İran, Suriye’deki milislerini taktiksel olarak geri çekiyor

İran, Suriye’deki milislerini taktiksel olarak geri çekiyor

İran son günlerde Irak’ın bazı batı bölgeleri de dahil ülkenin güneyindeki Şam’ın doğusundaki Deyrizor’a kadar yeniden Suriye’nin farklı bölgelerinde milislerini mevzilendirdi. Batılı yetkililer, İran’ın bu hamlesinin taktiksel olduğu ve İran’ın Suriye’deki stratejik pozisyonunda bir değişikliğe işaret etmediği kanaatinde.

Batılı bir yetkili, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada taktiksel çekilmenin birkaç nedenden kaynaklandığını belirtti. ‘İran ekonomik krizi, koronavirüsün getirdiği kurallar, Irak’ın ABD ile yaşadığı gelişmenin koşulları, DEAŞ’ın batıda ortaya çıkışı, son dönemde yoğunlaşan İsrail saldırıları, Suriye’nin bazı bölgelerindeki çatışmaların azalması ve Rusya baskısı’ başlıklarına dikkat çekti. Yetkili, bazı durumlarda İran’ın yabancı milisleri Tahran’a bağlı Suriyeli milislerin pozisyonlarına devrettiğini belirtirken “Durum, Suriye dışındaki kuvvetlerin Ürdün sınırının 80 km derinliğine ve işgal altındaki Golan Tepeleri’nde İsrail ile yaşanan çatışmasızlık hattına ulaşmasını öngören ABD-Rusya anlaşması sonrasında Suriye’nin güneyinde yaşananlara benziyor” değerlendirmesinde bulundu.

Yeniden yayılma

Yerel ‘Deyrizor 24’ kanalı, 11 Mayıs’ta Fatimiyyun Tugayı ve 313’üncü Tugay unsurlarının, geçen cumartesi günü Deyrizor’un güneyinden ve Mayadin’den transfer edildiğini duyurdu. Fatimiyyun, Palmira şehrindeki ana karargahına geri dönerken diğer unsurlar da Şam’ın güneyindeki ‘Seyyide Zeyneb’ bölgesindeki ana merkezlere nakledildi. Kanal, çoğu Afgan uyruklu ve yerlerini yerel unsurlarla değişen unsurların silahsız sivil otobüslerde transfer edildiğini aktardı.

Seyyide Zeyneb bölgesi son günlerde salgının yayılacağı öngörüleri çerçevesinde, hükümetin Tahran’a sadık unsurların kalesi olan bölgeyi tecrit etme kararı arkasında, Suriye kuvvetleri ve başkentin güneyindeki İran örgütleri arasında gerginliklere tanık oluyor. Şam’ı destekleyen İran ve Irak güçleri, başta Ebu Kemal ve Mayadin şehirleri olmak üzere Deyrizor’un doğu kırsalında geniş bir alana konuşlandı. Aynı şekilde güçler, Irak sınırındaki Ebu Kemal Sınır Kapısı’nı da kontrol ediyor.

Suriye ‘Jesr’ haber sitesi, Deyrizor’daki İran mevzilerinde yürütülen teslimat faaliyetlerinin, Rus askeri polisinin kontrolünde gerçekleştiğini aktardı. Sitenin haberinde şu ifadelere yer verildi:

“İran kontrol noktaları ve karargahları, Bakara kabilesinin liderlerinden Favaz el-Beşir tarafından yönetilen Deyrizor’daki Katirci milisleri ve Rus güvenlik şirketi Wagner tarafından yönetilen Kudüs Tugayı’nın müfrezeleri tarafından teslim alındı.”

Haber sitesi, geri çekilme faaliyetlerinin Deyrizor’dan başlayarak Fırat Nehri’nin bitişiğindeki yerleşim alanında gerçekleştiğini, doğudan Irak sınırına doğru uzandığını belirtti. Sitede, “Karargâhlar Deyrizor’dan doğuya doğru yaklaşık 70 km boyunca teslim edildi” denildi.

Washington tarafından bu yılın başında suikast düzenlenen Kudüs Gücü Komutanı Kasım Suleymani, (ABD ordusunun Suriye-Ürdün- Irak sınırındaki et-Tanf Üssü’nü kontrol ederek, eski yolu kesmesinin ardından) Irak aracılığıyla İran’dan Suriye’ye ve Akdeniz’e alternatif geçiş olarak Ebu Kemal Sınır Kapısı’nın açılmasını kontrol ediyordu.

