Hakkarili kızın Boğaziçi aşkı ya da Kürdistan'ın en uzak köşesini entegre etme ideolojisinin bir örneği

Hakkarili kızın Boğaziçi aşkı ya da Kürdistan'ın en uzak köşesini entegre etme ideolojisinin bir örneği

Edûl Xatûn/KRDNews

Sömürgeci devletlerin sömürgelerinde hakimiyet kurma araçlarının sadece top ve tüfek olmadığı, sömürgeciliğin kültürel ayağının da en az askeri güç kadar önemli olduğu bilinir. Konuya Türkiye-Kürdistan bağlamında baktığımızda en devrimcisinden en devletçisine kadar her çevrenin kendine özgü Kürdistan'a yönelik kültürel bir söylemi olmuştur. Kuzey Kürdistan'ı, 'silahla olmadı kültürel yollardan' Türkiye'ye entegre etmeyi amaçlayan bu söylemin izlerini gündelik gazete haberlerden tutun edebiyata ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine dek pek çok alanda görmek mümkün.

Kürdistan'ın Kuzeyini Türkiye'ye kültürel yollardan entegre etmeyi hedefleyen Türk ulusal anlatısının önemli simgelerinden biri Hakkari'dir. Zira Hakkari İstanbul ve Ankara'ya en uzak Kürt şehri olarak simgesel bir anlama sahiptir.

Duvar Gazetesi yazarı şair Selim Temo bu haftaki yazısında, son dönemde gazete ve haber sitelerinde önemli bir yer bulan Hakkarli bir kızın Boğaziçi Köprüsü'ne olan 'özlemi'ni konu alan bir haberden yola çıkarak bu konuyu işlemiş. 

Temo'ya göre bu haber doğruyu yansıtmayan kurgu bir 'haber' olarak Türk ulusal anlatısına hizmet etmeyi amaçlamaktadır: "Köprü maketine bakıyorsun. Baba, çocuk ve haberi yazan gazeteci; hepsi birden yalan söylüyorlar. Bu makete harcanan para ile Kanal İstanbul projesinden arsa alırsın!"

'Vatan sevgisi'

Selim Temo'ya göre en uzak Kürt şehrindeki Kürt çocuklarına 'vatan' sevgisini aşılatma amaçlı olduğunu edebi bir dille şöyle ifade ediyor: 

"Boğaz’da artık üç köprü var; FSM var, YSS var, ama illa da Boğaziçi olacak. Yalnız bütün bu yerleri Bayburtlu, Afyonlu bir çocuk değil, hep Hakkârili bir çocuk görmek ister. Türk çocuklarına vatan sevgisi aşılanmamış ki arkadaş. Millî Eğitim uyuyor mu? Sadece Türkler değil, bu kurguya göre diğer Kürtler de Hakkârililer gibi değildir. Hiç “Bingöllü Rümeysa Kız Kulesi’ni görmek istiyor”, “Sivaslı Bager merak ettiği İstiklal’in resmini yaptı” gibi bir haber okudunuz mu?"

Türk ulusal anlatısı ve Kürt aydınları

Selim Temo eleştiri oklarını 'Kürt kökenli Türk aydınları'na da yönelterek Türk ulusal anlatısının Kürtlerde bıraktığı etkiye ya da 'başarısı'na dikkat çekiyor:

"Bu kurguya göre Hakkârililer İstanbul’a tutkundur. Bakın mesela Hakkâri’nin bağrından çıkmış Yılmaz Erdoğan kırk yıllık İstanbullu hikâyeleri anlatıyor bize. Mustafa Erdoğan ise yıllarca Anadolumuzun zenginliklerini bütün orta ve üst sınıfa göbeği açık kızlarla anlattı. Bu Anadolu sevgisi başka kimde var? 

Yılmaz, bazen Hakkâri hikâyeleri de anlatır. Ne der mesela “Vizontele Tuuba”nın girişinde: “Buraya her güzel şey dışarıdan gelirdi ve çok kalmadan giderdi.” Ne demek bu? Burada güzel bir şey yok demek bu!

Mesela Hakkarili Ender Özkahraman da İstanbul’da oturup ilginç hikâyeler anlattı oralardan. Yalnız bütün Kürtler giderek ilginçleşiyor. Türkçe yazan Kürt yazarların metinlerine bakıyorum, ilginç Kürtlerden geçilmiyor."

Bir Kürt çocuğu niye Kürdistan'da bir yeri merak etmez?!

"Bir Kürt çocuğu Mem ile Zîn’in mezarını, Munzur gözelerini değil, Boğaziçi Köprüsü’nü merak ediyor. Baba da Birca Belek’in değil, bahse konu köprünün maketini yapıyor."

Devrimcilerin söylemi de aynı

Türk solu ve onun kültürel söyleminin de pek farklı olmadığını hatırlatıyor Temo:  

"Hakkâri’ye Boğaziçi Köprüsü’nü götürenler de var: Devrimciler. İstanbul’a böyle bir köprü yaparsan devrimciler de imitasyonunu Hakkâri’ye yapar. Ama belki de uluslaşma ve eşitsizlik bahsini buradan açmalı. Zira Devrimci Gençlik Köprüsü, memleketin en uzak noktasını memlekete dâhil etme girişimi olarak okunabilir."

Asya-Avrupa'yı mı, İstanbul-Hakkari mi bağlıyor?

Boğaziçi Köprüsü, İstanbul boğasının iki yakasını birbirine bağlamaktan çok sanki Hakkari'yi (Kürdistan'ı) Türkiye'ye entegre etmeye hizmet eden bir sembol olarak daha işlevseldir.

"Boğaziçi Köprüsü, Asya ve Avrupa yakalarını değil de Hakkâri’yi İstanbul’a bağlıyor gibidir. Bu kurgusal köprü, ulusal anlatıyı merkez ve “en uzak yer” bağlamında birleştiren bir simgeye dönüştürülmüştür. Onun imitasyonu olan köprü ise, bu bağı kurma, sürdürme, (devlet tarafından yıkıldığı için) koparma ve (tekrar inşa edildiği için) onarma gibi simgeleri taşır."

sözkonusu haberle ilgili linklerden ikisi: 

http://www.haberturk.com/gundem/haber/1535469-hakkari-yuksekovali-yagmur-un-hayali-gercek-oluyor

http://www.birgun.net/haber-detay/hakkarili-kucuk-kizin-hayali-gerceklesti-165604.html