Fehim Taştekin: Erdoğan’ın İdlib hamlesi başarısızlığa mahkûm
Astana ve Soçi süreçlerine rağmen, Türkiye ve Rusya’yı karşı karşıya getiren Suriye’nin İdlib hamlesi sonrası, gelişmeler ilgiyle izleniyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, son iki ayda İdlib’den kaçan sivillerin sayısı yarım milyonu buldu. Sadece vekil güçlerin değil, bizatihi Türkiye ve Suriye silahlı kuvvetlerinin fiili savaş alanına dönüşen İdlib’de, rejim geri adım atmamakta kararlı.
Erdoğan yönetimindeki Türkiye için ise, İdlib Suriye’de iddia sahibi olmanın ve aynı zamanda Kuzeydoğu Suriye’deki özerk Kürt yönetimini dağıtmanın önemli bir mihenk taşı. Gazeteci Fehim Taştekin ile İdlib’de bundan sonra yaşanabilecekleri konuştuk.
“Türkiye hepimizin öngördüğü tuzağa kendisini kendi elleriyle itti. 2016 sonundan beri Suriye’de yanlış politikaların bir neticesinde ve yine yanlışta ısrar ederek on binlerce cihatçının İdlib’e yığılmasına aracılık etti. Bu stratejinin garantilediği tek şey başarısızlık. Astana’da kurulan masada, tarafların varmaya çalıştığı hedefler birbiriyle çatışma halinde. Yine de ortaklık kuruldu, sonuç Moskova’nın çizdiği yönde ilerliyor ve ilerleyecek çünkü bu oyunun kurgusu Ruslara ait.
ABD, Türkiye’nin Suriye ordusuna karşı bir şeyler yapmasını ister
Erdoğan İdlib’de Türkiye’yi Rusya, İran ve Suriye ile kafa kafaya geleceği riskli bir hamlede bulundu. Burada sorulması gereken birkaç şey var:
Türkiye’nin İdlib’e ilave askeri güç göndermesinden bir gün önce Ankara’da ağırlanan Amerikalı komutanın getirdiği bir güvence ile mi İdlib’de Rusya’yı karşısına almaya kalmıştı? NATO’ya mı güveniyor?
Bu şekilde Rusya’ya fren yaptırarak yeni bir anlaşma ve bununla statükoyu sürdürmeyi mi hedefliyor?
Yoksa bunlardan bağımsız Suriye’de doğrudan savaşı göze alacak bir siyasi kararlılık mı söz konusu?
ABD kuşkusuz İdlib’in açık savaş cephesi olarak kalmasını ister. İdlib biterse sıra Amerikan askeri varlığına gelecek. O yüzden Suriye ordusunun buralarda oyalanması Amerikalıların işine geliyor. İsrail’in de istediği bu. Ki İsrail, Türkiye-Suriye gerilimi çatışmaya dönüşürken Şam’ı yeniden vurmaya başladı. Türkiye’nin Şam’a yapamadığını İsrail yapıyor.
Suriye, İran ve Rusya bu sefer kararlı
Ancak Erdoğan’ın Türk askerini sahaya sürmesi ve Suriye ordusunun 12 kontrol noktasının gerisine çekilmezse Türkiye’nin müdahale edeceği tehdidine rağmen sahadaki harita hızla değişmeye devam ediyor. Türk askeri Seraqip istikametinde M-5 yoluna konuşlanarak Suriye ordusunun önünü kesti. Fakat Suriye ordusu güneyden yay hareketiyle kenti batı ve kuzeybatıdan çembere aldı. Bu kadar hızlı ilerleme öngörülen bir şey değildi. Burada ciddi bir kararlılık görülüyor.
Süleymani sonrası İran tekrar İdlib’e döndü
ABD Suriye stratejisini İran’ı geriletme hedefine bağlayınca İran, Suriye’de işleri kolaylaştırmak için biraz geri planda durmaya başlamıştı. Rusya’nın da tercihi bu yöndeydi. Çünkü İran bahanesiyle İsrail de bir taraftan vuruyor. Kasım Süleymani’ye suikasttan sonra İran unsurları yeniden İdlib’de operasyona katılmaya başladı.
Rusya’nın tutumundaki kararlılıkta, Türkiye-Rusya görüşmeleri için bölgede bulunan dört Rus askerinin öldürülmesi etkili olmuş olabilir. Rusya şimdiye kadar Türkiye, ABD ve İsrail’e esneklikler gösterip, alan açarak bir denge siyasetiyle süreci bataklığa çevirmeden yönetmeye çalıştı. Ama bu stratejinin limitleri tükendi. Artık doğrudan güçlerin karşılaştığı durumlara yakın bir noktada taraflar birbirinin sınırlarını deniyor. Dengeyi bozmaları lazım yoksa kördüğüm sürecek.
Durum kontrolden çıkarsa çok fazla cephe açılır
Bir ayda Maaret el Numan ve Seraqip’a ulaşan bir askeri harekât, bu hızla İdlib ve Cisr el Şuğur’a kısa sürede varabilir. Türkiye bütün bu alanlarda karşı pozisyon alırsa daha fazla asker yığması gerekir. Daha fazla asker yığmak, Türk ordusunu daha fazla hedef yapmaktır. Bu iş çatışmaya dönüşürse başka senaryoların da ipi çekilir. Sözgelimi Kürtler şu anda hesaba katılmıyor. Fırat’ın batısında Afrin ve Tel Rıfat’ta karşı cepheler açılabilir. Fırat’ın doğusu da yeniden karışabilir. Rusya’nın Kürtlerle Suriye ordusu arasında yeni bir ortaklık tesis etme ihtimali hala mevcut. Erdoğan savaşı göze alırken cephenin İdlib’le sınırlı kalacağının garantisini veremez. Rusya’nın hava sahasını kapatmasının ötesinde Türkiye’ye güvenli operasyon alanı sunan bir yaklaşımı vardı. Yani Ruslar bir nevi taşları bağlıyordu. Bu pozisyon değişebilir. O yüzden İdlib’de cihatçılara kalkan olan pozisyonu sürdürmenin riskleri büyük.”