S-400'lerin kontrolü Türkiye'de mi, yoksa Rusya da mı?
Türkiye, S-400'leri tüm dünyaya ilan ederek Ankara'ya getirmeye başladı. Mürted Hava Üssü'ne Rus uçakları art arda iniş yaparak, S-400 kargolarını boşaltıyor.
Türkiye, S-400'leri tüm dünyaya ilan ederek Ankara'ya getirmeye başladı. Mürted Hava Üssü'ne Rus uçakları art arda iniş yaparak, S-400 kargolarını boşaltıyor.
Bir nevi ABD ve NATO'ya 'meydan okuyan hava'da gerçekleşen teslimatlar bir yana, S-400'lerin kontrolünün kimde olduğu/olacağı tartışması, özellikle savunma sistemi yerleştirildikten sonra daha fazla gündeme gelecek görünüyor.
Bu konuyu ele aldığı, 14 Temmuz tarihli yazısında, Yeniçağ Gazetesi yazarı Mehmet Faraç da savunma sisteminin 'gösteriş yapar' şekilde canlı yayınlarla dünya duyurulmasını 'tuhaf bir çelişki' olarak nitelendiriyor.
'Füze şov' olarak nitelendirdiği tabloda, asıl merak edilenleri soran Faraç, "Nereden alındı acaba bu füzeler?.. Rusya'dan... O halde aklımdaki ilk soru menzilsiz bir füze gibi dönüp duruyor; Sahi, S-400 Rusya'ya karşı kullanılabilir mi?.. Olur ya, bir gün düşman olduk Rusya'yla, savaş başladı, işte o zaman bu sistemi Moskova'dan havalanan uçaklara-füzelere karşı yönlendirebilecek miyiz?.. Soru bu, biter mi?.. Örneğin S-400'ler havada hedef değiştirebilir mi?.. Yani siz ateşlediğinizde, yazılım kodlarını elinde bulunduran Rusya, füzeyi Suriye yerine İsrail'e yönlendirebilir mi" ifadelerini kullanıyor.
Savunma sisteminin kullanımının, yazılımıyla birlikte sadece Türkiye'de mi yoksa Rusya'nın da sürece ortak olup olmadığını sorgulayan Faraç, "En önemlisi; Rusya'nın S-400'ler üzerinden sadece "dost hedefleri tanımlama" yetkisi verdiği öne sürüldüğüne göre, bu "dost uçak" tanımlamaları, Rusların uçaklarını-füzelerini kapsayacak biçimde yazılımda sabit mi, yoksa müdahaleye açık mı" satırlarıyla sorularını çeşitlendiriyor.
Ardından en önemli soruya geçen Faraç, "S-400'leri aldığımız Rusya, acaba Türk ordusuna kullanmak dışında, yazılımı ve koordineyi de öğretiyor mu, yoksa Türkiye namlusu Ankara'da, tetiği Moskova'da bir silahı mı satın aldı" diyor.
'Milli yazılım' vurgusu yapan Faraç, yazılımcı Tacidar Seyhan'ın şu uyarılarına yazısında yer veriyor:
"S-400'lerin yazılımı ülkemizin kaygılarının - ihtiyaçlarının giderilmesi ve gücü kullanma konusunda özgün hale getirilmelidir... Çünkü bu tür yazılımlara da dışarıdan müdahale imkanı var... Takip uydu tanımlamaları tamamen Rus yazılımının etkisi altında olduğu için S-400'lere de dışarıdan müdahale edilebilir... Ruslar hedef şaşırtma yeteneğine sahip... İşte dışarıdan müdahaleyi ortadan kaldıracak önlemler alınması için iki ülke arasında müşterek faaliyet yürütülmeli... Bu faaliyetler doğru yürütülürse, sistemi aldığınız ülkeye bağımlı olmaktan da kurtulursunuz.
Aselsan ve Roketsan'da Türk yazılımıyla füze denemeleri devam ediyor. Ancak Türkiye böylesine etkili-güçlü, üstelik Amerika'yla sorun çıkartacak bir hava savunma sistemini alıyorsa, kesinlikle kodları - koordinatları ve hedefi bağımsız olarak belirleyeceği yerli ve milli bir yazılımı geliştirmek zorundadır... Ayrıca füzeleri hedef belirleyen radarlar da Rus yapımı... O halde dost-düşman tanımlaması ve yetkisinin yüzde yüz elimizde olduğunu söylemek mümkün mü?.. S-400'ler gibi diğer savunma araç - gereçlerinin üzerindeki yaşamsal sıkıntıyı giderecek tek çare milli yazılımdır.."