Erdoğan’dan Rojava açıklaması
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenli bölge tezlerinin hayata geçirilmesi halinde, Gire Spi’den Kürdistan Bölgesi sınırlarına kadarki 444 kilometrelik sınır bölgedesine 1 milyona yakın Suriyelinin yerleştirilebileceğini söyledi.
Recep Tayyip Erdoğan, Bilkent Üniversitesinde Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla gerçekleştirilen “Her İnsan Bir Dünya" temalı programa katıldı.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmaya, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabul edilişinin 71. yıl dönümü olan 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nü kutlayarak başladı.
"Bizim geçmişte ve bugün de ayıbımız yoktur"
İnsanları cinsiyetine, ırkına, rengine, diline, inancına, meşrebine göre ayrımcılığa tabi tutmanın, zulüm araçlarından biri olduğunu ifade eden Erdoğan, “Ülkemizin meşru terörle mücadele hakkını insan hakları başlığı altında eleştirenlerinlerin geçmişlerinde soykırımdan sömürgeye kadar her türlü utanç verici leke mevcuttur” dedi.
Erdoğan, “Tam tersine bizim geçmişte, bugün de böyle bir ayıbımız yoktur. Dünyanın neresinde bir mazlum, mağdur, garip, hakkı hukuku ihlal edilen insan varsa tüm gücümüzle biz onların yanında yer aldık, alıyoruz ve alacağız” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Suriye'den Filistin'e, Somali'den Arakan'a kadar her yerde bu onurlu duruşuyla insanlığa ortak olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Hak, hukuk ve adalet olmazsa olmazımız”
Bir öğrencinin "Cumhurbaşkanı olma yolunda olmazsa olmazlar nelerdir? Gençlere bu konudaki tavsiyeleriniz nelerdir?" sorusunu cevaplayan Erdoğan, hak, hukuk ve adaletin olmazsa olmazları olduğunu, bir lider veya cumhurbaşkanının bu kavramların üzerinde hassasiyetle durması gerektiğini vurguladı.
“Tek rehberimiz HZ Muhammed’dir”
"Türkiye'nin yakın tarihinde ve dünya tarihinde beğendiğiniz liderler kimlerdir?" sorusu üzerine Erdoğan, geçmişten bugüne bakıldığında kendisinin tek önderi ve rehberinin Hazreti Muhammed olduğunu kaydetti.
Erdoğan, “Ardından adaletin de timsali olarak 40'ıncı Müslüman Hz. Ömer, çok önemli. O da adaletiyle timsal olmuş. Hz. Ömer bu yönüyle çok büyük önem arz ediyor. Çağımıza doğru yaklaştıkça Osmanlı'da, Selçuklu'da örnek liderlerimiz var. Cumhuriyetin kuruluşuna geldiğimizde aynı şekilde Gazi'nin önemi var” diye konuştu.
"Avrupa'da ciddi manada lider krizi var"
Katar lideri Şeyh Tamim’i beğendiğini, Trump ve Putin’in de “gizli ajandaları olmadığını” belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mesela Körfez'de genç, dinamik olması hasebiyle Şeyh Temim'i beğenirim. Çünkü özellikle nerede darda kalan, fakir fukara bir ülke varsa onların yanındadır. Avrupa'ya girdiğimiz zaman, Avrupa'da şu anda ciddi manada bir lider krizi, lider boşluğu var. 'Avrupa'da şu lider örnektir.' diyebilecek cesareti bulamıyorum. Almanya'da Sosyal Demokrat bir lider olarak gerçekten ben Schröder'den, dürüstlüğünden çok şeyler aldım ve Almanya için o önemli bir liderdi. İtalya'da Berlusconi benim yine beğendiğim liderlerden olmuştur. Son dönemde de - seversiniz sevmezsiniz - ama sayın Trump bu noktada önemli bir isim, gizli ajandası yok. Ne biliyorsa çok açık ve net söyler. Saklısı gizlisi bu noktada yok. Bana karşı da çok açık net söyler, ben de kendisine karşı çok açık söylerim. Bir diğer isim de Rusya Devlet Başkanı Putin'dir. O da bu noktada aynı şekildedir. Putin ile ikili görüşmelerimizde gizli ajandamız birbirimize karşı yok. Şu anda birbirimize karşı çok açık net oyunlarımızı oynuyoruz, adımlarımızı atıyoruz. İnanıyorum ki bölgede barışı beraber sağlayacağız."
