Nazım Daştan: Ortadoğu kaynıyor, Türkiye'nin derdi 'YPG'

Nazım Daştan: Ortadoğu kaynıyor, Türkiye'nin derdi 'YPG'

Mezopotamya Ajansı'nda Nazım Daştan'ın kaleme aldığı yazıda Türkiye’nin saldırılarının Suriye’de savaşı yeni bir evreye taşıdığı; yeni planların devreye girdiği belirtiliyor. Libya’da çelişen Rusya ve Türkiye’nin ortaklığı muamma; ABD ve Avrupalı güçlerin hesabı Türkiye’yi Rusya’dan koparmak; Türkiye’nin tek derdi ise YPG'nin “terör listesine” alınması.

Türkiye'nin Rojava'ya yönelik 9 Ekim’de başlattığı operasyon sürüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) ve Suriye Milli Ordusu (SMO) adı altında bir araya getirilen paramiliter grupların saldırıları Eyn Îsa'dan Til Temir'e kadar M4 uluslararası yolu üzerinde yoğunlaşıyor. Türkiye'nin saldırıları bölgede farklı dengeleri de beraberinde getirdi. ABD, Rusya ve Avrupalı güçler başta olmak üzere birçok güç, Suriye üzerinden yeni planlar devreye koyuyor. 

Türkiye operasyonu genişletmeye çalışırken, Kuzey ve Doğu Suriye halkları ise sistemlerini korumak için mücadele ediyor. Girê Spî ve Serêkaniyê gibi kentleri alan TSK ve SMO'nun hedefinde ise M4 olarak bilinen uluslararası yol var. Buraya yönelik saldırılarına devam eden Türkiye, Eyn Îsa'dan Til Temir'e kadar yolu kontrol altına alarak, Cizîre ve Fırat bölgelerinin bağlantılarını koparmayı hedefliyor. 

Rojava Özerk Yönetimi ise, saldırılara karşı askeri ve siyasi anlamda diplomasi yürütüyor. Rojava ve Suriye halkları, bir yandan da ulusal birliğin gerçekleşebilmesi için önemli adımlar atıyor. Tüm Kürt partileriyle toplantılar gerçekleştirilerek, çalıştayların yapılması planlanıyor. Görüşmelerin sürdüğü Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin (ENKS) bölgede siyasi çalışmalar yürütmesinin önü açıldı. Daha önce Rojava'dan çeşitli nedenlerden dolayı ayrılan bazı ENKS'lilerin de dönmelerinin önündeki engeller kaldırıldı. Bununla bağlantılı olarak Kürdistan Bölgesi ve Avrupa'da da ulusal birlik çalışmaları yürütülüyor. 

Türkiye'nin Rojava'ya yönelik politikaları, Türkiye-Rusya denklemini de etkiliyor. İdlib’de tam bir uzlaşıya varamayan ikilinin çelişkileri Libya üzerinden de artıyor. Rusya NATO'ya karşı Türkiye kartını kullanmak için temkinli davranıyor. Bu anlamda Türkiye'ye olabildiğince tavizkar yaklaşıyor. Ancak Libya'da karşı cephelerde bulunan güçler, zıt politikalar geliştiriyor. Rusya'nın desteklediği ve Halife Hafter komutasında bulunan Libya Ulusal Ordusu, Türkiye ve Katar'ın desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümetine yönelik Trablus'ta operasyon başlattı. Trablus, Türkiye destekli UMH güçlerinin elinde kalan son yer olarak biliniyor. Yine Libya üzerinden Doğu Akdeniz'de etkinlik kurmaya çalışan Türkiye, bu alanda karşısında Yunanistan, Mısır, İsrail başta olmak üzere  birçok uluslararası gücü buldu. Türkiye ise burayı ve politikalarını hayata geçirebilmek için Libya'ya askeri güç göndermeyi tartışmaya açtı. Türkiye'nin olası güç gönderme durumu ise Suriye sahası başta olmak üzere birçok yeri etkileyecek. 

Türkiye ve Rusya'nın çelişkilerinin arttığı bir dönemde, NATO da Türkiye'nin Rusya'ya daha fazla yakınlaşmasını önlemek için harekete geçti. Hem ABD hem de Avrupalı güçler, bu konuda Türkiye'ye yönelik yaptırım ve politikalarını devreye koymaya başladı. Son NATO toplantısında Fransa, Almanya ve İngiltere’yle bir araya gelen Türkiye, Rusya'ya karşı geliştirilen Baltık Planı’nı imzaladı. Rusya'nın bu konudaki tavrı merakla beklenirken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 13 Ocak'ta Türkiye'ye geliyor. Bu konuların burada gündeme gelmesi bekleniyor. 

Yine Türkiye, Suriye'de gerçekleştirdiği saldırılara meşru bir zemin kazandırmak için  NATO'yu ikna etmeye çalışıyor. Avrupalı ve NATO'lu güçlerin Rusya'ya karşı geliştirdiği politikalara dahil olabilmesi için YPG'nin “terör örgütleri listesine” alınabilmesini şart olarak koşuyor. Bugüne kadar bir netice alamayan Türkiye, ABD ile yaşadığı S-400 gerginliğinde de bu durumu pazarlık masasına getiriyor. 

Türkiye, Şam yönetimi ile Rojava Özerk Yönetimi’nin siyasi anlamda anlaşmaması için de kimi gizli görüşmeler yürütüyor. Özellikle Rusya ile geliştirdiği anlaşma ve ittifaklar üzerinden tarafların uzlaşmasını engellemeye dönük politikalar izliyor.