Diğer yandan Şam’dan gelen gruplar unsurlarını Deyrizor’un batısındaki Talai el-Baas Kampı’na konuşlandırdı. Yerel kaynaklara göre unsurların hedefinde Ebu Kemal Sınır Kapısı ve ardından da Irak var. Aynı şekilde Halep’te İran’a bağlı diğer örgütlerdeki Suriyeli unsurları, Beşinci Tugay’a bağlı Rus askeri gruplara devredildi. Bu savaşçıların Suriye’nin kuzeyindeki Halep’te bulunan en-Neran Havalimanı yakınlarındaki Cibrin kasabasında Rus özel eğitim merkezinde eğitilmeye başlandığı belirtildi.

 

İsrail’in konumu

İsrailli yetkililer 5 Mayıs’ta İran’ın İsrail bombardımanları nedeniyle Suriye’den geri çekilmeye başladığını duyurdu. Yeni hükümette yerini kaybeden İsrail Savunma Bakanı Naftali Bennett, “İran’ın Suriye’de hiçbir işi yok. İranlılar Suriye’den ayrılmadan durmayacağız” açıklamasında bulunmuştu. Bennett, İran’ın 2011 yılından bu yana söz konusu kasabada devam eden savaş çerçevesinde Suriye’ye girdiğini, Tel Aviv, Kudüs ve Hayfa gibi şehirleri tehdit etmek için İsrail sınırındaki konumunu derinleştirmeye çalıştığını belirtmişti. İsrailli yetkili ayrıca “İran bir yük haline geldi. Geçmişte İranlılar, Suriyeliler için bir güç kaynağıydı ve Devlet Başkanı Beşşar Esed’e DEAŞ karşısında yardım ettiler. Ama şu an bir yük haline geldiler” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Bennett, söz konusu açıklamaları Deyrizor’daki mevziileri hedef alan saldırılarda İran güçlerinden ve yandaş Irak gruplarından 14 savaşçının öldürülmesi sonrasında yaptı. Aynı şekilde İsrail, kuzeydeki Halep’te es-Sefire bölgesinde askeri depoları da hedef almıştı.

Suriye resmi basınında geçen ay sonunda çıkan haberlere göre Şam yakınlarındaki İsrail saldırıları sonucu üç sivil öldü. Saldırılardan bir hafta önce Palmira bölgesini hedef alan bir İsrail saldırısında rejime ve İran’a sadık gruplardan dokuz unsur öldürüldü.

Son yıllarda İsrail, Suriye’de kırmızı çizgiler belirledi. Bunların ‘Hizbullah’a füze transferinin engellenmesi, Tahran’ın Suriye’de kalıcı askeri üsler kurmasının önlenmesi, uzun menzilli füzeler geliştirmek için fabrikalar kurulması ve Golan’da ‘hücre’ oluşumunu önlenmesi’ olduğu ifade edildi.

 

ABD’nin konumu

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey geçen hafta Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ülkesinin Suriye’deki hava saldırıları sırasında İsrail’e destek verdiğini belirtti. ABD’nin et-Tanf Üssü’nün İsrail’e istihbarat ve lojistik destek sağladığına inanılıyor. Aynı şekilde Jeffrey, İranlılar da dahil olmak üzere tüm yabancı güçlerin Suriye’den çıkması gerektiğini belirterek Rusya’nın 2011 öncesinde de bölgede var olması dolayısıyla istisna olduğuna dikkat çekmişti.

Batılı yetkililer de 11 Mayıs’ta Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamalarda Suriye’deki İran hareketliliğinde bir değişiklik yaşandığına dikkat çektiler. Jeffrey de açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı:

“Suriye’deki İran güçlerinin taktiksel şekilde yer değiştirdiğini gördük. Bu hareketliliğin bir kısmı bölgede bu sayıda kara kuvvetine ihtiyaç duyulmamasından ve ABD’den devam eden ekonomik yaptırımlar ışığında kuvvetlerin sürekli konuşlandırılmasına yönelik yüksek maliyetlerden kaynaklanıyor. Koronavirüs salgınının İran hükümeti üzerinde yol açtığı muazzam finansal baskıdan bahsetmiyoruz bile. Bununla birlikte bunlar sadece taktiksel nitelikte önlemler de olabilir.”

Suriye’nin komşu ülkelerindeki ABD’li ve bölgesel yetkililer, İran’ın Suriye'deki konumunda meydana gelen değişiklikleri değerlendirmek için istişarelerde bulunuyor. Konuya ilişkin ilk değerlendirme ‘iç ve dış baskılara yönelik taktiksel bir nitelik taşıdığı ve henüz stratejik bir değişiklik yapılmadığı’ yönünde.

turkish.aawsat