“Yaptığımız her şeyi hukuk çerçevesinde yapıyoruz”
Eğilip bükülmeme ve gizli gündem taşımamanın kendisi için önemli olduğunu belirten Erdoğan, "Fakirin en büyük özelliği budur. Bir defa herhangi bir olanı hatırlatmamak veya gizli tutmak dürüst bir siyasetçiye yakışmaz” ifadesini kullandı.
Tüm düşüncelerini NATO Liderler Zirvesi ve İngiltere, Almanya, Fransa ile yapılan dörtlü zirvede açık ve net şekilde gündeme getirdiğini aktaran Erdoğan, İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın açık ve samimi olduğuna işaret ederek "Biraz Türklük var ya. Çankırı'dan gidiş var. Bundan dolayı hakikaten çok açık oynuyor” diye konuştu.
Libya ile sağlanan anlaşmaya karşı Yunanistan, Mısır, İsrail ve Güney Kıbrıs'ın birleştiğini belirten Erdoğan, “Doğu Akdeniz'de tüm araştırmalarımızı yapacağız, yeni çekilen bant üzerinde de Libya'nın menfaatlerini, Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin menfaatlerini korumanın adımlarını atacağız. Ve bunlar uluslararası deniz hukukuna, uluslararası hukuka uygundur, yaptığımız her şeyi de hukuk çerçevesinde yapıyoruz."
"Libya'ya da elemanlarımızı gönderebiliriz"
Libya'ya asker göndermenin söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan, "Asker gönderme konusunda biliyorsunuz şu anda Rusya'dan Wagner denilen bir güvenlik şirketi söz konusu. Bu şirket, oraya güvenlikçilerini göndermiş vaziyette. Eğer Libya bizden böyle bir talepte bulunursa, hele hele bu askeri güvenlik anlaşmasını yaptıktan sonra, biz oraya da aynı şekilde elemanlarımızı yeteri derecede neyse gönderebiliriz” dedi.
“Sizin Suriye'de ne işiniz var? diye soruyolar”
AB'nin Türkiye'ye hiçbir zaman samimi yaklaşmadığının altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Barış Pınarı Harekatı'ndan sürekli AB üyesi ülkeler ve koalisyon güçleri arasında yer alan ülkeler ne yazık ki bizi sürekli telefonla arayıp 'Sizin Suriye'de ne işiniz var?' Hatta bu Dörtlü Zirve'de de aynı şeyi söylediler. Ben de kendilerine dedim ki 'Sizin orada ne işiniz var?' Almanya, Fransa, İngiltere senin sınırın var mı? Yok… Bizim orada 910 bin kilometre sınırımız var. Biz devamlı taciz ediliyoruz, oradan bize havan toplarıyla, füzelerle saldırılar oluyor, şehitlerimiz var tabii ki biz orada olacağız, bundan tabii ne olabilir. 'Ne zaman çıkacaksınız?' Siz ne zaman çıkarsanız, biz bu teröristlerden orayı ne zaman temizlersek o zaman çıkacağız. Ama bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok."
“Hele hele güvenli bölge tezimiz tutarsa”
Suriyeli mültecilerin evlerine geri dönüşlerine yönelik sorular üzerine de Erdoğan, 110 bin Suriyeliye vatandaşlık verdiklerini söyledi.
Türkiye'nin bombalardan kaçan insanları, Suriye'ye geri göndermediğini hatırlatan Erdoğan, "Öyle bir niyetimiz de yok ve vatandaşlık hakkını da aldıkları andan itibaren bunların içinde doktorlar, mühendisler ve mimarlar var. Bunlar dışında hukukçular var. Yani biz bu noktada kabiliyeti olan insanları niçin kalkıp da tekrar bombalara teslim edelim? Bunların önünü açalım ve bu konuda biz rahatız” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "Hele hele şu anda güvenli bölge tezimiz tutarsa bizim planımız hazır, projelerimiz hazır. Bu plan, projeleri ben uluslararası camiada liderlerle görüştüm, görüşüyorum, görüşmeye de devam edeceğim” diye konuştu.
Gire Spi’den Kürdistan Bölgesi’ne kadarki 444 kilometrelik sınır bölgedesinde, bu projelerin hayata geçirilmesi halinde buralardaki konutlarla 1 milyona yakın insanın yerleştirilebileceğini vurgulayan Erdoğan, "Asla cebri bir şey söz konusu değil. İdlib'de aynı durum, Afrin'de aynı durum, kaldı ki biliyorsunuz Cerablus'ta 360 bin Suriyeli gönüllülük esasına dayalı geri döndüler" dedi.
