Leyla Halid: Türkiye'nin en büyük krizi Kürt sorunudur!
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) Merkez Komite üyesi ve dünya sol hareketinin simge isimlerden olan Leyla Halid, Türkiye'de halkların kendi kaderine tayin hakkına adalet ve demokrasi temelli yaklaşılması gerketiğini belirterek "Bugün Türkiye'nin karşı karşıyaya kaldığı en büyük kriz Kürt sorunudur" dedi.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) Merkez Komite üyesi ve dünya sol hareketinin simge isimlerden olan Leyla Halid, Türkiye'de halkların kendi kaderine tayin hakkına adalet ve demokrasi temelli yaklaşılması gerketiğini belirterek "Bugün Türkiye'nin karşı karşıyaya kaldığı en büyük kriz Kürt sorunudur" dedi.
FHKC'li Leyla Halid, İstanbul'da düzenlenen 2. Ortadoğu Barış Konferası'na konuşmacı olarak katıldı. Konferansta Ortadoğu'ya ilişkin barış çözümlerinin sunulduğunu anlatan Leyla Halid Artı TV'den Nalin Öztekin'e konuştu.
Artı TV'ye konuşan Leyla Halid'in açıklamaları şöyle:
Ortadoğu hep savaşla anılan bir yer ancak bugün burada savaş konuşuluyor. Çok sayıda katılımcı var sizin beklentiniz nasıl?
En önemli noktası bütün bölgeyi bütünlüklü bir şekilde krizleriyle birlikte konuşmak. Bu konudaki ilk konferans değil, bu tür konfreanslarda barışı nasıl inşa edeceğimize dair konuşmalar yapılıyor. Bu tür konferanslarda bir sürü fikir ve görüş açısı sunuluyor. Burada ister Türkiyeli olsun ister bölgeden olsun bir sürü şahsın, şahsiyetin ortaya sunduğu fikirlerin içerisinde ortak nokta bulunabilir. Ve bu fikirlerden ortaya sunulacak olan bir çözüm yoluyla herkesi kapsayacak çözüm noktaları olabilir.
BM'nin çıkış noktalarından birisi 'Halkların Kendi Kaderini Tayin Hakkıydı'
Türkiye aslında Ortadoğu için baktığımızda son dönemlerde bir yenilenme ve hep çatışmayla gündeme geliyordu. Sizin bu konu da görüşünüz nedir?
Türkiye bugün kendi içerisinde de adalet temelli bir barışa ihtiyacı olan bir ülke. Burada bugün zengin ülkelerin servetlerini zenginliğini sadece yöneticiler değil halkların da bu konuda payını alması gerekiyor. Adalet ve demokrasi temelli bir barış inşa edilmesi gerekiyor. Birleşmiş Milletler'de ilk kurulduğu zamanda ilk çıkış noktalarından bir tanesi de halkların kendi kaderini tayin hakkıydı. Dolayısıyla halkların kendi kaderini tayin hakkına dayalı, adalet ve demokrasi temelli barış inşası kurulmalı.
Bugün Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı en büyük kriz Kürt sorunudur. Ve iç sorunudur. Eğer halkın bir kısmını oluşturan Kürt halkıyla bir barış inşa edilmezse Türkiye içerisinde bir barıştan söz edemeyeceğiz. Siyasi görüşlerinden dolayı bugün insan haklarındaki ihlallerden bahsediyoruz. Bunlardan bir tanesi de siyasi görüşlerinden dolayı içeride binlerce insanın olmasıdır.
İnsan bazen protestosunu dile getirmek için başka yol bulamıyor
Türkiye dediğiniz gibi ciddir bir sorunlardan geçiyor. Şu anda bir milletvekili açlık grevinde, Leyla Güven, 150 günü aştı. Açlık grevinde bir talebi var ve ona destek vermek için cezaevlerinde binlerce insan açlık grevinde bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsan bazı zamanlarda protestosunu dile getirmek için başka bir yol bulamıyor yemeğinden ve kendinden vaz geçebiliyor.
Evet görüşlerinden dolayı açlık grevine gittiği bir tek Türkiye'de değil bütün dünyada buna benzer örnekler var. Filistin de bu örneklerden bir tanesi. Filistin'de şu an zindanlarda tutulan tutsaklar da açlık grevinde. Açlık grevlerinde cellatlarıyla karşı karşıya gleiyorlar. Yine aynı şekilde Türkiye'de de Leyla Güven'e destek için hem içerde hem de dışarıda açlık grevleri sürdürülüyor.
Bugün Filistin'deki içerde tutsak olarak esir edilen Filistinli tutukluların da aynı şekilde bu yolu tercih ettiğini görüyoruz.