Hüseyin Akıncı yazdı, Seçimle Akla gelen birliğin getirisi olmaz
Zira bu coğrafyada, halkın iradesinden en fazla bahsedenlerin halkın iradesini beş kuruşla satışa çıkaranlara dönüştüğünü bilen biliyor. Dolayısıyla "iktidar erki baskın seçim yaptı" bahanesiyle, Kürt halkının iradesi yine kapalı kapıların arkasında şekilleneceğinden kimsenin şüphesi olmasın!
Zira bu coğrafyada, halkın iradesinden en fazla bahsedenlerin halkın iradesini beş kuruşla satışa çıkaranlara dönüştüğünü bilen biliyor. Dolayısıyla "iktidar erki baskın seçim yaptı" bahanesiyle, Kürt halkının iradesi yine kapalı kapıların arkasında şekilleneceğinden kimsenin şüphesi olmasın!
Herkes kalkmış Kürt partiler arası oluşacak bloktan dem vuruyor. Peki şahıslara mahsus zıtların birliğiyle oluşacak birliktelik, neyi ne kadarını başarıya dönüştürür ? Ya da, asılan tabela partisi olmanın ötesine geçmeyenlerin seçim ittifakı neye yarar? Açık ve net söylemek gerekirse, yüzeysel ağırlıklı hiç bir girişim somut verilerle kalıca çıkara koşmaz. Özelikle yüzeysel özlemleri bastıran ciddi gerçekler ulu orta sırıtıyorken...
HDP tarafından, Kürt partisi olmadığına yönelik tonlarca mürekkep tüketildiği halde, Türk partiler kategorisine alınmama gerçeği gibi! Gelgelelim gerçeklerden ziyade gerçek olmayanın her zaman bu coğrafyada halay başı olduğuna! Oysa gerçeği dışlayan garipliklerle günü kurtarmaya yönelik kazancın, geleceğin kazancına dönüşmediğini herkes biliyor. Dolayısıyla geleceğin kazancına yatırım amaçlı stratejiler uygulanmadıkça 'gel git' yol yorgunluklarıyla Kürt halkını bezdirmekten başka bir getirisi olmaz.
Gelecek süreçlerin mihenk taşı olabilirlerle elde edilen kazançların günübirlik hayallere nasılda kurban ediliş örnekleri çoktur Kürdün tarihinde. Sayısı yüzleri aşmış Kürt belediyelerle, 13 oy oranıyla üçüncü parti konumuna dönüşen HDP'nin Kürtleri bir çırpıda "sıfırdan başla noktasına getiriliş" hikayesiyle daha dün tanıştırdı! Gerçi HDP'yi, olan bitenlerin baş sorumlusu ilan edecek kadar akıl-fikir delisi değiliz.
Ama olan bitenlere karşı radikal bir kararlılıkla tavır almadığını bilen/ biliyorlardanız. Dolayısıyla bugünün kazancı, yarının yatırımına yönelik stratejiler uygulanmadıkça günübirlik kazançlar hayal kırıklıkların yatağına dönüşeceği kaçınılmaz olur demek istiyoruz.
Gerek Kürt halkı, gerekse Kürtler adına siyaset yapanlar, doktor-hasta ilişkisine mutlaka dönüşmelidir. Kürt halkı mevcut sorunlarıyla hasta olan taraftır, doktor olan tarafsa sorunları çözmeye aday olan siyasilerdir. Kürt halkı her ne kadar şu ya da bu nedenle sorgulama sorumluluğu ve yeteneği körleşmişse de, geçmişle geleceğe yol alan her ne varsa, Kürt halkını İkna etmek ve bilgilendirmek siyasilerin temel görevidir.
24 Haziran Seçimi'nin adı ve amacı ne koyarsanız koyun, iktidarın lehine göz kırpacak en ufak bir göstergeyle her an seçimlerin yapılabileceğini hemen herkes biliyordu.
Dolayısıyla "baskın seçimidir" gibi gerekçeler, halkın iradesine baskın olma bahanesi değildir. Aslına bakarsanız, dillendirilen "baskın seçimdir" söylemleri tamda birilerinin özlemine göredir. Zira kapılar kapanır ve Kürt halkının iradesine baskın yaparak adaylar belirlenir. Özelikle bu konu hakkında Kürt siyasetçilerin siyasetine diyecek yok!
Zira bu coğrafyada, halkın iradesinden en fazla bahsedenlerin halkın iradesini beş kuruşla satışa çıkaranlara dönüştüğünü bilen biliyor. Dolayısıyla "iktidar erki baskın seçim yaptı" bahanesiyle, Kürt halkının iradesi yine kapalı kapıların arkasında şekilleneceğinden kimsenin şüphesi olmasın! Velhasılıkelam, yine her zaman olduğu gibi, Kürt halkının iradesine atanmış Hemo ya da Mıho'yu kapalı kapılar açıldığında ancak öğrenme şansımız olur!