Özellikle Rojava ve Suriye’nin kuzeyindeki hatla Türkiye'nin güney bölgelerinin “kültürel noktada birbirleriyle ortak yanlarının bulunduğunu” belirten Erdoğan, şunları ifade etti:
"Şanlıurfa'da, Gaziantep'de kız almışlar, kız vermişler. Birbirleriyle yakın bir adeta entegrasyonları var. Bundan dolayı birbirlerine yabancı değiller. Dil noktasında aynı şekilde böyle bir durum söz konusu. Onun için yabancılık çekecekleri bir durum olmadığından dolayı rahat hareket ediyorlar. Eğer bugün kalkıp 360 bin Suriyeli bir anda Cerablus'a döndüyse bundandır. Aynı şeyi şu anda Tel Abyad ve Irak sınırına doğru olan o bölgede hiç olmazsa 120 kilometrelik bölgede böyle bir adımı atarsak, burada da bunun yapıldığını göreceğiz."
"Bizi Müslümanız diye AB’ye almıyorlar"
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik sürecine ilişkin, "Diyorlar ki 'Sizin nüfusunuz çok fazla.' Aslında gerçek sebep bu değil. Gerçek sebep, biz Müslümanız" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, “Bir ara Fransa'nın eski Dışişleri Bakanı vardı. Bir özel görüşmemizde 'Sizi AB'ye almayacaklar boşuna uğraşmayın.' dedi. 'Niye' dedim. 'Ya siz Müslümansınız' dedi. Açık, net hesap bu. Ama bunu bizim yüzümüze söyleyemiyorlar. Kendi aralarında toplandıklarında bunları konuşuyorlar" dedi.
Türkiye'nin AB sürecinden kendisinin çekilmeyeceğini belirten Erdoğan, AB'ye "Bak, eğer biz çekilelim diye bekliyorsanız biz sabrediyoruz. Siz, bizi dışladığınız zaman, attığınız zaman, eyvallah biz çekiliriz. Ama biz kendimiz çekilmeyeceğiz. Siz göndereceksin" mesajını verdiğini aktardı.
“Nobel’i bana verseler almam”
Erdoğan, Nobel edebiyat ödülünün Sırp lider Slobodan Milosevic'e duyduğu hayranlığını ifade eden Avusturyalı yazar Peter Handke'e verilmesini eleştirerek, şöyle konuştu:
"Aslında bu çok önemli bir sınavdır. Bu Nobel'in de ne olduğunu ortaya koydu. Nobel kendini tüketmiştir. Nobel kendini aslında bitirmiştir. Nobel tamamıyla siyasi tamamı ile ideolojik davranan bir kuruluş konumdadır. Benim için Nobel'in hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur ve zaten Türkiye olarak da bu törene kesinlikle katılmayacağımızı ve sözümüzün geçebileceği bütün dost ülkeleri de haberdar ettik kendilerinin de bu törene katılmamalarını özellikle istedik."
Erdoğan, Nobel Ödülü'nün kendisine verilmesi halinde tavrının ne olacağı sorusuna ise "Almam." karşılığını verdi ve şöyle devam etti:
"Bu Nobel öyle bir şey ki bakıyorsunuz bir ülkede başkan seçiliyor, cumhurbaşkanı seçiliyor. Bir-iki ay içinde hop Nobel ödülü veriliyor. Ya dur bakalım daha icraat yok ortada? Bu ne acelecilik böyle? Bunları da gördük."
"Sarı yelekliler olayı Fransa'nın geleceğinde kara bir leke"
Almanya ve Fransa'da insan hakları noktasında her şeyin çok rahat olmadığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sarı yelekliler konusunu nereye yerleştireceksiniz? Dün akşam televizyonlarda izliyorum, baktım ki bir bayanı yerde sürüklüyorlar. Hani nerede insan hakları? İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi diyoruz, nerede? Aynı şey, bakıyorsunuz Almanya'da diğer batı ülkelerinde. Lafa geldiği zaman kimseyi bırakmıyorlar. Şu anda sarı yelekliler olayı, Fransa'nın geleceği ile ilgili olarak bir kara leke. Bunu izah edemezler. Türkiye'de bir gezi olayı olduğu zaman yer yerinden oynadı. Biz böyle bir şey yapmadık kimseye. Onların sivillere yaptığı davranışı bizim polisimiz yapsa kıyameti koparırlar."