Can Ataklı: 'Dik durma şovu, yarım saat sürdü'
Korkusuz yazarı Can Ataklı, Erdoğan - Trump (Türkiye - ABD) ilişkisini değerlendirdi. Ataklı, "onlar asıl gerçeği bildikleri için “dik durma, dünyaya meydan okuma” laflarına pek aldırmıyorlar." dedi.
Korkusuz yazarı Can Ataklı, Erdoğan - Trump (Türkiye - ABD) ilişkisini değerlendirdi. Ataklı, "onlar asıl gerçeği bildikleri için “dik durma, dünyaya meydan okuma” laflarına pek aldırmıyorlar." dedi.
Korkusuz yazarı Can Ataklı, bugünkü yazısında “Amerikan Başkanı'nı takmayan ve görüşmeye tenezzül etmeyen bir Cumhurbaşkanı” havasıyla “dik duruş” sergilenmeye kalkıldı ki, bu bile sadece yarım saat sürdü." dedi.
"Anlaşılan dik durma şovunu bile sürdürecek halleri kalmamış " diyen Can Ataklı'nın yazısından o bölüm şöyle:
Kamuoyu “dik duruş” algısıyla yönetiliyor bir süredir.
Tüm dünyanın Türkiye'yi yıkmak için çabaladığını ama Erdoğan'ın herkese karşı tek başına dik durduğunu anlatıyorlar ne zamandır.
Ancak bazı anlar var ki gerçekten içim bir fena oluyor.
“Dik duruş” nutukları atılırken söylenen bazı sözler ister istemez yüreğimi acıtıyor.
Son örneğini dün yaşadık bana göre.
AKP'nin grup toplantısı bitikten sonra gazeteciler Genel Başkan Erdoğan'ın çevresini sardılar.
Sky News muhabiri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, nedense, “Amerikan delegasyonu geliyor, bunun için endişeli misiniz?” diye sordu.
Hayatımda duyduğum en “aptalca” sorulardan biriydi bu.
Ama asıl canımı sıkan, bir yabancı haber televizyonunun Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na bu kadar aptalca bir soruyu sorabilecek cesareti bulması oldu.
Biz “dik durulduğunu” sanıyoruz ama gerçek bu olmadığı için yabancı bir gazeteci, Türkiye Cumhurbaşkanı'na bu kadar pervasızca ve küstahça soru sorma hakkını kendinde buluyor.
Sanıyorum, onlar asıl gerçeği bildikleri için “dik durma, dünyaya meydan okuma” laflarına pek aldırmıyorlar.
Bu aptal soru can sıkıcı ama Erdoğan'ın cevabı bence daha da can sıkıcı, yürek yakıcı.
Çünkü Erdoğan, muhtemelen zaten bu sorunun sorulacağını biliyor olmalı ki, “Bu ne biçim soru, sen hangi ülkenin Cumhurbaşkanı ile konuştuğunun farkında mısın?” diye sormadan “Niye endişeli olayım?” cevabını veriyor.
Bu “yürek ezici” cevaptan daha da cesaretlenen Sky News muhabiri ise “Onlara neler söyleyeceksiniz?” diyerek sorusuna devam ediyor.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben dimdik ayaktayım. Ben onlarla görüşmeyeceğim. Onlar karşıtlarıyla görüşecek. Ben Trump geldiği zaman konuşurum” diyor.
Bu sözler muhtemelen yandaş-tetikçi medyada “tokat gibi cevap” falan gibi başlıklarla verilecektir.
Çünkü bu cevapla Erdoğan, Amerika Başkan Yardımcısı'nı hiç takmıyormuş da bu kişinin Türkiye'deki muadili kimse, onunla görüşeceğini söylemiş oluyor.
Yandaş- tetikçi medyamız algı operasyonu çerçevesinde bu cevabı hemen alkışladı. İnternet sitelerindeki haber başlıkları bu yöndeydi.
Tabii Erdoğan'ın bu sözlerini alkışlarken de daha iki hafta önce Erdoğan'ın, Amerika'da Amerikan Başkanı Trump ile görüşmek için çırpınırken, hiç de dengi olmayan bir senatörle neden konuştuğunu sormadılar bile.
O senatör daha önce Türkiye'ye gelmiş ve yine Erdoğan'la rahatlıkla görüşmüştü.
Bugün ise “Amerikan Başkanı'nı takmayan ve görüşmeye tenezzül etmeyen bir Cumhurbaşkanı” havasıyla “dik duruş” sergilenmeye kalkıldı ki, bu bile sadece yarım saat sürdü.
Bu tuhaf soru, cevaptan hemen sonra sarayın danışmanı Fahrettin Altun, Erdoğan'ın bugün Amerikan Başkan Yardımcısı ve yanındaki heyetle görüşeceğini bir tweet atarak bildirdi.
Anlaşılan dik durma şovunu bile sürdürecek halleri kalmamış.
Umuyor ve diliyorum, Türkiye'nin onurunu daha fazla zedelemeden bulunacak orta yolla bu işin içinden sıyrılırız.