelli kapatılması, hazine yardımının kesilmesi, 451 yöneticisi ve üyesine 5 yıl siyasi yasak getirilmesi taleplerinin tümünü redderek, davayı sonlandırması olabilir. AYM önündeki bu fantezi seçeneğin gerçekleşmesi tam anlamıyla siyasi depreme yol açabileceği gibi Erdoğan ve Bahçeli’nin tüm hiddetini AYM üzerine çekebilir. Ancak, AYM’deki üye ve oy dengeleri hukuken haklı bile olunsa, böyle bir tepkiyi göğüsleme cesaretinden oldukça uzak.

4- Olası temelli kapatma ve siyasi yasak kararı durumunda mevcut HDP yöneticileri, kadroları ve milletvekillerinin durumu ne olacak?

Eğer AYM temelli kapatma kararı ve iddianamede siyasi yasak talep edilenler için de buna onay verirse, söz ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan yöneticiler, kararın resmi gazetede yayın tarihinden itibaren 5 yıl süreyle başka hiçbir partinin kurucusu, yöneticisi, üyesi olamayacak. Siyasi faaliyette bulunmayacak. HDP adı altında yeni bir siyasi parti kurulamayacak. Siyasi yasak getirilecek isimler arasında milletvekili olanlar var ise bu kişiler milletvekilliği düşürülmemiş, başka bir suçtan hüküm giymemiş ise vekillik görevine bağımsız olarak devam edebilecek. Haklarında siyasi yasak kararı olmayan üye, yönetici ve vekiller ise başka herhangi bir siyasi partide faaliyette bulunabilecekler.

5- HDP, savunduğu gibi davayı boşa çıkarabilir mi, ihtimaller neler?

HDP Eş Başkanları Buldan ve Sancar davayı boşa çıkartacaklarını, partiyi sonuna kadar savunacaklarını açıkladılar. HDP gerek partinin hukukçularını gerekse Türkiye’nin önde gelen anayasa, ceza, siyasi dava hukukçularını da savunma için bir araya getirerek bir svunma grubu oluşturmaayı hedefliyor. HDP’nin olası kapatılması doğal olarak çok ciddi siyasi sonuçlar yaratacak.

Bunun öncesinde davanın seyrine göre HDP’nin önünde farklı seçenekler de bulunuyor. Bu seçenekleri; kendisini feshederek davayı düşürme ve süratle yeni bir partiyi örgütleme, olağanüstü kongreye giderek kendisini feshedip halen TBMM’de 1 milletvekili bulunan Demokratik Bölgeler partisi (DPB) ile birleşme, yine partiyi feshederek tüm vekillerin bir başka partiye geçmesi yoluyla davayı düşürme şeklinde sıralamak olanaklı.

Ancak Buldan ve Sancar’ın açıklamaları, son ana kadar izlenecek stratejinin ‘partiyi savunmak ve bu davayı HDP’nin içeride ve dışarıda gerek kamuoyu gerekse kitle desteğini artıracak bir şekilde yürütmek’ olacağı anlaşılıyor.

Şayet dava sürecinde bir baskın erken seçim kararı alınırsa, kapatma, hazine yardımının kesilmesi, siyasi yasak konularında nihai bir AYM kararı söz konusu olmadığı için HDP’nin bu seçime katılması önünde yasal bir engel bulunmuyor.

Ancak böyle bir seçim sürecinde, il ve ilçe seçim kurullarıyla, YSK’da HDP adaylarının çeşitli gerekçelerle reddedilmesi, adaylıklarının onaylanmaması, yerine bildirilecek yeni adayların da reddi yoluyla ‘yasal kılıflı fiili engellemeler’ yapılabilir. Aday bildirme takvimi sonunda HDP’nin çoğu yerde aday gösterememesi söz konusu olabilir.

HDP’nin kapatılması durumunda, seçmenini hangi partiye yönlendireceği, 6 milyona varan oyun nereye kanalize olacağı da ayrı bir tartışma konusu. AKP de dahil, yeni kurulan Babacan ve Davutoğlu partileri, CHP buradan parsa kapma çabasına girişebilir. Ya da HDP adaylarının geçmişte HEP-SHP seçim işbirliğinde olduğu gibi, CHP listelerinden aday gösterilmesi gibi bazı senaryolar dillendirilse de mevcut CHP yönetiminin Erdal İnönü liderliğindeki SHP’nin tavrını gösterme cesaretini sergilemesi çok güç. CHP’nin böyle bir tercihinin Millet İttifakı’nda kabul görmeyeceğini, Kılıçdaroğlu’nun da HDP ile böyle bir işbirliği yerine sağla işbirliğini tercih edeceğini öngörmek yanlış olmaz.

(Ahval)