İdlib'te Rusya-Suriye ilerleyişi neden durdu?
Nisan ayı sonunda İdlib'in üzerine yürüyen Rusya destekli Suriye birlikleri ilk günlerde elde ettikleri başarıdan sonra muhalif güçler tarafından önce durduruldu, ardından elde ettikleri yerlerden püskürtüldü. Rusya'nın üstün hava gücüne rağmen arka arkaya gelen başarısızlıkta İran'ın sahadan çekilmesinin önemli bir rol oynadığı belirtiliyor.
Nisan ayı sonunda İdlib'in üzerine yürüyen Rusya destekli Suriye birlikleri ilk günlerde elde ettikleri başarıdan sonra muhalif güçler tarafından önce durduruldu, ardından elde ettikleri yerlerden püskürtüldü. Rusya'nın üstün hava gücüne rağmen arka arkaya gelen başarısızlıkta İran'ın sahadan çekilmesinin önemli bir rol oynadığı belirtiliyor.
Londra'dan yayın yapan The New Arab internet sitesinin haberine göre Rusya ve İran arasında yaşanan anlaşmazlıktan dolayı Tahran destekli grupların İdlib operasyonlarına katılmadığı, bunun da Suriye ordusunun, İran olmadan ilerleyemediğini ortaya koyduğunu belirtiyor.
İdlib operasyonunu 'Kaplan' lakaplı General Süheyl el Hassan liderliğindeki Rusya destekli 'Kaplan Güçleri' yönetiyor. Süheyl el Hassan, Rusya'nın Beşer Esed'e alternatif lider olarak düşündüğü isimler arasında yer alıyor.
Sadece dün çatışmalarda 51 asker kaybeden Suriye birliklerinin tank ve silahlarını geride bırakarak geri çekildiği belirtiliyor.
Forum for Regional Thinking uzmanlarından Elisabeth Tsurkov, Suriye ordusunun Rusya'nın profesyonelleştirme ve askere alma çabalarına rağmen sahada istenen başarıyı elde edemediğini öne sürüyor. İran'ın İdlib operasyonlarına katılmama sebebi olarak ise Tsurkov, İran'ın İdlib'e stratejik olarak bakmamasını ve Türkiye ile ilişkilerini bozmak istememesini gösteriyor.
Suriye'de İran ve Rusya çoğu kez kendine yakın güçler oluşturdukları güçlerle operasyonları yürütüyor.
Şu an sahada muhaliflere karşı savaşan en elit birlik olarak Rusya'nın oluşturduğu Kaplan Güçleri gösteriliyor. Ancak Suriye Lideri Beşer Esed'in kardeşi Mahir Esed komutasındaki İran destekli 4. Fırka da muhaliflerin püskürtülmesinde büyük rol oynamıştı.
Rusya ve İran destekli bu güçler zaman zaman kendi aralarında da çatışıyor. Son olarak geçtiğimiz ocak ayında Kaplan Güçleri ve 4. Fırka arasında Hama'da şiddetli çatışmalar meydana gelmişti.
Geçtiğimiz Nisan ayında da Deyrizor ve Halep kentlerinde İran Devrim Muhafızları ile Rus birlikleri arasında çıkan çatışmada iki İranlı militan ölmüş, dört Rus askeri de yaralanmıştı.
Önemli petrol yataklarına sahip olan Deyr el Zor ile stratejik bir konumda bulunan Deraa kentleri Rus ve İran yanlısı grupların sık sık çatışmalarına sahne oluyor.
Rusya, Suriye'nin batısında İran Devrim Muhafızları ile İran yanlısı Hizbullah ve diğer milis güçlerin faaliyet göstermesini istemiyor. Bunda hem Esed rejimi üzerinde tek söz sahibi ülke olmak istemesi ve hem de İsrail'in Moskova üzerinde yaptığı baskıların etkili olduğu tahmin ediliyor.
Tsurkov, İran'ın İdlib operasyonlarına katılmamasıyla, Rusya'nın eğittiği ya da desteklediği militan ve ordu birliklerinin Hama ve Lazkiye'nin kuzeyinde muhalifler tarafından kolaylıkla yok edildiğini vurguluyor.
Suriye birliklerinin Lazkiye'ye bağlı Kabana kasabasını ele geçirmek için defalarca saldırdığını, ancak her defasında büyük kayıplar vererek geri çekildiğini ifade eden Tsurkov, Hama'nın kuzeyinde ise Rusya'nın ağır bombardımanı ile çok az bir ilerleme sağlandığını öne sürüyor. Tsurkov, 'Bu da muhaliflerden bir yeri ele geçirmek için İran'ın ne kadar hayati bir önemde olduğunu gösteriyor.' diyor.
Suriye rejim güçlerinin başarısızlığı ve S-400'ler konusunda Türkiye ve ABD arasında süren pazarlıkların etkilenmemesi için Rusya'nın son günlerde bölgedeki operasyonlarını azalttığı, gelişmelere göre saldırılarını yeniden yoğunlaştırabileceği belirtiliyor.
Yaklaşık 3 milyon kişinin yaşadığı İdlib'de Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) liderliğinde onlarca muhalif grup Suriye rejimine karşı mücadele ediyor. Türkiye'nin de aktif olarak sahaya indiği İdlib'de kağıt üzerinde faaliyet gösteren bir de 'Kurtuluş Hükümeti' bulunuyor.
Kurtuluş Hükümeti'nin lideri Fawaz Hilal geçtiğimiz Mayıs ayında Türkiye'ye çağrıda bulunarak kenti savunmasını istemişti.
HTŞ kontrolünde olan Kurtuluş Hükümeti'nde İçişleri, Adalet, Din İşleri, Sağlık, Eğitim'in de aralarında olduğu sekiz bakanlık bulunuyor.
Daha önce ahlak polisi Hisba ile halkın dini yaşantısını kontrol eden HTŞ'nin son günlerde bu politikasından vazgeçtiği belirtiliyor.
Her ne kadar İdlib Kurtuluş Hükümeti'nin başkanı Hilal görünse de perde arkasından HTŞ Lideri Ebu Muhammed Golani'nin kenti yönettiği ifade ediliyor.
HTŞ'nin en büyük gelir kaynağı ise petrol istasyonları ve gümrük gelirleri. Özellikle Türkiye ile İdlib arasındaki Bab el Hava sınır kapısı, hem kentin nefes alma borusu hem de HTŞ'nin önemli bir gelir kaynağını oluşturuyor.