Buldan: Muhalefetin HDP ile yanyana görünmemek gibi bir sorunu var

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Dolmabahçe’de yerimizi kim değiştirdiyse süreci o bitirdi” dedi.

Buldan: Muhalefetin HDP ile yanyana görünmemek gibi bir sorunu var

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen Cuma günü yaptığı Diyarbakır gezisinde "Çözüm sürecini biz başlattık ama onlar sonlandırdı” dedi. Erdoğan'ın sözleri “çözüm süreci nasıl sonlandı?” tartışmalarını yeniden başlattı.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da o dönemde yaşananları ve kamuoyuna yansıyan Dolmabahçe görüşmesi görüntülerini hatırlattı. Buldan Dolmabahçe’deki oturma düzeninin son anda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla değiştirildiğine dikkati çekti.

Eş Genel Başkan Buldan, AK Parti iktidarının HDP’nin 7 Haziran başarısından endişelendiğini ve iktidarı kaybetme korkusu ile çözüm sürecini bitirdiğini belirtti. Buldan, şöyle konuştu:

"Çözüm sürecini bitiren parti AKP’dir. Onu çok açık ve net olarak söylüyorum. Çözüm süreci çok kıymetli bir süreçti. 3 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. 2011’de başlayan, bir kısmı kamuoyuna açıklanmadan, devlet ve İmralı arasında gelişlerin ve gidişlerin olduğu bir süreç. Ama daha sonra kamuoyuna açık bir şekilde, bizim de içinde olduğumuz bir süreç. Çözüm süreci 28 Şubat tarihinde Dolmabahçe Mutabakatı’yla aslında son aşamaya gelen bir süreçti. Fakat son aşamasında Dolmabahçe Mutabakatı okunduktan ve kamuoyuna deklare edildikten sonra bir anda düğmeye basılır gibi, hem sürecin bitirilmese hem de 1 Kasım tarihine kadar ülkede demokrasi, hukuk, hak adına her şeyin ayaklar altına alındığı bir sürece tanıklık ettik. HDP’nin 7 Haziran başarısı AKP’yi çok tedirgin etti. AKP hükümeti de bu sebeple çözüm sürecinin bitirilmesinde düğmeye bastı.

'Beyefendiye danıştık, öyle yaptık'

Tayyip Erdoğan’ın o dönem 'Dolmabahçe Mutabakatı’nı tanımıyorum, doğru bulmuyorum, böyle bir şey olmadı' sözleri var. Oysa Dolmabahçe Mutabakatı’nda, mutabakatı okumak için bir araya gelen heyetin nerede oturacağına, kimin kimin yanında oturacağına bile Tayyip Erdoğan karar verdi. Biz bir ara oturduk, sonra bizi yerimizden kaldırdılar. İçeriye girip bir telefon görüşmesi yaptılar. O telefon görüşmesinden sonra bizim yerlerimizi değiştirdiler. Hatta neden böyle oldu diye sorduk. 'Beyefendiye danıştık, öyle yaptık' dediler. Bu kadar açık, bu kadar net bir süreci sonradan inkar etmeleri, çözüm sürecini kimin bitirdiğinin aslında bir göstergesidir.

‘İktidarlarını kaybetme korkusuyla çözüm sürecini bitirdiler’

Çözüm sürecinde vermiş olduğumuz emek, bedel ve bütün bunların ne olduğunu çok iyi biliyoruz. O süreci yürütmekten hiçbir zaman pişmanlık duymadık. Ama HDP’nin o süreçteki büyümesi, başarı elde etmesi, Türkiye halklarına umut olması ve 7 Haziran tarihinde yüzde 10 seçim barajını ilk defa kırarak parlamentoya girmesi AKP hükümetini oldukça tedirgin etti. Korkuttu. Bir nedeni de buydu. Kendi iktidarlarını ya da iktidarlığını kaybetme korkusuyla çözüm sürecini bitirdiler. Bir ülkenin geleceğini, Türkiye halklarının geleceğini kendi makamlarına, koltuklarına ve iktidarlıklarına heba ettiler."

“AKP asla masaya oturmaz”

Buldan, yeni bir “çözüm süreci mi başlatılıyor?” tartışması hakkında ise şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu da AKP’nin bir oyunu. Kendi kitlelerini ve özellikle küskün olan kesimleri tekrar kazanabilmek için bu tür şeyleri ortaya atıyorlar. Son dönemlerde AKP’nin oy kaybettiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Anketlerde AKP oylarında baş aşağı giden bir durum söz konusu. Bu kesimleri tekrar kazanabilmek için bazı şeyleri ortaya atıyorlar. AKP hükümetiyle Kürtlerin bir araya gelmesi söz konusu olamaz. Niye olamaz? Bu kadar zorbalığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe, vicdansızlığa karşı Kürtler AKP ile yeni bir süreci başlatmak için masaya oturabilir mi? Asla oturamaz, oturmaz. Böyle bir şey söz konusu değil. AKP’nin bütün seçilmişlerimizi, milletvekillerimizi cezaevinde tuttuğu, belediye eş başkanlarımızın yerine kayyım atadığı, her gün bizlere operasyonlar yapıp ve tutuklamalar yaptığı, fezlekelerin her gün Meclis’e geldiği, dokunulmazlıkların kaldırılmasının gündemde olduğu, Kürtçe bir hutbe okuduğu için din alimlerinin tutuklattığı, Cumartesi Annelerini yargılattığı bir dönemde AKP ile masaya oturacak bir irade olabilir mi? Asla olamaz."

Haberin tamamına buradan ulaşabilirsiniz